Politika yaşamın her alanında belirleyici önemdedir. Nasıl hukuk üretim ilişkilerinin yoğunlaşmış ifadesiyse yani aktif yansıması ise, politika da tüm disiplinlerin pusulasıdır. Kuşkusuz olması gereken kaliteli politika, ezilenlerden yana, saydam, dürüst, şeffaf politikalardır. Bu anlamda politikacı da işlevsellik açısından önemlidir. Her açıdan olduğu gibi içinde bulunduğumuz süreç politika ve politikacı açısından da son 30 yılın en kalitesiz, yapay, riya dolu süreç niteliğinde.

Birileri "İstanbul bizim için bir aşk hikayesi" diyor. AKP Şişli adayı da "Şişli benim sevdam, aşkım" diyor. DSP şişli adayı "Şişli sevgin için varım" diyor. Aşkla, sevgiyle, gönülle dalga geçiyorlar. İki dönem HDP’den milletvekili seçilen Gaziantep DSP belediye başkan adayı da "Mazisi temiz bir partiden aday oldum" diyor. 19 Aralık cezaevi operasyonlarının hangi parti iktidarında gerçekleştiğini aday hatırlamak istemiyor. Abdullah Öcalan’ın hangi partinin iktidarında ulusal üstü hukuk kurallarına aykırı bir şekilde korsan yöntemlerle getirilip tutsak edildiğini hatırlamak istemiyor. Sputnik’e verdiği demeçte de "Seçilirsem Erdoğan ile iyi bir ikili oluruz. Geçmişte nasıl Mesut Yılmazla, Çillerle ağabey kardeş gibi çalıştıysak" diyor. Pes doğrusu. Rica minnet bu adayı HDP’den milletvekili yapanlar acaba adayın bu sözleri üzerine ne düşünüyorlar? İlkesizlik diz boyu olunca iktidarın ucundan tutunmak için bütün yollar mubah oluyor. Ana muhalefet liderini de unutmayalım. O da şoven şair Ozan Arif’i ne kadar çok sevdiğini ilan ederken, "ülkücü" kesime de sevgi dolu gülücükler dağıtmayı ihmal etmiyor.

Ana muhalefetin Ankara büyük şehir adayı değişmediğini dün nasılsa şimdide aynı olduğunu hala "ülkücü" olduğunu söylüyor. HDP hiç olmazsa Ankara’da aday çıkarmalıydı diye düşünüyorum. Saadet Partisi bile "HDPlilerin de oylarına talibiz" diyor. Kılıçdaroğlu HDP kelimesini ağzına almaya korkuyor. HDP’nin destek verdiği "Millet adayları" acaba HDP’nin yerel yönetim anlayışındaki ilkelerden bir veya birkaçını benimsiyorlar mı? Doğrusu merak konusu.

Bir başka gariplik de milletvekillerinin belediye başkan adayı yapılması. Ayhan Bilgen’in Kars’tan aday yapılmasını makul karşılarım. Ancak epey milletvekilinin belediye başkan adayı yapılmasını ilkeli bir tavır olarak göremiyorum. AKP-MHP faşizan ittifakı zaten parlamentoyu ve milletvekilliğini önemsizleştirmek, itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapıyor. Milletvekilliğini muhalefette mi önemsiz görmeye başladı?

Hem çok önemli hem çok sıkıntılı bir yerel seçim. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık misali gibi. Kuşkusuz mevcut faşist iktidarı geriletmek önemli. Mümkün mertebe temel ilkeleri de zedeletmeden.

Sıkıntılı sıkıntılı, kerhen oyumuzu kullanacağız…