TGC, TGS, TYS, DİSK Basın İş, Basın Konseyi, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Yayıncılar Birliği temsilcileri, 03.10.2022 tarihinde, TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda, bugün TBMM'ye gelmesi beklenen ‘Sosyal Medya Yasası Teklifi’ ile ilgili basın toplantısı düzenlediler.

"Sansür Yasası" olarak adlandırılan sosyal medyaya ilişkin düzenlemeleri içeren, küresel hukuk algılarına uymayan, “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, girişiminin durdurulması çağrısını yinelediler.

7 basın örgütünün yaptığı çağrıda, “TBMM'yi acil göreve davet ediyor, tüm yurttaşların haberleşme özgürlüğüne, haberin özgürce dolaşımına engel olacak, tutuklu gazeteci sayısını artıracak ‘Sansür Yasası'nın geri çekilmesini istiyoruz" denildi.

Yapılan açıklamada, yasa tasarısının basın meslek örgütlerinin görüşleri alınmadan hazırlandığına, seçim öncesi korku iklimini canlı tutmak, sansürü, oto sansürü ağırlaştırmak için tek sesli bir toplum yaratılmak istendiğine ilgi çekildi.

Hasan Erkul: “Halk Daha Fazla Bilsin İstemiyorlar”

PEN Yazarlar Derneği yönetimi adına konuşan Hasan Erkul, şunları söyledi:

“Toplumu baskıyla yeniden biçimlendirmeye çalışacaklar. Terörist cezalandırma, hedef gösterme, tehdit, korkutma, engelleme, saldırı, ötekileştirme gündemde. Tüm bunlar, iktidardan çıkarı olanlar tarafından devlet kurumlarıyla, dini kurumlarla, yerel yapılarla sistematik olarak sürdürülüyor. Halkın elinden konuşma, düşündüğünü açıklama özgürlüğünü almak istiyorlar. Yolsuzluk, yasak ve yoksulluğa karşı olduklarını söyleyerek iktidar olan, Başkanlık sistemini yaratanlara artık 3 Y’den söz etmiyorlar. Sansürü genişleterek iktidardan gitme korkularını azaltmaya, belli etmemeye çalışıyorlar. Anlatım özgürlüğü yalnızca siyasete ilişkin gerçeklerle ilgili değil, basın özgürlüğü ve insan haklarıyla, sanat ve edebiyatla doğrudan ilgili. Dünyalı ve küresel olmakla ilgili. Neden bu kadar çok korkuyorlar ve sansüre sığınıyorlar? Çünkü o kadar çok saklanmasını istedikleri kapkara yüzleri var ki halk daha fazla bilsin istemiyorlar. Sansür, kara banttır. Sanatsal ifade serbestliği ve demokrasi bir özgürleşme pratiğidir” dedi.

Faruk Eren: “Ortak Mücadele Edilmesi Gerekiyor”

DİSK Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren ise yaptığı konuşmada “İnternet ortamını düzenlemek amacıyla oluşturulduğu ileri sürülen bu yasa tasarısında, internet medyasında çalışan meslektaşlarımız gazeteci bile sayılmıyor. İnternet medya sektörünün birçok sorunları var. Bunlar için elbette bir düzenleme gerekiyor ama o düzenleme kuşkusuz bu değil. Dezenformasyon yasası diye bize yutturduklarıyla, seçime giden süreçte tamamen susmuş bir medya hedefliyor” dedi.

Faruk Eren sözlerine şöyle sürdürdü:

“Bu teklif yasalaşırsa, halkı yanıltıcı bilgi yayınlamak bir suç haline gelecek. Ucunda hapis cezası da var üç yıla kadar. Şimdi Süleyman Soylu’nun ya da herhangi bir hükümet yetkilisinin yaptığı her açıklamayı yayınlamak bence halkı yanıltıcı bilgi. Buna verecekler mi bu cezayı? İktidar yetkilileri bir gün söylediklerinin ertesi gün tersini söylüyor. Hangisi doğru, hangisi yalan? Halkın haber alma hakkını sağlayacak olan gazeteciler değil yalnızca. Bu bir demokrasi sorunu: Demokrasiden yana tüm güçlerin ortak mücadele edip bu alanı genişletmesi gerekiyor. Çıkarılmak istenen yasa, sosyal medya kullanan tüm yurttaşları ilgilendiriyor. Örneğin twitter’dan attığınız veya tweet ettiğiniz bir haber için bile mahkeme karşısına çıkabilecek hatta tutuklanabileceksiniz”.

basin

Adnan Özyalçıner: “Baskı ve yasaklar artacak”

Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Adnan Özyalçıner ,“Anayasal hakkımız olan her türlü söz ve yazı özgürlüğümüz baskı altındayken temel hak ve özgürlüklerimizle yaşam hakkımız da engelleniyor” diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Gün geçmiyor ki siyasal, ekonomik, toplumsal baskılarla gazeteler, gazeteciler engellenmesin. Mahkemeler, tutuklamalar, hapse atılmalarla susturulmasın. Müzik yapmak, kısıtlanarak, konserler iptal edilmesin. Protesto yürüyüşlerini, tiyatroyu, sinemayı, kitapları kısacası sanat-edebiyatı, giyim kuşamı, yiyecek içeceğimizi engelleyecek yasaklar getirilmesin. Meclis’ten geçirilmek istenen yasa, bütün bu baskı ve yasakları pekiştirecek bir yasadır. Dezenformasyonu önleme bahanesiyle getirilmek istenen bu yasa düşünce ve anlatım özgürlüğünü kısıtlamış olmakla kalmıyor, toplumsal yaşam içinde bireyler arasında serbestçe iletişim kurma ve konuşma özgürlüklerini de engelliyor. Yasaklamanın getireceği korku ve çekimserliklerle, haksızlıklar, yolsuzluklar, adaletsizlikler konuşulamayacağından sansür, oto sansür uygulamaları aratacak, her türlü bireysel ve toplumsal muhalefet yalan haberi önleme bahanesiyle tümden susturulacak”.

