Yeni eğitim reformu, eylül ayından itibaren uygulanacak. Milli Eğitim Bakanlığı ‘12 yıl zorunlu eğitim. Sorular-Cevaplar’ başlıklı broşürünü yeni sorularla genişletip güncelleştirdi. Bakan, sunuşta, reformun iki amacının olduğunu belirtiyor. Toplumun ortalama eğitim süresini yükseltmek ve ‘eğitim sisteminin bireylerin ilgi, ihtiyaç ve yeteneklerinin gerektirdiği yönlendirmeyi mümkün kılacak şekilde düzenlenmesi’.
İnsani kalkınma endeksinde Türkiye’nin geride kalmasının en büyük nedeni, ortalama eğitim süresinin düşüklüğüdür. 8 yıllık zorunlu eğitimin ardından, 12 yıllık zorunlu eğitime geçilmesi, orta vadede istatistiksel olarak hissedilir bir ilerleme sağlayacak. Bu ilerlemenin bireysel gelişmeye ve toplumsal üretime ne kadar ve nasıl katkısı olacağı sorusunun yanıtı, salt eğitim süresiyle değil eğitimin niteliğiyle de bağlantılı.
Reformun, eğitimin niteliğini yükseltme iddiası da var. Bunu, 12 yılı üç aşamaya bölerek bakanlık izah ediyor. İlkokulu, okula alışma ve temel becerileri kazanma, ortaokulu çocuğun yeteneklerini sınadığı ve geliştirdiği kademeler, liseyi öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihleri doğrultusunda genel eğitim ve mesleki eğitim alacağı kademe olarak tanımlıyor. Bu durumda ortaokul çocuğun geleceği açısından stratejik öneme sahip. Yeteneklerin sınandığı ve geliştirildiği bu kademede, yasa bir genel ortaokul, bir de imam hatip ortaokulları olmasını öngörüyor. Güzel sanatlar, fen bilimleri, spor vs. gibi alanlarda uzmanlaşmış ortaokullar kurulması yasa tarafından öngörülmezken ortaokul seviyesinde yegâne istisna olarak imam hatip okulları var. Neden? Bakan ısrarla yalanlasa da yıldırım hızıyla Meclis’ten geçen bu yasanın bir amacının 28 Şubat’ta kapatılan imam hatip ortaokullarını açmak olduğunu Başbakan birkaç kez ima etti. 

İki seçmeli ders
Ama reformun en önemli amacı bu değil kanımca. Yasa, seçmeli ders olanaklarını genişletirken iki seçmeli dersi ve sadece bunları ismen belirtiyor: “Ortaokul ve liselerde Kuranıkerim ve Hazreti Peygamberimizin hayatı seçmeli ders olarak okutulur”. Laik olduğunu iddia eden bir ülkedeyiz. Doğuş Üniversitesi araştırma görevlilerinden Osman Serkan Gülfidan, ‘bu maddede sözü edilenin hangi peygamber olduğunu, TBMM’nin bir peygamberinin mi olduğunu ve yasa maddesinde adı belirtilmeyen peygamberin herkesin peygamberi olduğu kanısına nasıl varıldığı’nı bilgi edinme yasası kapsamında TBMM Başkanlığı’na sordu. Başkanlık Diyanet’e danıştı mı bilmiyoruz ama yanıt vermeyi reddetti. Önemli bir soru. ABD’de veya Almanya’da böyle bir yasa çıksa “Hz. Peygamberimiz kim” diye Hıristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar sormaz mı? ‘Hz. Peygamberimiz’ ifadesiyle yasa genel olarak laikliği ve yürürlükteki anayasayı açıkça çiğniyor.
Başka bir sorun daha: Normal demokratik düzende dersler yasayla belirlenmez. Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti 12 Eylül rejiminin işine gelen sapkınlıklarını benimsemekte beis görmüyor ki 12 Eylül’ün yasayla getirdiği zorunlu iki derse iki seçimlik ders ilave ediyor.
Broşürü dikkatli biçimde okuyup ekindeki haftalık ders çizelgesini inceleyince, bu iki seçimlik dersin varlığının neden yasa ile tespit edildiği anlaşılıyor. Ortaokul seviyesinde sadece imam hatiplere tanınan istisnanın ‘normal’ orta eğitimde uzantısı bu iki ders. Bu ikisinin yanında, öğrenci isterse iki saat Temel Dini Bilgiler dersi de alabilecek. Buna haftada iki saat zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini ilave edin. Böylece 8 yıl boyunca haftada 8 saat ‘Din, Ahlak ve Değerler’ alanında ders almak mümkün olacak. Toplam ders yükünün beşte birinden fazla. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı yeni öğretmen ihtiyacı tabloyu tamamlıyor.
‘Din, Ahlak ve Değerler’ alanını seçmek zorunlu değil elbette. İsteyenler çocuklarını ortaokulda haftada 16 saate kadar yabancı dil öğreten özel ortaokullara yollayabilecekler. Ama bağımsız ortaokul açmak, imam hatip dışında yasak! 

İyi eğitilen dindar nesil
Hedefte, dindar ama iyi fen eğitimi almış, iyi İngilizce bilen çocuklar yetiştirme amacı var. Fethullah Gülen okulları projesini çağrıştırıyor bu proje. Yeni eğitim reformu usta biçimde altı farklı seçimlik ders grubu yaratarak bir yandan öğrencilerin ve velilerin seçme özgürlüğünü genişletiyor, diğer yandan matematik ve fen bilimleri zorunlu ders saatlerini arttırıyor, yabancı dili ilkokul ikinci sınıftan başlatıyor.
Anlaşılan o ki orta bölümleri açılıyor olsa da dindar nesil yetiştirmek projesi artık imam hatiplere dayanmıyor. Yükselen Müslüman orta sınıfın çocuklarını bu okullara yollamaya eskisi kadar hevesi yok. Dindar ama dünyevi aileler, mütedeyyin ‘iyi’ okullar istiyorlar. Hükümet de Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na dayanarak bunu yerine getiriyor. Toplumu yukarıdan biçimlendirme projesine dört elle sarılıyor.
1980 darbesi sonrasında askerler de bunu istemiyor muydu?