Bu seçimler bana ne çok şey öğretti. Düşündüm ki, sonucu ne olursa olsun, kaybedebiliriz belki. İçimden korkutucu bir inilti gibi çıkıyor bu sözcükler.
Evet, kaybetsek de şunu anlıyor insan:
Hak, adalet, onur, dürüstlük, samimiyet, fedakarlık, saygı, dayanışma, cesaret; bunun yanına koyacağınız diğer sözcükler, içinde yaşadığınız toplumun sizi var eden tılsımı, ruhu, kavrayışı, enerjisi.
Bu anlamlar içinde olgunlaşan insanlığın binlerce yıldır tekrarlanan acıları, kavgaları, karşı koymalarla biçimlenen varlığı, işte asıl hikaye bu dedirten o muhteşem duruş değil mi bütün mesele?
Bu seçimleri farklı yapan, sessiz bir hırçınlık, kararlı bir direnme, huzur veren bir keşfe çeviren sihir böyle bir deneyimin ihtişamı değil mi?
Karşınızda size bütün çıplaklığı ile sunulmuş kirli ilişkiler, gizlenmiş niyetler, kötülükler, sinsice kurulmuş tuzaklar var.
Görüyorsunuz, irkiliyorsunuz, sarsılıyorsunuz, tiksiniyorsunuz bir kere daha öğrenirken. Olmasın artık, bitsin diye haykırıyorsunuz içinizde saklı kalmış, sindirilmiş o son cesaretle.
Belki yine kaybedeceksiniz. Düşünmek bile istemiyorsunuz, ama evet, belki o korkutucu, doyumsuz saldırılar devam edebilir yine. Üstünüzde tepinerek, ezerek yok oluşunuza hazırlanıyor olabilirler. Hala güçlerindeki son damlayı bir zehir gibi hayatınıza akıtarak son hamleyle hayallerinizi mahvedebilirler belki.
Artık korkmuyorsunuz bütün bunlardan. Onların ne kadar korktuklarını anladınız çünkü. Yenileceklerini bildiklerini bilmeniz, sizi üstün yapan yanınız şimdi. Bırakmıyorsunuz peşini, daha kararlı, cesur ve inançlısınız artık.
Kolunuzdaki marteniçka bilekliği bunun için çıkarmadınız hala. Ucundaki mavi boncuğu bir ömür için taşıyorsunuz yanınızda Bu sefer tamam diyorsunuz. Olmanız gereken yerdesiniz. Kararınız oldukça net, içiniz rahat.