Mahalle, bizim büyük evimizdir.

Ülke şartlarında mevcut en demokratik seçim, mahalleye muhtar olma seçimidir.

25 yaşında olmak, Türkiye vatandaşı olmak ve seçilebilir olmak. Yani adayın cezai bir durumu olmaması.

Sonra..

Sonrası çalışma yapmak ve seçimde bir oy pusulası bastırmak.

Bu kadar basit.

İyi insanlar mahalle hayatına artık seyirci kalmamalı. Yaşadığı mahallede söz sahibi olmalı ve mahallenin kaderi üstünde söz söylemelidir. Muhtarlık kurumu genelde küçümsenir ve yaşlı, emekli uğraşı olarak görülür. Bu açıkça çok yanlış, sorumluluktan kaçış olarak ta görebiliriz. Yaşadığımız alana sahip çıkmayarak, kaderi başkasına gönüllü teslim etmektir.

Bu nedenle, kendi mahallende karar verici unsur olman için mahallenin iyi ağabeyleri ve ablaları muhtar adayı olmalıdır.

Bilinçli ve iyi insanların muhtarlığı Türkiye’nin mahallelerini olumlu etkileyecektir.

Buradan hareketle, sahih, demokratik ve sürdürülebilir demokratik mevziler inşa edilebilir. Halk Meclisleri bu muhtarlık kurumu çevresinde kurulabilir.

Sokaklara dek örgütlenebiliriz. Bu dünyanın en uygulanabilir, basit ve gerçek yöntemidir.

Yaptık..

Tekrar yapabiliriz ve yaygınlaştırabiliriz.

Yerel seçimlere az kaldı. Mahallenin iyi insanları adaylarını belirleyip, toparlanıp, çalışma yapmaya başlamalıdır. Köhneleşmiş bu kurumu diriltmek ve demokratik bir mevzi haline getirmek için yakın zamanda elimizde bir şans var. Bu şansı değerlendirmek gerekir.

Bir mahalle örneği

Muhtarlık kurumuna doğrusu hep küçümser bakmıştım. Dostlarımın bu konudaki hassasiyetlerini dikkate almamıştım, bu vahim hatam nedeniyle özeleştirimi dostlarıma defalarca verdim.

Yalnız bırakılmasına, küçümsenmesine ve kalple yardım edilmemesine rağmen bir dostumuz muhtarlık seçimine girip, seçimi kazandı.

İlk hafta çevresindeki okumuş yazmış eğitimli insanları toplayıp bir danışma meclisi kurdu. Özellikle mimar, mühendis olmak üzere doktor, avukat, öğretmen ve imamdan oluşan bu adı konmamış danışma meclisinden, mahallede yapabilecekleri hakkında brifing aldı.

Daha sonra mahallenin güvenilir insanlarını topladı ve onlarla ne yapmalı, nasıl yapmalı sorusuna cevap aradı.

Mahallede kadınları, gençleri ve de ilkokul çocuklarını ayrı ayrı topladı. Sohbetler etti. Dertlerini taleplerini öğrendi.

Mahallenin tüm sokaklarını kapsayacak şekilde birer temsilci atadı. Ki bu temsilciler daha sonra sandıksız seçme genel kabul onayı yoluyla bir kısmı değiştirildi.

Mahallenin özgün sorunları, acil sorunları, genel sorunları, yoksulları, okuyanları, burs ihtiyacı olanlar, zenginleri, yani mahallenin tüm artı ve eksi yanlarının net fotoğrafını çekip kolları sıvadı.

Muhtar azaları, resmi olmayan danışma meclisi, mahallenin güvenilir adamları sokak (tek tek olmasa) da temsilcileri, kadınlar ve gençlerden ve de çocuklardan oluşan muazzam enerjik diri bir yönetim kurdu.

Çok iyi işler yaptı.

Yoksulların evlerini onardı, öğrencilere burs sağladı, kardeş aileler oluşturdu, kadınların el emeği ile ürettiklerini satmanın yollarını buldu, iş istihdam konusundan belediye ve tüm kurumlara usulüne göre baskı yaptı, sonuç odaklı çalıştı birçok insana istihdam sağladı, park yaptı, ağaç dikti, asfalt, parke taşı, bazı yerlerin de alt yapı çalışmasını sonuçlandırdı, kültürel faaliyetler yaptı.

Saydığım ve saymadığım birçok iyi iş yaptı, yapıyor…

Düşünün, tüm bacalarda duman tüten, iyi kötü tencerenin kaynadığı ve kardeş aileler yoluyla kimsenin sahipsiz olmadığı, halkın kendi kendine dayanışma ve birlik yoluyla sahip çıktığı binlerce mahalle düşünün…

Mümkün.

Bir de bu yolu denemek lazım. İşte bunun için muhtarlık kurumu önemlidir.