"Biz F-16 niye aldık, bizi düşmana karşı savunsun diye aldık. Bizim genel sekreterimizi rehin aldılar, Genel Kurmay Başkanından haber alınamıyor" dedi Cumhurbaşkanı. Biz ayrıldıktan sonra kaldığımız oteli bombalamışlar, herhalde iyi istihbarat alamamışlar. 

Dün akşam neler yaşadık hala kafamda yerine oturmuş değil. 

Pencerenin yanında ki koltuğumda yatamıyorum artık. Korkuyorum. 

Dün akşam iki güçlü patlama hissettim güvende olduğumu sandığım evde, ailem yanımda olmasaydı daha büyük travmayaşardım bir arada olduğumuz için daha kolay atlattım. Çünkü bir aradaydık. 

Öfkeliyim, öfkemin sebebi insanlara sokağa dökülme çağrısının yapılması. 

Emir komuta zincirindeki askerlerin canlarını acıtmayın gözlerini korkutun diye tanklarla silahlarla sokağa salınması. 

Hiç ihtiyacımız olmayan bir zamanda askeri darbe gibi az gelişmişlikle bir daha yeniden geriye düşmek.

Senaryo olsun, moda deyimle FETÖ örgütlenmesi olsun ya da NOTO sevenlerle sevmeyenler arasında bir çekişme olsun, plan her ne idiyse iğrençti az gelişmiş bir zihnin ürünüydü. 

Üçüncü dünya savaşın ayak seslerinin duyulduğu bir zamanda kendi sınırlarını korumaya aday olduğunu söyleyen hükümetin ordusunun bu zafiyeti büyük bir hayal kırıklığı aynı zamanda. 

Genel kurmay başkanının, hava kuvvetleri komutanının bilinmeyen bir yere götürüldüğü tankların şuursuzca sokağa dökülmüş halkın üzerine şuurluca ateş açtığı bir geceye şahit olduk. 

Emir verenlerin gözü karaydı dün akşam. 

Yoksa Üsküdar’da halkın üzerine ateş eden tankın içinden askeri halk sizce çıkarabilir miydi?

Elinde silah olan adamlar öldürdü mü üzerlerine Allah Allahdiye yürüyen adamları. İsteseler bir katliam yaratamazlar mıydı?

Dünden beri halkı sokağa davet edenlerin tersine onlar binaları hedef aldılar. 

Hiçbir videoyu seyretmedim. 

Söylenenler doğru mu bilmiyorum. Birkaç fotoğraf gördüm. Bombalanan yerlerin dışında halkın askerlerle karşı karşıya gelmesiyle ilgileniyorum.

Bir iki polis ve sivil polisin başrolde olduğu sokak olaylarında vicdanen askerlerin durumundan rahatsızım. 

Askerlik görevini yapsın diye  devlete teslim eden aile akşam boğazı kesilmiş yerde yatan çocuğunu gördüyse derhal bu dünya da insanlık mahkemesi varsa ona gitmeli.

Donlarına kadar soydukları askerleri yumruklayarak otobüslere bindiren insanlar ve bunlar hakkında seviyesiz yorum yapan televizyon yorumcuları ve onları ağzı açık seyredenlere nasıl bir iyileştirme yapılabilir bilmiyorum.

Etekleri açılmış bir kadın resmi gördüm yerde yatan, onu kim devirmiş yere bilmiyorum. Belki benim gibi o da darbeye sokakta yakalandı evine dönmek isterken yere serildi. Ölü mü bilmiyorum. 

Ben eve çok zor döndüm. Minibüste otururken yolları kesen özel arabaların ne yapmak istediklerini anlamadım.  AKP binasının önünde bekleşen kadınlı erkekli kalabalığa anlam veremedim. 

Arabanın içinde yoldan el kaldırıp binen yolunun üzerinde olmayan hatta ters yöne giden minibüsle bir yere kadar gitmeyi tercih eden yolcuların yüzündeki endişeyi ve bir an önce eve varma telaşlarına şahitlik ettim. 

Hep birlikte bankamatiklerin önündeki uzun kuyruklara müztezhi gülüşler fırlattık. 

Aramızda bir geri zekalı vardı. O da çok genç hayatı sosyal medyadan seyretmekten gerçeği algılama bozukluğu yaşayan bir kızcağızdı. O da sürekli telefonda yolda gördüklerini arkadaşlarını teker teker arayıp yüksek sesle yorum katarak rapor ediyordu. 

Ona şuursuzsun dedim. İnmeme yakın itinayla şuursuzlaştırılmışsın şimdi iyice aklını yitirdin susta şu haberleri dinleyelim dedim. O da olan aklını iyice yitirdi. Çünkü yüzüne eleştirmenin yorum okumayla aynı olmadığını düşündü büyük ihtimal, en azından ben inene kadar sustu. 

Arabadan indiğimde Trt den darbe haberini duyan bizim mahallenin bazı şuursuz halkı pencerelere çıkmış sokağı alkışlıyordu. Onlara da bağırmak istedim ama tuttum kendimi. Belki o sırada uzun yolculuğumun sonunda eve varmaktan benim şuurum donmaya meyil etmişti. 

Çünkü gece yarısı yol tıkalı olduğu için arabadan inip yürümek en büyük kabusumdu. 

Bir sürü insan evlerine gidecek araba bulamadığından böyle yapmak zorunda kaldı. 

Kendi emrindeki erleri darbeye gönderen sonra da Yunanistan’a kaçan adamlar, bir senaryonun aktörleri dahi olsa sokakta ölen, burnu kanayan, dünyaya karşı itibarımızı yerle bir eden hangi insan evladıysa bunun hesabını vermek zorunda. 

Hiçbir Allahın kulu bizim irademizin dışında geleceğimizle ilgili, çocuklarımız üzerinden plan yapamaz onları kendi zihinlerinin ürünü olan bir durumun maşası parçası haline getiremez. 

Dünyanın geldiği bilinç düzeyinde isteyen yerinde sayar isteyen geri gider ama kimse yanında bir güruhu çekemez. 

Bu hayatın doğal akışına aykırı o her ne kadar tersine inansa da. 

Güzel Günlerde Görüşelim.