Sibel Güneş: “İktidar Sansürü Yaşam Biçimi durumuna Getirmeye Çalışıyor”

Toplantıda konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, “iktidarın göreve geldiğinden bu yana sansürü yaşam biçimi durumuna getirmeye çalıştığını, bunun için de ilk hedef olarak gazetecileri, yazarları ve yayıncıları hedef seçtiğini” belirterek şöyle konuştu:

“İktidarın istediği gibi haber yapmayan gazeteciler sözlü ve fiziksel saldırılarla baskı altında tutulmaya çalışılmakta, saldırganlar cezasızlıkla ödüllendirilmektedir. Sansür, oto sansür olağan hale gelmiştir. 38 gazeteci şu anda tutukevindedir. İktidar döneminde tutuklu gazeteci sayısı bine yaklaşmıştır. Tüm bunlar iktidar için yeterli olmamıştır. Sansür yasası gazetecileri çok yakından ilgilendirmektedir. Ama seçim öncesi yurttaş için, ülkenin geleceği için, demokrasinin yeniden yeşermesi için yaşamsal önem taşımaktadır. Sosyal medyayı kontrol altına almayı hedefleyen sansür yasası geçerse, gazetecilik çalışmaları tümüyle yasaklanacaktır. Gazetecileri haber kaynaklarını açıklamaya zorlayacaktır. MİT ile ilgili hiçbir haber yapılamayacaktır. BİK (Basın İlan Kurumu) aracılığıyla iktidarın istediği gibi haber yapmayan internet siteleri kapatılacaktır. Gazetecilerin basın kartı iptal edilecektir. Sosyal medya için Basın İlan Kurumu yeni bir denetim organı durumuna getirilmiş olacaktır. İnternet sitelerine verilen ilanlar da gazetelere verilecek ilanlardan kesileceği için 1000’e yakın gazetenin kapanacağı ileri sürülmektedir. Dezenformasyonu gazeteciler değil siyasetçiler yapmaktadır. Bu nedenle internete erişimin ve anonimliğin bir hak olduğunu, gazeteciliğin terör faaliyeti, haberin suç olmadığı unutulmadan bu yasa geri çekilmelidir. “

İlkay Akkaya: “Yasanın giderilmesi güç sonuçları olacak”

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri İlkay Akkaya yaptığı konuşmada şu görüşlere yer verdi:

“Öneri, 2022 boyunca yaptığımız tüm karşı çıkışlara rağmen, yasama yılı başlar başlamaz Meclis gündemine geliyor. Basın örgütlerinin, basın çalışanlarının istekleri dinlenmeden yapılan çalışmaların sonuçları ortada. Yalnızca basın çalışanlarının değil toplumun tüm kesimlerini etkileyecek bir yasa, oldu-bitti yaklaşımıyla ıkarılmak isteniyor. Yasanın giderilmesi güç sonuçları olacak. Özellikle hapis cezası getiren 29. Madde öznel yorumlara, keyfiliğe açık bir durum oluşturmakta. Bu en çok halka ve demokrasiye zarar getirecek. Dezenformasyon kuşkusuz bütün dünyanın sorunu. Ancak böylesine muğlak ve amacının ne olduğu belli olmayan hazırlıklar daha fazla dezenformasyona neden olacaktır. Halkı yanıltıcı bilgiyi yaymak gibi yeni suç tanımları oluşturmak soru işaretlerine neden olmaktadır. Öte yandan zaten işsizlik gibi dertlerle boğuşan medya yeni bir kan kaybı yaşayacaktır. Her ne kadar internet sitelerinin Basın İlan Kurumu gelirlerine dahil edilmesi olumlu gibi gözükse de ilan pastasında hiçbir artış yapılmadan yapılacak bu düzenlemede yerel medyanın kapanmasına ve işsizler ordusunun büyümesine neden olacak. Mustafa Kemal Atatürk'ün, ‘Basın özgürlüğünden doğan sakıncaların giderilme yolu, yine basın özgürlüğüdür’ sözünü anımsatmakta yarar var. Bu yasa bu durumuyla kalırsa hem medya hem basın çalışanları hem de haber alma hakkına sahip olan toplum ciddi zararlar görecektir”.

Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” (Yeni Sosyal Medya Yasa Teklifi) adıyla “Çıkarılmak istenen bu yasanın, temel insan haklarından düşünce ve anlatım özgürlüğü ile bilgiye erişimin önünde fiili engeller oluşturacağından kaygı duyuyoruz” diye konuştu.

“Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” girişimi, özünde, ülke insanının susturma, yapılan kirliliklerin üzerini örtme çabasıdır.

Bu yasanın uygulanmasının önlenmesi için tüm toplum kesimlerinin ortaklaşa karşı çıkması gerekmekte.