Araştırmak, öğrenmek, öğrendiği üzerine düşünmek, karşılaştırmak, sorgulamak gibi kavramlar insana özgü, insanı diğer yaratılmışlardan ayıran belirgin niteliklerdir. İnsan ne ölçüde gerçek bilgi edinirse o denli gerçekçi kişilik kazanır. Gerçek dışı bilgiler, insanı özünden kopararak, bu bilgi aktaran kaynakların köleliği altına sokar. Bu süreç insanı, “insan olma” niteliklerinden koparır.

Bilgilerimiz bize verilenlerle sınırlı. Bu sınırların ötesine geçmek oldukça güç. Bireyler, kendilerine verilen, kendi çabalarıyla edine bildikleri bilgiler doğrultusunda biçimleniyor.

Bilgi kirliliği, beyinlerimizi, bilincimizi biçimlendirip kirletmenin yanında, yaşamımızın tüm dengesini bozar. Sağlıklı düşünmemizi, doğru kararlar vermemizi engeller. Kirliliği üreten kaynakların, kesimlerin yararına, geniş halk yığınlarının zararına çalışan bir kısır döngü yaratır.

Ülkemiz bir savaşın içinde. Bu savaşın olumsuzluğuyla ilgili en küçük eleştiriler, uyarılar “vatan hainliği”, “terör örgütünü destekleme”, “alçaklık”, “düşünce düzenbazlığı” gibi ağır, ölçüsüz, düzeysiz suçlamalarla karşı karşıya kalıyorlar.

Kitle iletişim araçlarımızın büyük bölümü savaşı övme, savunma, yönetimi haklı çıkarma peşinde. Yaşanan bu olumsuz, düzeysiz görüntüler, altından kalkılması güç bilgi kirliliğinin doğmasına neden olmakta. Küçük bir azınlığın gerçekçi, onurlu, cılız sesi, duyarlı bir avuç azınlığın kulaklarına güçlükle ulaşabiliyor. Bu da ortalığı toza, dumana boğan bilgi kirliliğinin ortadan kalkmasını sağlamakta yetersiz kalıyor.

Bilgi kaynağımız tek, yanlı. Gerçek bilgileri yansıtmaktan yoksun bir kirli bilgi bombardımanı altındayız. Hangi TV kanalını, gazeteyi, dergiyi açsak karşımıza çıkan belli devlet yetkilileri. Bu kuşatmanın dışına çıkarak, yabancı, farklı bilgi kaynaklarından bilgi alanların sayısı yok denecek düzeyde az. Alınan bu bilgiler, topluma yayılan yanlış, yanlı bilgileri yok etme, etkisizleştirme gücünden yoksun

Bilgi kaynağı tekelse, bilgiler tek elde toplanmış, tek elden topluma sunuluyorsa, bu yetkinin kullanılmasında büyük eşitsizlikler, haksızlar olması kaçınılmazdır. Bu nedenle, toplumun doğru bilgilere ulaşabilmesi için bilgi kaynağı ya da kaynaklarının çok olması, kamuoyu tarafında denetlenebilmesi gerekir..

Bir konunun açıkça tartışılmasından korkunuz varsa, tartışılmasını yasaklıyorsanız, bu konuda ortaya çıkmasından korktuğunuz yönler var demektir.

Bir ülkenin yurttaşları, kendi adlarına iş yapması gereken devletin, hükümetlerin yaptıkları tüm işleri açık seçik tartışabilmeli, eleştirebilmeliler. Afrin Çıkarmasının bedelini yurttaşlar ödeyecek. Yurttaşların bedelini ödediği bir savaşla ilgili doğruları, yanlışları en ince ayrıntısına varıncaya dek bilme hakları var. Devletin halkından gizleyeceği bir konu olamaz. Gizlilikte kirlilik vardır.

Olayları, olguları “olduğundan farklı gösterme” çabaları bilgi kirliliğinin temel besin kaynağı. Bu kaynağın çeşmeleri, tüm zamanlarda gürül gürül akmakta. Ülkemiz insanı, bilimsel, gerçekçi bilgiler edinmekten yoksun yaşatılmakta.

Afrin kuşatmasıyla ilgili büyük bir bilgi kirliliği olduğu açık.

“19 Mart 1982 tarihini gösterdiğinde Falkland Adaları yakınında bulunan Güney Georgia Adası’na çıkan Arjantin kuvvetleri adayı ele geçirdi. 2 Nisan 1982 tarihinde Falkland Adaları’na da savaşın sıçramasıyla Büyük Britanya hükümeti harp filosunu bölgeye yolladı ve böylece savaş başladı. 6 hafta süren savaşta Büyük Britanya, BM ve AET’den büyük diplomatik destek, ABD ve Fransa’dan ise; aldığı lojistik destek ile savaşı Arjantin’in bir adım önünde götürdü. Bu arada iki tarafta kayıp vermeye devam ediyordu. 25 – 26 Nisan 1982 yılında İngiliz Birlikleri Güney Georgia Adası’nı ele geçirince, Falkland Adaları’nda ki Arjantin Birlikleri teslim oldu. Bu savaşta İngiltere 255, Arjantin ise 650 kayıp vermiştir.”(1)

Büyük Britanya (İngiltere) 1982 yılında Fakland Adaları’na Arjantin Cumhuriyeti’nin yaptığı çıkarmaya karşılık verince, İngiltere basınının zamanı hükümetini acımasızca eleştirdiğini anımsıyoruz. Bu eleştiriler yüzünden hiçbir habercinin, yazarın, yayın organının kılına dokunulmadı.

“Zeytin Dalı operasyonunun terörizme karşı olduğu yolundaki Türk tezi, bugün hiçbir ciddi global medya organında kabul edilmiyor. Tam tersi, yabancı basın, harekatın Suriyeli Kürtlere karşı yapıldığını yazıyor: ‘’Türkiye IŞİD’e karşı savaşıyor ama Kürtleri vuruyor – Erdoğan’ın sinsiliğinin ve iki yüzlülüğünün sınırı yok’’. Bu başlık sağ eğilimli Fransız gazetesi Le Figaro’dan.”(2)

‘’ABD, Türkiye Suriye’deki Kürtleri bombalayarak IŞİD’e yardım ediyor, diyor’’ (Newsweek)(3)

Bu bilgiler doğruysa, bize bunun tersi söyleniyorsa, gerçekleri öğrenme hakkımız elimizden alınıyor demektir. Gerçeklerin üstünün örtüldüğü her konuda, her yerde, insanın en temel insan haklarında birisi olan “Bilgi edinme hakkı” çiğneniyor demektir.

----------------------------------

(1) akademikperspektif.com › BÖLGESEL ANALİZLER › AMERİKA

(2) Duran, Ragıp, Erdoğan Efrin'de yeniliyor. Çünkü…, artıgerçek İnternet Gazetesi, 29.01.2018

(3) Aynı kaynak.