Tüm diktatörlüklerde olduğu gibi, AKP-MHP diktatörlüğü de virüs salgınının yarattığı olağanüstü süreçte fırsattan istifade yangından mal kaçırırcasına yeni ayrımcı ve baskıcı yasaları meclisten geçiriyor. Toplumun sağlık paniği yaşadığı, nüfusun önemli bir bölümünün insan haklarına ve anayasal haklara aykırı bir şeklide ayrımcı bir anlayışla yasakla evlere tıkıldığı (aslında 65 yaş ve üstünün devlete maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı vardır), şeffaflığın zerresinin de kalmadığı bir ortamda erimekte olan gücünü zorbalıkla korumak için anti-demokratik, faşizan yasaları gündeme getiriyor.

Önce eşitlik ilkesine, infaz hukukunun temel ilkelerine aykırı insani olmayan ayrımcı infaz yasası düzenlemesini meclis darbesiyle yaptılar.

Bugün de yine meclis darbesiyle HDP milletvekilleri Leyla Güven, Musa Farisoğlu ve CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun fezlekeler okunarak dokunulmazlıklarını kaldırdılar. Yapılan tamamen daha önce de yaptıkları gibi korkunç bir anayasa ihlalidir. Anayasanın 83 ve 84. maddeleri ayaklar altına alınmıştır. Anayasanın 83. maddesinin 4.fıkrası çok açıktır. Tekrar seçilen milletvekili dokunulmazlığı yeniden kazandığı için hakkındaki soruşturma ve kovuşturmalar dönem sonuna bırakılır. Dokunulmazlığın kaldırılması ile ilgili yeni bir fezleke gelirse fezlekenin okunması ile değil ancak meclis oyları ile dokunulmazlık kaldırılır. AKP-MHP diktatörlüğü bir kez daha halk iradesine saldırmış oldu. Ne var ki korkunun ecele faydası yok.

Bu hafta içinde de bekçilere polis yetkileri veren hatta bazı hallerde polisten de fazla yetki veren mahalle ve çarşı bekçileri yasa tasarısını oldubittiye getirerek yasalaştıracaklar. Neden? AKP-MHP diktatörlüğü özgürlük ve demokrasi cephesine karşı ordusunu genişletmek ve tahkim etmek istiyor. Bir nevi parti kolluğu yaratıyor. Nazilerin SS’leri gibi. Tasarı yasalaşırsa, içeriği dikkate alındığında ahlak polisliği de yapabilecek, özel yaşama da müdahale edebilecek bir silahlı devlet gücü hedeflendiği gayet açık.

Az önce diktatörlüğün kendi ordusunu genişletmek ve tahkim etmek istediğinden bahsettik. Bunu Kamu İhale Kurumunun 27 Mayıs 2020 tarihli "Mal Alımı İhaleleri Bülteni"nde yer verilen Emniyet Müdürlüğünün 18-25 Haziran tarihleri arasındaki ihaleler bölümünden fark etmek mümkün. Söz konusu bültene göre Emniyet Genel Müdürlüğünün bir hafta boyunca ardı ardına yapacağı 10 ihale şöyle:

15 Haziran 40 bin adet polis,40 bin adet bekçi montu
15 Haziran 40 bin adet polis,40 bin adet bekçi parkası
18 Haziran 103500 adet oc gaz spreyi (biber gazı)
18 Haziran 5 bin adet taarruz el bombası
19 Haziran 44 bin adet açılır kapanır jop
22 Haziran 250 bin adet 338 cal (malibre) fişek
24 Haziran 10 bin adet araç sis havanı mühimmatı
24 Haziran 1 milyon adet 5,56x45mm zırh delici fişek
25 Haziran 1 milyon adet 5,56x45 mm polimer uçlu fişek (plastik mermi)
25 Haziran 10 bin adet gösteri el bombası

AKP-MHP diktatörlüğü iktidarlarının devamı için kendi özel ordularını güçlendiriyor.

Dönelim tekrar bekçi yasasına. Mevcut 772 sayılı yasada bekçi genel kolluğa dahil bir silahlı kolluk olarak tanımlanmıyordu. Şimdi bu düzenleme ile bekçi de organik olarak genel kolluğa dahil edilmiş olacak. Böylelikle Jandarma, Polis, Bekçi diye üç ayrı silahlı kolluk yaratılmış oluyor. Bekçi yasa tasarısında bekçilere o kadar geniş yetki tanınıyor ki yerel yönetimlerin yetki ve görevlerine dahi müdahale edilebilecek. Yerel yönetimlerin bazı görev ve yetkileri de bekçilere veriliyor. Örneğin genel gerekçenin 5. maddesinde halkın istirahat, sağlık ve selametini sağlama görevi de bekçilerin görev ve yetkileri arasında. Yasa tasarısının 5/1-b maddesinde yardıma ihtiyaç duyduğu değerlendirilen kadın ve çocukları, kimsesizleri, engellileri ve acizleri en yakın kolluk birimlerine teslim etmek bekçinin sözde halka yardım etme görevleri arasında belirtiliyor. Belirsiz, her türlü keyfiliğe ,istismara açık bir madde. Yine aynı maddenin c fıkrasında adres soranlara gerekli bilgiyi vermek düzenleniyor. Çok tehlikeli bir düzenleme. Bekçi bu yetkiyi alınca kuşkusuz nereye, niçin, kiminle görüşeceksin sorularını sormakla da kendisini yetkili kılacaktır. Bireylerin yaşamına müdahaleyi teşvik edecek bir düzenleme.

