Yerel Yönetimler, halka en yakın yönetim birimleri. Demokrasinin beşiği. Yerel Yönetimlerde halk kendisini temsil edecekleri seçememekte. Birilerinin seçerek önüne dizdikleri arasından, başka bir anlatımla atananlar arasından ikinci el onama görevi yapmakta. Bu seçim yöntemiyle demokratik bir yönetime kavuşma olanağı yok. Önüne konulan bu duvarları aşarak en temel insan ve hak ve özgürlüğü olan seçme ve seçilme hakkını yaşama geçirme olanağı bulamamakta.

Seçilmişlerin değil atanmışların seçimi

Yerel Yönetimler seçimleriyle seçilecek olan belediye Başkanları, belediye Meclisi üyeleri, yörelerinde yaşayan insanların %51ve üstü oylarıyla seçilebilmeli. Siyasal partilerin ya başka güçlerin aday belirlemeleri önlenmeli.

Yerel Yönetimlerde görev yapacak Belediye Başkanı, Belediye Meclisi üyeleri, İl Genel Meclisi üyeleri seçimleri, genel seçimlerde olduğu gibi Ankara’dan seçilerek önümüze dizilmekte. Mahallemizde birlikte yaşadığımız insanları Belediye Meclisi, İl Genel Meclisi üyeliklerine seçmekte özgür değiliz. Bunların siyasal partilerin genel merkezlerince seçildikleri ileri sürülmekte. Bunun doğruluğunu ya da yanlışlığını kanıtlama olanağı yok. Gerçekte parti organlarınca mı yoksa başka güç odaklarınca mı seçildiklerini bilememekteyiz.

İster siyasal partilerin organlarınca, ister etkili güçlerin seçimleriyle belirlensinler, yurttaşların yapabildiği iş, önüne dizilen atananlar arasından birilerini onaylamaktır. Bu bir seçim değil. Yaşananların seçme seçilme hakkını kullanmakla ilişkisi yok. Bu seçim, insanların istemleri dışında ikinci el bir onama işi.

Seçecek olduklarımız, birileri tarafından önümüze konulanlar. Bizim seçimim baştan elimizden alınmış durumda. Bunların dışında kendi seçimimize olanak tanıyacak koşullar yok. Birilerinin seçtikleri içinden, birilerini onaylamak, ikinci el bir seçim yapmak, bence seçme hakkı değil. Seçme, seçilme hakkının olmadığı bir yerde oy kullanmanın bir anlamı yok. Tek kişi yönetimlerinde sandığa gitmek, bu yönetimin kan yenilemesinden, daha da güçlenmesine katkı sunmaktan başka işe yaramamakta.

Yerel yönetim seçimlerine, seçilenlerin çalışmalarına nereden bakarsanız bakın, halkın çıkarlarını öncelikli olarak yaşama geçiren bir işleyişin kurulamadığı görülmekte.

Uygulamada yurttaşların devletin, devletin adına çalışan, bundan payını alan aracıların çıkarları yaşama geçmekte.

Halk yığınları çıkarlarını görerek, buna uygun seçimler yapamamakta. Türlü oyunlarla yapmasının önü kesilmekte.

Yapay algıların egemenliği

Yurttaşların oylarının yönü yapılan yapay algılarla değiştirilmekte, halk yığınları karşılarına dikilmesi gerekenlerin yanlarına dizilmekte. Bu kısır döngü yurttaşların gerçek istemlerinin sandığa yansımasını önlemekte.

Yapay algı yönetimleri nedeniyle insanlar uzun gelecekte çıkarlarının nerede olduğunun ayırdına varamamakta. Oy vermemesi gerekenleri desteklemekte, kendi yararına işler yapacak olan siyasal oluşumları ortaya çıkaramamakta.

Batağın derinliği

Ülke tam bir borç batağında. Yerel yönetimlerin de aynı durumda oldukları görülmekte. Sayıştay’ın ortaya çıkardığı yolsuzluklar, yerel yönetimlerde yenilen içilenlerin örtüleri kaldırılışa kafalarını sokacak delik arayacak olanların, koltuklarından kalkmamaktan başka çözüm göremedikleri anlaşılmakta. Altından kalkamayacakları bir sorunlar yumağıyla karşı karşıya olduklarının bilincindeler.

Yapılanlar ortaya dökülürse hiçbir biçimde altından kalkamayacakları sorunlarla yüz yüze gelecekleri anlaşılmakta.

Yetki ve sorumluluk

Yerel Yönetimlere bölgelerinde yapılacak işlerin yapılmasıyla ilgili yetki verilmesi, yapacakları işlerden sorumlu tutulmaları gerekir.

Yerel yönetimlerin denetimi merkezi yönetimin isteğine uygun denetimden kurtarılıp bağımsız yargını denetimine alınmak zorunda.

Yerel Yönetimler merkezi yönetimin kuşatmasından, korumasında kurtularak, yaptıkları işlerin, uygulamalarının bağımsız yargı organları önünde hesabını vermekle yükümlü olma durumuna gelseler, yapılan yolsuzlukların büyük ölçüde önü kesilmiş olur.

Yerel yönetimlerde toplumsal kesimlerin karar süreçlerine katılımı sağlanabilse bu yolsuzlukların olmasının olanağı olmaz.

Yerel ve genel seçimlerde %51 oy alma zorunluğu getirilmeli. 5-10 oy farkla en yüksek oyu alarak seçilme olayı kaldırılmalı. Bir yörede halkın yarıdan bir fazlasının oyunu alamaya Belediye Başkanı, Belediye Meclisi üyeleri seçilememeli.