Seçmen sandıkta kendiliğinden ittifak yapar mı? Bu iyimser bir görüştür. Muhtemel seçmen davranışı ortak akla doğru eviriliyor. Halkın derin bir sağduyusu var. Bu sağduyu siyaseti yeniden dizayn edebilir. Bir ihtimal budur.

Lakin seçmen davranışını belirleyen birçok faktör vardır. Seçmenin kendiliğinden sandıkta ittifak yapması kolay değil, ama imkânsız da değil.

Seçmen ittifakının kendiliğinden oluşması konusunda iyimser olmak için haklı sebeplerimiz var. Ekonomik kriz, adaletsizlik ve anti demokratik uygulamalar toplumun geniş bir kesimini etkiliyor. Eskiden adalet ve özgürlük sorunu sadece duyarlı muhaliflerin sorunu iken bugün toplumun geniş bir kesimi bu bozuk sistemden payını alıyor.

Ekonomik kriz AKP seçmeninin de sorunu durumunda. Ülkede gündemlerin bu denli değişmesi. Beka söylemi, üretilen düşmanlar, devletin, hükümetin AKP'nin ve MHP'nin tüm ideolojik politik aygıtları ekonomik sorunları örtmeye yetmiyor. Geçim sorunu tüm parti seçmeninin birinci sorunu.

Bu veriler seçmenin seçimde ittifak yapabileceğine dair iyimser işaretlerdir. Üstelik tarihin öznesi yığınlardır, diyebiliriz.

Bu işaretlerin hepsi bir propaganda argümanıdır. Moral için söylenecek şeylerdir. Ne siyaset bu denli kendiliğinden yapılır, ne de seçmenin öyle bir arayışı var.

Ne yapmalı?

Herkes bir ittifaktan bahsediyor. HDP'nin ittifak önerisi bir niyet düzeyinde. Cismi, başlangıcı, bitişi, şekli şemali belirsiz. Selahattin Demirtaş somut içerikler ile konuşuyor. Son mesajında beş madde üzerinden bir ittifak önerisi vardı. Saadet Partisi “Geçim İttifakı” önerdi. Daha çok parti propaganda çalışması. Fena da değildi. Hali hazırda bir Millet İttifakı var.

Bir demokrasi ittifakı kurulmalı. Bu konuda herkes hemfikir. Partiler bu ittifak ihtiyacını karşılamıyor, hatta seçmeni bölüyor. Çünkü her partinin kendince bagajları var. O halde partilerin desteğini almış bir organizasyona ihtiyaç var.

Nasıl olabilir?

İki yol var.

Birincisi Erdoğan rejimine muhalif partilerin desteğini almış tavandan tabana doğru şekillenen bağımsız bir organizasyon oluşturulabilir. Bu çalışma üç aşamalıdır. Muhalif partiler bir araya gelir birlikte çalışma mutabakatı imzalar, sonra sivil toplum organizasyonları ile buluşulur ve taban yapısı kurulur en sonunda yerele yaygınlaştırılır.

Partiler mutabakat sağlarsa yerele doğru organize edilecek, geniş ve esnek bir organizasyon ile seçim odaklı bir çalışma yapılabilir. En geniş ittifak inşa edilir. Üçe beşe bakılmaz, onun çöpü, bunun kusuru görülmez ve sandıktan başarı ile çıkılırsa, taahhüt edilen maddeler hemen gerçekleşir. Bu son derece rasyonel ve pragmatist bir çalışmadır.

Partilerin görevlendireceği kişiler etkin ve benzemezler ile konuşabilen kadrolar olmalıdır.

Şu isimler olsa fena olmazdı; CHP'den Mehmet Bekaroğlu, İyi Parti'den Yavuz Ali Ağıroglu, HDP'den Ahmet Türk, Saadet Partisi’nden Ali Aktaş, Demokrat Parti’den Cemal Enginyurt, Gelecek Partisi’nden Serap Yazıcı, Deva Partisi’nden Mustafa Yeneroğlu gibi isimler üç beş toplantı bir araya gelebilse bu çalışmanın olup olmayacağı anlaşılır. Eğer partiler bir mutabakat metni oluşturabilirse, seçmeni sandıkta birleştirebilirler. Çok konuşmaya ve tartışmaya ihtiyaç duyulmayan bir realite yaşıyoruz. Sonrası teknik teferruattır.

İkinci yol ise HDP'nin seçmen ile ittifakıdır. Bugün CHP içinde HDP ile işbirliği yapacak yüzde 5 ile 7 arasında sosyal demokrat bir seçmen var. Bu seçmene talip olabilecek bir organizasyon oluşturulmalıdır. Ayrıca AKP içinde HDP ile iş birliği yapacak bir yüzde 5 ila 7 oranında seçmen vardır. Bu seçmenin oyları da talep edilmelidir. Büyük bir organizasyon düşünmek gerekir. İçinde HDP'nin bir bileşen olduğu, güç verdiği aynı zamanda sosyal demokratlar, liberal Müslümanlar, Kürtler ve sosyalistlerin de yer aldığı bir organizasyon düşünmek gerekir.

Bu ittifak Türkiye'yi demokrasiye kilitler.

Seçmen sandıkta ittifak yapmak istiyor, partiler buna müsaade etmiyor. Partiler üstü kalıcı ya da geçici bir organizasyona odaklanmamız gerekir. Çünkü siyaset çok seçenekli çare üretmek demektir.