Coronavirüsün yayılmaya başladığı ilk günlerde, bu bulaşıdan korunmak için kullanılacak maskeler önce devlet tarafından dağıtılmaya başlandı. İyi, etkili bir siyasal tanıtım aracı olarak kullanmak istediler. Üzerinde Cumhurbaşkanının adı yazılı poşetlerle belli yaşlarda olan nisanların yaşadığı evlere maske, kolonya dağıtıldı. Sürekliliğini sağlayamadılar. Eczanelerde satılmasına karar verildi. Bu da yeterli olamadı. Sonunda her sokakta, köşe başında satılan bir ürün durumuna geldi.

Nitelikli maske bile üretemeyince…

Büyük devlet sözle olunmuyor. Yurttaşlarının virüslerden korunması için kullanacağı maskeleri, yeterli nitelikte üretemeyen bir ülkenin, Orta Doğu’ya, Dünyaya oyun kurucu olarak katılma olanağı olamaz.

Maske üretimi için gerekli tüm girdiler, ürünler olmasına karşın, nitelikli maske üretilecek bir yapı oluşturulamıyorsa, şapkalarımızı önümüze koyup düşünmemizi gerektiren bir sorun yaşıyoruz demektir.

“Tüketici Hakları Derneği Antep Şube Başkanı Bülent Yılmaz, "Şu anda üretilen maskelerin yüzde 99'u taşıması gereken standartların altında özellikler taşıyor. Tıbbi yüz maskelerinin belirli özellikler taşıması gerekiyor".

Önceki günlerde Antep'te yaşanan koronavirüs vaka sayısındaki artış gündemi oldukça meşgul etti. Tüketici Hakları Derneği Antep Şube Başkanı Eczacı Bülent Yılmaz ise vaka sayısındaki artışın nedeninin sahte maskeler olduğunu söyledi.

Yılmaz piyasada hiçbir koruyucu etkisi olmayan maskelerin oldukça fazla olduğunu dile getirerek, "Koronavirüsün çok hızlı yayılması ve aşının bulunamaması salgının devam etmesinin en büyük etkenlerinden. Bunun yanı sıra en büyük etkenlerin başında vatandaşların kullandığı maskelerin gereken standartları taşımamasıdır. Şu anda üretilen maskelerin yüzde 99'u taşıması gereken standartların altında özellikler taşıyor. Tıbbi yüz maskelerinin belirli özellikler taşıması gerekiyor. Bu maskeler pandemi dönemlerinde enfeksiyon ve yayılma riskini azaltmak için kullanılır. Maskelerde bakteri vilitrasyonu, hava geçirgenliği, sıçrama geçirgenliğinin hepsinin analiz edilmesi gerekiyor. Testleri yaparak gerekli belgelerin alınması lazım" diye konuştu”.(1)

Bülent Yılmaz’ın verdiği bu bilgileri hangi kaynaklara, araştırmalara dayandırdığıyla ilgili veriler yok. Ancak bu alanda gerçek bir sorun yaşandığı açık. Verilen oranlar abartılı da gerçek bir soruna ilgi çekildiği ortada.

Eğer üretilen maskelerin %99’u olması gereken nitelikte olmamasına karşın ortalıkta satılmaktaysa, kamu sağlığının düzgün olması için hiçbir önlem alınmamakta, hiçbir denetim yapılamamakta, bunu yapacak kurumlar oluşmamış bulunmakta, bulunan kurumlar görevlerini yapmamaktalar demektir. Bu görünüm insan sağlığı açısından çok acıklı, içler acısı bir durumun olduğunu göstermekte.

Niteliksiz maske kullanımının yarardan çok zarar verdiğini ileri süren Bülent Yılmaz:

“Vatandaş bu koruyucu özelliği olmayan maskeleri takmasa virüse yakalanma riski daha az olacak. Çünkü vatandaş maskem yok diye markete, topluma girmeyecek toplu taşıma araçlarına binmeyecek, ama maalesef vatandaşlarımız ‘Maskem var’ diyerek buralara gitmekten kaçınmıyor. Bu nedenle toplumda bu maskeler nedeniyle artış görülüyor. Bunun çözümü maskelerin üretim aşamasından başlayarak kontrolün yapılmasıdır. İlaçlarda kullanılan karekod sistemi sayesinde ürünün fabrikada üretildiği andan itibaren takibi mümkün oluyor. Bu sistemi maske üzerinde uygulanması gerekiyor. Maskede dikiş kullanılmaması gerekir ve maskenin rengi hiç önemli değildir”(2) bilgilerini vermiş bulunmakta.

83 milyon insanın yaşadığı bir ülkede, üç kuruşluk nitelikli (kaliteli) maske üretimini gerçekleştirmek, gerekli nitelikte üretilmeyen ürünlerin yurttaşlara satışını önlemek çok güç bir iş mi? Bunu yapamayan bir ülkenin, insansız hava aracı, elektronik kelepçe üretmesinin ne önemi olabilir?

İnsanlar virüslerden korunmak için kullanacakları maskelerin, gerekli nitelikleri taşıyıp taşımadıkları bilemezler. Bu bir uzmanlık işi. Üretilen maskelerin gerekli niteliklere uyup uymadığını denetleyen Yerel Yönetimlerin ilgili birimleri, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Kalkınma Bakanlığı gibi kurumların gerekli önlemleri alması gerekmekte. Bu kurumlar işlevsiz kalmaktaysa, yurttaşların bu tür denetimlerin yapılmasını sağlayacak örgütlenmeler kurmalarının önünün açılması gerekir.

Her olay birilerine kazanç kapısı aralamakta

Maske üretimi, satışları, coronavirüs bulaşısının yayılmaya başlamasından buyana en kazançlı alanlardan biri oldu. Virüs bu alanda üretim yapanlara kazanç sağlayan kapıları araladı.

Üretim yapanlar yapsınlar. Yaptıkları üretim karşılığında para kazansınlar. Bu üretimlerini düzgün, insan sağlığına uygun biçimde yapmaları gerekmekte.

Gereken ölçütlere uymayan maskenin üretim giderlerinin 10 kuruş olmasına karşın, 50 kuruşa, 100 kuruşa satılmasıyla sağlanan kazançlar, birilerine, bazı kesimlere tatlı paralar akıttı. Bu kazançlar, nitelikli maske üretimini sağlayamadı. İnsanların sağlıklarını bozacak boyutlarda üretimler yapılması, önemli bir sorun olarak kaşımıza dikilmiş bulunmakta. Maskelerin 100 kuruş üzerinde satılması konusuna sınırlama getirilmemiş olmasaydı, bu alanda daha korkunç kazançlar sağlanır, olumsuzluklar yaşanırdı.

10 ya da 30 kuruşa üretilebilen maskeler uzunca bir süre insanlara 100 kuruştan satıldı. Şimdilerde 50 kuruştan satılmakta.

İnsanı, insan sağlığını öne alamayan bir ülkenin gelişmesi, sorunlardan uzak yaşaması olanaksızdır.

-------------------------------------------------

(1) Artıgerçek.com.t İnternet Gazetesi, 'Üretilen maskelerin yüzde 99'u standartların altında', 05.09.2020

(2) Diken.com.t İnternet Gazetesi, 05.09.2020