Türkiye’de “Gençlik Miti” 1980 Sonrası Türkiye Gençliği adlı yapıt, gençlikle ilgili özgün araştırmalardan biri. Ülkemizdeki gençlik algısını, başka ülkelerin gençlik algılarıyla karşılaştırarak ortaya koymaya çalışan bilimsel bir çalışma.

Yapıt, Demet Lüküslü’nün, Şubat 2005’te, Ecole des Haautes Etudes en Sciences Sociales’de (EHESS) savunduğu, “La jaunesse turqueactuelle: la fin du ‘myht de la jeunsse” başlıklı doktora tezinin Türkçeleştirilmiş, gözden geçirilmiş biçimi.

Ülkemizde gençler üzerine yapılmış yerli ve yabancı araştırmalar, özlenen düzeyde değil. Demet Lüküslü bu boşluğu doldurmaya çalışan bir çalışma yapmış.

Yapıt, 1970-2000’li yıllar arasında Türkiye siyasal yaşamının önemli ipuçlarını vermekte.

Demet Lüküslü, gençliğin yapısı, tutumları, sorunları konularında yapılan birçok araştırmanın bulgularından yararlanarak, gençlik olayını, gençliğin yaşadığı, onlara yaşatılan olayları bir bütünlük içinde, akıcı biçimde, başarılı bir çalışmada okura sunmuş.

Demet Lüküslü, gençleri “yargılamak, suçlamak” yerine, onları “anlamak” gerektiğinin altını çizmekte. 1980 sonrası gençliğe yönelik eleştirilere karşı çıkmakta, eksikliğin gençlerde değil, gençleri anlamayanlarda olduğunu ileri sürmüş bulunmakta. Önyargılardan, geçmiş kültürlerin izlerinden kurtularak, gençliği yaşanılan çağın somut koşulları içinde değerlendirmeniz zorunlu olduğunu vurgulamakta. Gençlerin sergiledikleri davranışları sorgularken bu davranışlara neden olan koşulların değerlendirilmesi zorunluluğunu belirtmekte. Bu görüşlerine katılmama olanağı yok. 

Alanında tartışma yaratacak en özgün yapıtlardan biri. Gerekli ilgiyi görüp tartışma ortamı yaratma niteliğinde olan bir çalışma.

Geleceğin Türkiye ve Dünya gençlik tarihi çalışmalarına katkı sunabilecek bir çalışma. Ülkemizin insan, gençlik dokusunu anlamaya çalışan herkesin okuması gereken bir yapıt.

Yapıtta, gençlikle ilgili araştırmalar yapan, düşünen insanların görüşlerini özetlenerek bir bütünlük içinde yorumlanmış.

Gençliğin siyasal süreçlere katılmamanın da bir tür katılma olduğu, bir siyasal duruş olduğunu ileri sürüyor. Bizce çok yerinde bir saptama.

Yaşları 18-25 arasında olan 80 öğrenciyle derinlemesine söyleşiler, ilk dönem gençliği olarak adlandırılan 1923-1950 arası dönemin tanıklığını yapan 8 kişiyle, yine derinlemesine söyleşiler yapmış. Araştırmanın sözlü, alan araştırması bölümü İstanbul’la sınırlı. Kuram, bilimsel araştırma, sorgulama yönünden ülke, Dünya gençliğiyle geniş bir değerlendirme yapılmış.

Demet Lüküslü, çok ufuk açıcı, bilgilendirici, yansız, gerçekçi bir bakış açısıyla gençliğin yaşadığı olayları aklın süzgecinden geçirmiş.

1968 Kuşağı, 1978 Kuşağı yanında, 2000’li yılların gençlerinin yönelimleri, eylemleri, ülke ve Dünya sorunları konusunda sergiledikleri duruşları, bu duruşların arkasında yatan nedenleri, gençleri bu duruşlara sürükleyen etkenleri gerçekçi bir yaklaşımla ortaya koymuş. Gençliğin insanlık boyunca süren yolculuğunun önemli dönüm noktalarını aydınlatmaya çalışmış.

Yapıt, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne gençliğin devlet tarafından nasıl yönlendirdiğini örnekleriyle anlatılmış bulunmakta. 1923-1950 arasında gençliğin nasıl “Cumhuriyetin yılmaz bekçileri” olduklarını yalın biçimde anlatmış.

“19. yüzyılda kurulan modern kurumlarda ülkeyi kurtarması gereken gençlik devlet tarafından inşa ediliyor. Buna paralel olarak bu dönemde yetişen kuşağın – Jön Türk kuşağı- devlet tarafından kendilerine verilen rolü içselleştirdiklerini görüyoruz. Bilindiği gibi bu kuşağın düşünce sistemi tamamen devlet merkezlidir. Amaç, imparatorluğu kurtarmak için reçeteler aramaktır. İşte bu devlet merkezli düşünüş, gençliğin siyasal bir kategori olarak inşa edilmesi ve tanımlaması, Türkiye siyasal kültürünün önemli mitlerinden birini “gençlik miti”ni oluşturuyor”. (s.15).

