AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21.08.2020 tarihinde, Karadeniz’de, 320 milyar metreküp doğal gaz bulduklarını açıkladı.

Karadeniz’de doğalgaz bulunması, bu topraklarda yaşayan herkesi sevindirdi. Umarız bu girişim bir seçim tanıtımı olmanın ötesine geçerek gerçekleşir.

Bulunan doğalgazın ne kadarının ülke halkının kullanımına sunulacağı, ne kadarının satılacağı, ne kadarının üretime dönük yatırımlar yerine silah alımlarına harcanacağı, ne kadarıyla yandaş zenginleştirileceği konusunda konuşmak çok erken.

Bu gelişmenin ballandıra ballandıra anlatılarak bir övgü seline dönüştürülmesi, alışkın olduklarımıza bir yenisinin eklenmesi olarak karşımıza çıktı. Söylenenlere bakılırsa, Türkiye Doğu’ya, Batı’ya bağımlılıklarını aşarak, kendi kendisine yeten bir eksen değişikliği aşamasına gelmiş.

Dünya doğalgaz üretimi

"BP 2020 Dünya Enerji İstatistik Görünümü Raporu"ndan yaptığı derlemeye göre, dünya üzerinde toplam 198,8 trilyon metreküp kanıtlanmış doğalgaz rezervi bulunuyor.

Dünya genelinde geçen yıl kanıtlanmış en fazla doğalgaz rezervine sahip ülke, 38 trilyon metreküple Rusya oldu.

En fazla doğalgaz rezervi 75,6 trilyon metreküple Ortadoğu bölgesinde yer alırken, bunu 64,2 trilyon metreküp rezerve sahip Rusya ve Türkmenistan'ın da içinde bulunduğu Bağımsız Devletler Topluluğu izledi. En az doğalgaz rezervine sahip bölge ise 3,4 trilyon metreküple Avrupa oldu”.( BirGün Gazetesi, Dünya genelindeki doğalgaz rezervi hakkında ne biliniyor? 21.08.2020)

Doğalgaz aramanın kısa geçmişi

“Şimdi “Sakarya” adı verilen Tuna-1 alanında ilk araştırmalar 2003’te yine TPAO ile Madison arasında başlamış, 2004’te doğal gaz bulunduğu ilan edilmişti. Daha sonra aynı bölgede BP ile 2009, 2010 ve 2011’de de sondaj yapıldığı biliniyor. Bu durum teknik olarak mümkün, yani 2500 km karelik bir alanda başkalarının bulamadığını siz bulabilirsiniz. Ancak bu kadar kısa sürede bu kadar geniş yatakların bulunmasının bir açıklaması da yatakların bulunup son kazı için talimatın beklenmesi olabilir. O talimatın Mayıs ayında, Libya ve Doğu Akdeniz’de gerilimin arttığı, doları 7 liranın altında tutmak için kamu bankalarından satışların da yetersiz olduğunun anlaşılmaya başladığı sıralarda verildiği yorumu yapılabilir.

2007 seçimleri öncesinde Trakya ve Tuz Gölünde doğal gaz, Manisa’da petrol bulunduğu ilan edildi. 2010 Anayasa halkoylaması öncesi yine Manisa ve Ergani’de petrol bulmuştuk. 2014 seçimleri öncesi Diyarbakır’da Türkiye’nin 40 yıl ihtiyacını karşılayacak kadar kayagazı müjdesi verilmişti. 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde Trakya’da, 1 Kasım öncesinde Karadeniz’de doğalgaz bulunduğu duyurulmuştu. 2018 seçimleri öncesinde Mardin, Şırnak, Hakkâri, Batman ve Siirt’te yeni petrol yatakları, Trakya’da doğalgaz bulunmuştu. Nihayet 31 Mart yerel seçimleri öncesinde yine Siirt’te petrol, Trakya’da doğalgaz müjdesi verilmişti”. (Yetkin, Murat, Beş soruda Karadeniz’de doğalgaz gerçekleri, Yetkin Report.com İnternet Gazetesi, 21.08.2020)

Bu gerçeklikler karşısında, Karadeniz’de doğalgaz bulunduğuna nasıl gerçekleşecek bir iş gözüyle bakabiliriz?

Doğalgazla zengin olunabilir mi?

“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Karadeniz'de keşfedilen 320 milyar metreküplük rezerv hakkında, "Bu gazın ekonomik değerinin 65 milyar dolar olacağını söyleyebiliriz. Yeni kaynak bulamazsak bile bu gaz 7-8 yıllık ihtiyacı karşılar” dedi.