Önleyici ve koruyucu görev ve yetkileri düzenleyen 6. maddede kişilerin özel hayatını bekçilerin eline teslim eden bir düzenleme söz konusu. 6/b maddesinde şöyle deniyor: Görev bölgeleri içinde bulunan konut, işyeri ve araçlar gibi malların korunmasında sahipleri tarafından noksan alınan tedbirleri tamamlattırmak. Yani devlet bekçiler eliyle işyerlerini, evleri, araçları sürekli gözetim altında tutacak. Aynı maddenin c fıkrasında da vakıf oldukları şüpheli durum ve kişileri genel kolluk birimlerine bildirmek görevi veriliyor. Her türlü keyfiliğe ve istismara, sübjektifliğe açık bir madde. Aynı maddenin ç fıkrasında da kamu düzenini bozacak mahiyetteki gösteri, yürüyüş ve karışıklıkların önlenmesi amacıyla genel kolluk görevlileri gelene kadar önleyici tedbirler almak yetkisi veriliyor. Bu yetki ile bekçiler her türlü barışçıl biraraya gelmeleri engelleyebilecek. İnsanlar sadece bekçilerin yoğun gözetiminde hiçbir şüphe uyandırmadan işten eve evden işe gidip gelecek. Aynı madenin d fıkrasında uyuşturucu bulunduğu, kumar oynandığı, fuhuş yapıldığı şüphesi duyulan yerleri genel kolluk görevlilerine bildirmek yetkisi veriliyor. Bu yetki ile bekçiler gönüllü birlikteliklere müdahale edebilecek, aynı evde kalan kız ve erkek öğrencilerin yaşamlarına müdahale edebilecek. Aynı yasanın e fıkrasında can, mal ve ırza yönelik saldırı ve tehditleri önleyici tedbirleri almak yetkisi veriliyor. Bu yetki ile bekçiler giyim tarzına müdahaleyi de önleyici tedbir olarak düşünebilirler. Aynı maddenin g fıkrasında halkın sükun ve istirahatini bozanları ve başkalarını rahatsız edenleri engellemek görevi veriliyor. Keyfiliğe, istismara açık bir düzenleme.

7. maddede kimlik sorma, durdurma yetkisi veriliyor. Anayasanın 19. maddesine aykırı bir şekilde tutma yetkisi veriliyor. Bu maddede polis yetkisinden daha geniş yetkiler söz konusu. Örneğin hakim kararı veya yetkili merciinin yazılı emri aranmadan bekçiye üst arama yetkisi veriliyor. Oysa anayasanın 20/2. maddesine göre üst araması için hakim kararı, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de yetkili merciinin yazılı emri şarttır.

Yasa tasarısının 8. maddesinde ancak adli kollukta olabilecek tüm yetkimler bekçiye veriliyor. 9. maddede yaşam hakkını her an tehlikeye sokabilecek zor kullanma ve silah kullanma yetkisi veriliyor.

Polisler için temel meslek eğitimi 2-4 yıl iken bekçiler 4 aylık meslek eğitimiyle göreve başlayacaklar.

Bu yasa tasarısı Anayasanın hukuk devleti ilkesini düzenleyen 2. maddesine, yaşam hakkı ve maddi manevi varlığı koruma ve geliştirmeyi düzenleyen 17. maddesine, kişi özgürlüğü ve güvenliğini düzenleyen 19. maddesine, özel hayata saygıyı düzenleyen 20. maddesine, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü düzenleyen 26. maddesine, toplantı ve gösteri, yürüyüş hakkını düzenleyen 34. maddesine, yine yerel yönetim yetkilerini düzenleyen 127, 126. maddelerine tamamen aykırı faşist bir yasa önerisidir. Tasarı aynı zamanda Türkiye’yi bağlayan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2, 5, 9, 8, 10, 11. Maddelerine de tamamen aykırıdır. Keza kişisel ve siyasal haklar sözleşmesinin aynı hakları teminat altına alan maddelerine de aykırıdır.

Diktatörlük ülkeyi 83 milyonluk bir cezaevine dönüştürmek istiyor. Bunun adı “AKP-MHP Diktatörlüğü Açık Cezaevi” olur. Ancak unutulmamalı ki hiçbir baskı yasası veya yasaları diktatörlükleri kurtaramamıştır.