CHP İstanbul İl delegeleri, partideki erkek egemen yapıyı kırıp önemli bir adım atarak, bir kadını İstanbul il başkanı olarak seçti. Bu gelişme olumlu bir adım. Bu kazanım yalnızca CHP’nin, Türkiye’nin değil, insanlığın kazanımına katkı sunacak.

Bu başarı karşısında iktidar kanadından, kendi partisi içindeki “ulusalcılar”dan, gericilerden, ırkçılardan, faşistlerden gelen düzeysiz, haksız, dayanaksız saldırılar, kirletilmiş ortamın, kirli siyaset anlayışının son örneklerinden biri oldu. Burada yıpratılmak istenen bir kişi, bir siyasal parti değil, bir düşünce sistemidir. Kadını insan olarak gören düşünce sistemi yıpratılmak istenmektedir. Kadını insan görmeyen düşünce sistemleri, bunların arkasına düşenler, bu tür başarıları sindiremezler. Bir kadının özgürlüklerden yana adımlar atarak başarılar kazanmasından korkmaktalar. Canan Kaftancıoğlu’nun atacağı özgürlükçü adımlardan, elde edeceği kazanımlardan korkmayan başladılar. Kadınları dört duvar arasına sokmak isteyenlerin, Canan Kaftancıoğlu’nun başarısını algılayabilmeleri, içselleştirmeleri düşünülemez. Bu savaşımın kazananı kadınlar, insanlık olacak.

CHP İstanbul İl Başkanlığına seçilen Canan Kaftancıoğlu’nun, erkek egemen siyasal yapının aşılmasında önemli bir başarı kazandığı açık. Kadınlar başlarını kaldırarak, erkeklere, bu dünya, yaşanılan yaşamlar yalnızca sizlerin değil, “Biz de varız” diyebilmenin yollarını bu tür başarılarla döşeyebilecekler. O zaman dünya, yaşanılanlar çok daha güzel olacak.

Canan Kaftancıoğlu’nun kazanımı, yalnızca CHP’deki erkek egemenliğini değil, HDP dışında kalan tüm siyasal partilerde yaşanan erkek egemenliğini yıkacak adımlara örnek olacak bir başarı.

CHP’nin, İstanbul’un tarihinde yaşanan bu ilk, bu topraklarda yaşamın daha barışçıl, daha güzel olmasına bir örnek olacak. Kadınların toplumsal yaşamda söz ve karar alma konumuna gelmeleri, herkesin, her kesimin yaşamını daha güzelleştirecek.

Canan Kaftancıoğlu, sıra dışı gibi gözüken duruşları, çıkışlarıyla CHP’nin kırmızıçizgilerini aralayabilecek mi? Bunu zaman gösterecek.

Dinci bir faşizme doğru koşar adım ilerleyen Türkiye’de, HDP, Kürt kesimi, ülkenin aydınlık yüzü olan, özgürlüklerden, bilimsellikten, demokrasiden yana olan kesimler dışlanarak, bu gidişe dur diyebilecek birlikteliğin kurulması olanaksız. Bu gidişin karşısında duracak hiçbir kesimin dışlanmaması zorunluğu var. Bu birlikteliği örecek kişilere, siyasal yapılanmalara gereksinim var. Canan Kaftancıoğlu’nun bu oluşuma denizde damla örneği de olsa, katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz.

Türkiye’nin Batısıyla Doğusu arasında köprüler kuracak girişimler, kişiler, siyasal yapılanmalar gerekmekte. Bu durum ülkemizin görmezden gelemeyeceği bir zorunluluk. Canan Kaftancıoğlu bu konuda adımlar atabilirse, bu ülke için çok yararlı bir iş başarmış olacak.

Farklı kimlikleri dışlayarak bir arada yaşamın koşulları örülemez. CHP’nin ulusalcı takımının anlayamadığı budur. Bir soyun üstünlüğü, tekliği mantığıyla tüm farklılıkları bir arada tutmak olanaksız. Bir arada yaşamanın yolu, tüm farklılıklara saygılı olmaktan geçmekte. Bu sözle olacak iş değil. Tüm farklılıkları, yaşamın her alanında söz söyleme ve karar alma süreçlerine katarak olabilecek bir iş.

Başta Kadınlar, gençler olmak üzere toplumsal kesimleri siyasal süreçlere katmadan toplumsal çalkantıları, savaşı, çatışmaları, ötekileştirmeleri durdurmanın, geriletmenin olanağı yok. Toplumumuzun bu gerçeği bilmesi gerekmekte. Bu girdiler, demokratik bir yaşamın örülmesinin temel gerekleri. Bu gerekleri yerine getirmeden demokratik, insanca bir yaşam kurulamaz.