Türkiye’nin dış borcunun 600 milyar dolarlara ulaştığı söylenmekte. Hiçbir gider yapmadan, 65 milyar dolarlık doğalgaz elde etmiş olsak, dış borcumuzun onda birini kapatabiliyoruz demektir. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti, Doğu’ya, Batı’ya yönelmeden, nasıl kendisi olabilecek eksen değişikliği yapabilir? Boşuna övünmeleri biryana bırakarak gerçekleri konuşacağımız günleri yakalayamayacak mıyız?

Suudi Arabistan Krallığı’nda da petrol var. Geniş halk yığınları, Dünyanın en ilkel yaşam biçimlerinden biriyle boğuşmakta. Kadınlara seçme-seçilme hakkı 4 yıl önce verilebildi.

Doğalgazla zengin olunsa, Dünya’nın en zengin ülkeleri, Rusya Federasyonu, Türkmenistan Cumhuriyeti, Ortadoğu ülkeleri olurdu. Avrupa en yoksul ülkeler topluluğu olurdu. Durumun tam tersi olduğu görülmekte.

Bu ülkeler, doğalgazdan petrolden elde ettikleri gelirleri silahlanmaya ayırdıkları için Dünya’nın önemli sorun kaynakları olan ülkeler arasında bulunmaktalar. Türkiye Cumhuriyeti, silahlanmada, silah alımlarında Dünya ülkeleri arasında ön sıralarda bulunmakta. Doğalgaz bulunca, bu alanlarda birkaç basamak daha başa doğru yaklaşır.

Türkiye Cumhuriyeti’ne 6-7 yıl yetecek doğalgaz bulunca, eksen değiştirerek “Eksen Türkiye” olunacaksa, 7 yıl sona doğalgaz bitince eksen neresi olacak? Doğalgazın bulunması küçümsenecek bir iş değil. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin enerji sorununu sonsuzluklara dek çözecek, böbürlenilecek, ülkemizin eksenini değiştirebilecek boyutlarda bir gelişme de değil.

Doğalgaz çıkacak yerin deniz kıyılarını Araplara, İsraillilere, Ruslara satıp sonra çıkaramadık, tanrı bizi affetsin diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışanları görürsek şaşırmayalım.

Bir ülke insanı için, ülkesinin ekonomik yönden zengin olması, insanca yaşama koşullarına kavuşması anlamına gelmemekte.

İnsan hak ve özgürlüklerinden yoksun, özgürlüklerin olmadığı, insanların güven içinde yaşamadığı, hukukun yerlerde süründüğü ülkelerde, doğalgaz bulmanın, altın madeni bulmanın önemi olamamakta.

Borçla yapılan işler

Denizin 3 500 m. Derinliğinde doğalgaz çıkarabilecek teknoloji, satın aldığımız teknolojidir. Borçla satın aldığımız araç gereçlerle elde edilecek geliri, çıkarılan doğalgazı birilerinin ceplerini doldurmak için tüketir, bir adım ileriye gidemeden eski borçlu ülke durumumuzu sürdürürüz.

Ülkeler borçlanabilirler. Aldıkları paraları üretime, gelişime, ilerlemeye yönelik işlere harcamak önemli. Borç alarak doğalgaz bulundu diyelim. Bulunan doğalgazı ülkenin gelişmesi yerine, yandaşların, yönetimlerin yararına sunulursa, iyi değil kötü bir iş yapılmış olur.

Türkiye Cumhuriyeti yeryüzünün en güzel yerlerinden biri üzerine kurulmuş. Dünyanın en güzel doğal güzelliği olan ülkelerinden biri. Ne ekseniz ürün elde edebileceğiniz toprakları var. Yönetimlerin kötülüğü yüzünden bu zenginliklerini hiçbir işe yaratamadan bin yıllarını geçirmiş insanların yaşadığı bir yer olmaktan kurtulamamış. Bu kışı döngü tüm acımasızlığıyla sürmekte.

Ülkelerin toplumsal akılları gerçekleri yakalamaya, geleceğe dönük işler için çalışmıyorsa, gelecekleri karanlık demektir. Eskiye, insanlığın binlerce yıl önceki algılarına, yaşam biçimlerine takılı akıllarla ülkelerin geleceğinin kararmama olanağı yoktur. Eski, geri akıllarla, girişimlerle eksen değil gömlek bile değiştirilemez.