Kıbrıs Türk kesiminin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı sık sık MHP’li ve AKP’li ırkçı, şövenlerin saldırısına muhatap oluyor. Mustafa Akıncı öteden beri Kıbrıs’taki Türk ve Rum halklarının dostluğunu ve hak eşitliğini temel alan tutarlı demokrat bir politika izliyor. Enosis’e karşı, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki vesayetine karşı, adadaki İngiliz üslerine karşı Kıbrıs’ın tam bağımsızlığını savunuyor. İki toplumlu, federatif, bağımsız Kıbrıs’tan yana.

Türkiye’yi yönetenler ve muhalefet partilerinin büyük çoğunluğu da Kıbrıs konusunda da Kürt ve Ermeni sorununda olduğu gibi, hep şövenist, ırkçı politikalar ürettiler. Özellikle 1950’lerin sonlarından itibaren Rum düşmanlığı ilkokuldan başlayarak bir devlet politikası olarak sahneye kondu. Hiç unutmam, ilkokuldayken Kıbrıs’la ilgili "Ya taksim ya ölüm" mitinglerine milli eğitim müdürlerinin emriyle baş öğretmenler bizleri de götürürdü. O mitinglerde bize dikte ettirilen sloganlar atılır, faşist Rum General Grivas’ın darbesine maruz kalan Kıbrıs cumhurbaşkanı Makarios’un kukla heykelleri yakılırdı. Kuşkusuz aynı şöven politikaları tersi anlamda yunan faşistleri de yapıyor Rum çocuklarına Türk düşmanlığı aşılanıyordu.

Ecevit-Erbakan hükümetinin ikinci askeri hareketi ile Kıbrıs sorunu tamamen kördüğüme dönüştü. Bu işgal sürecinde Türkiye’nin her tarafında askeri harekete karşı çıkması muhtemel sosyalistler 24-48 saatlik gözaltılar yaşadılar. Bu satırların yazarı da Antep’te bu işgal gözaltısını yaşadı. Onur duyarak belirteyim ki işgal sürecinde Antep’te bir miting yaparak işgali protesto ettik. Tren istasyonunun yanındaki alanda 600-700 sosyalist mitingte toplanmış, Kıbrıs’ta işgale hayır sloganı atıyorduk. Miting izinliydi. İzni koparmak için Kıbrıs sorunu ile ilgili miting yapacağız diye valiliğe başvurmuştuk. Valilik Kıbrıs’a yapılan askeri hareketi destekleyeceğimiz yanılgısıyla izin vermişti. Mitingin içeriği anlaşılınca hakkımızda gıyabi tutuklama kararı çıktı.

Yukarda ikinci askeri hareketten sonra Kıbrıs sorununun daha da karmaşık bir kördüğüm haline geldiğini söylemiştim. Bu durumu bizzat yerinde gözlemledim. 90’lı yıllarda İHD İstanbul başkanı olduğum dönemde yanlış hatırlamıyorsam 1997 yılında Kıbrıs Öğretmenler Derneğinin insan hakları konusunda bir panele konuşmacı olarak davet etmesiyle Kıbrıs’a gittim. İki günlük ziyarette çok sayıda dernek ve sivil toplum temsilcileriyle sohbet etme fırsatı buldum. Hepsi de Türk askerinin orada bulunmasından yakınıyordu. İkinci askeri hareketten sonra Kıbrıs Türk kesiminde ekonomik durumun daha da kötüleştiğini, Kıbrıs’ın bir kumar merkezine dönüştüğünü, kontrgerilla ve mafyatik örgütlenmelerin arttığını ifade ediyorlardı. Birçok öz Kıbrıslının ya İngiltere’ye yada Avustralya’ya göçtüklerini söylüyorlardı. Türkiyeli generalin Kuzey Kıbrıs meclisinde her yasa tasarısına müdahale ederek nihai karar mercii haline geldiğini ifade ediyorlardı. Kuşkusuz bunda şöven Denktaş’ın politikalarının da rolü büyüktü. Kaldığım otelin terasından baktığımda Rum kesimin yeşil, Türk kesimin coğrafyasının ise Rum tarafına göre kuraksı gelişmemiş bir bölge olduğu hemen hissediliyordu. O yıllarda Denktaş’ın göz yummasıyla kontrgerilla cinayetleri de yaşanıyordu Kıbrıs’ta. Katledilenler arasında gazeticiler de vardı.

İki tarafın şövenistlerinin egemen olmasına kadar Rum halkıyla Türk halkı arasında ciddi bir sorun yaşanmadığını yaşlı Kıbrıs Türklerinden duydum. İşte şimdi Mustafa Akıncı eski günlerin Türk-Rum dostluğunu tekrar yaşatmak istiyor. Eğer Tükiye’yi, Yunanistan’ı, İngiltere’yi yönetenler engellemezse. Türk ve Rum şövenistler ortalığı karıştırmazsa.

MHP ve AKP şövenistlerini kızdıracak ne söyledi Akıncı? Kırım’ın Rusya’ya iltihakı gibi Kıbrıs’ın da Türkiye’ye bağlanması felaket olur dedi, gayet doğru söyledi. Fetihçilik politikasına soyunan AKP iktidarı İdlib’te yoksul halk çocuklarının ölmesine yol açıyor. Suriye’ye girerek Kürt karşıtlığı politikalarıyla, Libya’ya girerek fetihçi politikalarla Yeni Osmanlıcılığa soyunuyor. Kıbrıs’a silah sevkiyatını artırıyor. Türkiye’nin Libya’da, Suriye’de ne işi var? Türk ordusunun Kıbrıs’ta ne işi var? Yunan askerinin, İngiliz üslerinin Kıbrıs’ta ne işi var? MHP lideri şimdi de Şam’a girmekten bahsediyor. Bu anlayışlar, iktidara hakim politika algısı tam da Nazi zihniyetidir. Ukrayna’da, verilen Nazi selamıyla da bu zihniyet tescil edilmiştir.

Faşizan saldırılar Mustafa Akıncı’nın saygınlığını ve haklılığını zedeleyemeyecektir.

Yıllardır söylediğimiz gibi Yunan askeri de, Türk askeri de adadan çekilmelidir. İngiliz üsleri kapatılmalıdır. İki dost halk için iki toplumlu, federatif ve bağımsız Kıbrıs doğru çözümdür. Kıbrıs Kıbrıslıların olmalıdır.