Sivas katliamında “zamanaşımı” utancıyla eşzamanlı bir başka felaket İstanbul Esenyurt’ta yaşandı.
Marmara Park adlı alışveriş merkezi şantiyesinde çalışan 11 işçi çadır yangınında can verdiler.
Günde 50-60 liraya çalıştırılan işçilerin bir kısmının yangından sonra sigortalandıkları öne sürüldü. Çadırların “alev geciktirici” brandadan yapılmış olması halinde o insanların ölmeyeceği bildirildi. Sadece 5 lira fazla olan metrekare fiyatından kısmak adına bu facia yaşandı.
Hesapsız, denetimsiz büyümenin böylesine vahşi ve kanlı bir maliyeti oluyor.
Bir yanda milyarlarca liralık yatırım, öte yandan “insan hayatı bu kadar ucuz mu” dedirten ihmal ve ölümler.
Yakın geçmişte Tuzla tersanelerinde “iş kazası” olarak kayda geçen cinayetler şimdi konut ve AVM inşaatlarında yaşanıyor. Denetimsizlik böyle giderse şantiyeler birer mezarlığa dönüşecek!
Pazar gecesi tek çıkışı olan çadırlarda alevlerin 11 can alması sadece 45 saniye sürmüş!
Arkadaşlarının feryatları karşısında çaresiz kalan işçiler dehşet anını şöyle anlatıyor:
“Çadırlar 3-4 adet elektrikli ısıtıcıyla ısıtılıyordu. Yangın kapıda başlamış, oradan çıkamayınca arka kısımdan brandayı parçalayıp çıkmaya çalışmışlar ama oraya da soğuk gelmesin diye sunta kaplanmıştı. Yangın çıkacağı belliydi. Elektrik sistemi sürekli arıza yapıyordu. Şofbenler çalışmıyordu. Kablolar yükü kaldırmıyordu. Açıkta döşeliydi. Yangına müdahale etmeye çalıştık ama 3 yangın tüpünden biri boştu.”
Şantiyenin tamamında işçiler konteynerlerde kalıyor olsalar çadırda çıkan yangın onca can almayacaktı.
Yatırımlar büyüdükçe sömürü de büyüyor. Ancak 11 can kaybından sonra işçi sağlığı ve iş güvenliği yönetmeliğinin 38 yıldır değişmediği anlaşıldı.
Yangın pazar gecesi çıktı.
45 saniyede 3 çadır, 11 işçiyle kül oldu.
Pazar öğleden sonra TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda “4+4+4” savaşları veriliyordu.
Birbirinin boğazına sarılan, tekme tokat saldıran milletvekilleri “eğitime çözüm” ararken 5-6 saat sonra Esenyurt’ta yaşanacak faciayı elbette tahmin edemezlerdi. Ancak büyük stratejilere ayrılan mesainin çok azı zamanında işçi sağlığı ve güvenliğine ayrılabilse, “tüzük değişikliği” gibi küçük meselelere de sıra gelebilse Esenyurt felaketi belki de yaşanmazdı.
Uludere’de olduğu gibi -giden canlar gelecekmişçesine- tazminatlar havada uçuşuyor.
Van’a, Ordu’ya, Sivas’a giden cenazelerin ardından ağıtlar yakılıyor.
Soruşturmalar açılıyor.
İhmali görülenler yargıya havale ediliyor.
Tuzla’dan Esenyurt’a geçen 5-6 yılda değişen ne var!
Yine ihmal, denetimsizlik ve ölümcül iş kazaları.
Burası Türkiye. “Kaybedenler Kulübü”nün üyeleri değişmez.
Van depreminden kurtulup İstanbul’da çadırlarda ölenlerin ülkesinde manşetler aynı yazgıyı tekrarlar:
“Göz göre göre öldüler!”
5 lira için can verir insanlar.