Bu koşullandırmalarla yetiştirilen gençlerin, ülkenin yazgısını belirleme noktalarına gelince, yetiştikleri bu kültürün çok ilerisine geçemedikleri, Asyalı düşünce yapılarına takılmaktan kurtulamadıkları görülmekte.

Gençler arasında yaşanan kutuplaşmanın ülkenin, küresel gerçeklerin ötesinde, daha çok siyasal yapıların örmeye çalıştıkları “yapay” bir gerçeklik olduğunu anlatmaya çalışmış.

Öğrencilerle, öğrenci liderleri arasında diktatörlük algısı yönünden devletçilik farkını belirtirken, bildiğimizin tersine, lider konumunda olanların daha tutucu, devletçi olduklarını ortaya koymuş bulunmakta.

Gençlik izlencelerinin eril yapıyı yeniden ürettiğini dile getiren saptaması oldukça yerinde bir saptama.

Demet Lüküslü sözü edilen yapıtında, yalın, herkesin anlayacağı bir dil, kıvrak bir mantık kurgusuyla konuyu ortaya koymuş.

Çok değişik kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmış bir çalışma

Gençleri istenilen noktalara baktırıp istenmeyen noktalardan uzak tutma, gerekenleri bakmaktan koparmak

“Herbert H. Hyman, Arif Payaslıoğlu ve Frederick W. Firey, Robert College ve Ankara Ü. S. B. F. Öğrencileriyle yaptıkları anketlerin yanıtlarını başka ülke gençlikleriyle karşılaştırdıklarında (Karşılaştırma Gillespie ve Allport’un Youth’s Outlook on future araştırması referans alınarak yapılmıştır) Türk üniversite öğrencilerinin diğer ülkelerin gençliklerine göre çok daha “milliyetçi” ve “otoriter” eğilimler taşıdığını göstermişlerdir. Örneğin: Türk Gençliğinin %33’ü “savaşın iyi bir şey olduğunu” belirtmişlerdir ve bu oran Batılı gençlerin verdikleri cevapların çok daha üstündedir. Türk gençlerinde verilen bu cevap oranı, Batılı gençlerinkinin uzağında iken, Mısırlı, Meksikalı ve Güney Afrikalı gençlerin %18 ile %34 arasında değişen cevaplarına daha yakındır. Yine aynı araştırmada, öğrencilerin milliyetçiliklerini ölçmek amacıyla sorulan, “Çocuklarınıza ne öğretmek isterdiniz? Sorusuna da Türkiye’deki gençler verdikleri %20 oranındaki “Memlekete yararlı olmayı” cevabıyla diğer Batılı ülkelerden çok daha yüksek cevap vermişlerdir. Benzer bir şekilde “Hangi amaç için rahatınızı, zamanınızı ve paranızı feda etmeyi kabul ederdiniz? Sorusuna, öğrencilerin %45’i “ulusun mutluluğu için” cevabını vermişlerdir. Bu cevap örneğin Fransız ve Amerikalı öğrenciler arasında %10’dan daha az oranlardadır”. (s. 68-69)

Ülke gençliğinin bu yapısı, neden ülkenin gerçekçi, çağdaş, insanlığın gelişme düzeyine uyum sağlayamadığını göstermekte.

Siyasal sistemle, sistemin sürükleyicileriyle gençliğin kaçınılmaz ilişkisini, siyaset kurumuyla gençliğin birbirlerini nasıl etkilediğini gerçekçi bir yaklaşımla ortaya koymuş.

Yapıtta anne-babaların, devletlerin, kültürlerin gençleri nasıl yönlendirmeye, çıkarları için kullanmaya çalıştıkları anlatılmış. Bu kesimlerden hiçbirinin gençleri, gelecekte yaşayacakları çağın koşullarına göre yetiştirmeye değil, kendi istekleri, çıkarları doğrultusunda koşullandırmaya çalıştıkları dile getirilmiş.

Demet Lüküslü’nün Türkiye’de “Gençlik Miti” 1980 Sonrası Türkiye Gençliği, çalışması, gençlerle ilgili araştırma yapmak isteyen, gençlerle iletişim sorunu yaşayan, çocuk ve geçlerin eğitimiyle ilgilenen, ülkenin geleceğiyle ilgili söz söylemek isteyen herkesin bir şeyler bulabileceği bilimsel bir yapıt.

--------------------------------------------------

(*) Lüküslü, Demet, Türkiye’de “Gençlik Miti” 1980 Sonrası Türkiye Gençliği, İletişim Yayınları, 4. Baskı, İstanbul, 2015