Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne (İstanbul Sözleşmesi) karşı çıkanların görüşlerini, sözde gerekçelerini aşağıdaki açıklama açık seçik ortaya koymakta.

Daha önce açık, saçık görüntüleri (müstehcen) internete düşen Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Mahmut Ünlü, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı duruş sergileyenlerle ilgili net bilgiler veriyor:

“Rabbimize ne kadar hamdetsek azdır. Bu mübarek Şaban ayında Allâh’ımızın dînine muhâlif cinsel sapıklıklara meydan veren ve neslimizin heder olması için kâfirler tarafından bize dayatılmış olan İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından feshedilmiştir. Dış güçlerin Fetö vasıtasıyla sinsice kurdukları tertiplerden biri daha bozulmuştur. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere emeği geçen tüm yetkililere teşekkür ederiz.

Ancak kadına şiddete yönelik; öldürme vesair şiddet vakalarında katilin kısas yoluyla öldürülmesi gibi daha caydırıcı kanunlar çıkarılması hususunda adımlar atılarak aslında bu sözleşmeye lüzum olmadığını gösterecek ilave önlemler alınmasını talep ederiz.

İstanbul Sözleşmesi Hakkında Kimlere Sitem, Kimlere Teşekkür Etmeliyiz?

Bu hususta karar mercii olan kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi’ye tekrâren şükranlarımızı arz ettikten sonra!

Evvelce muhâfazakâr kesimde bulunup sonra parti kurduklarında takındıkları tavırlara akıl erdiremediğimiz ve bizi hayal kırıklığına uğratan siyâsîlerden İstanbul Sözleşmesine destek çıkan Deva ve Gelecek Partisi yöneticilerine teessüflerimizi ve zamânı geldiğinde gerekeni yapacağımızı bildirir, bu sözleşmenin feshi için çok gayret gösteren AK Parti içerisinde ekseriyeti teşkil eden Numan Kurtulmuş Beyfendi'nin başını çektiği hamiyetperver kişilere, hükümet hâricinden olup bu konuda mücâdele veren Vatan Partisi, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi yöneticilerine ziyâde şükranlarımızı arz ederiz.”(1)

İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olanların zihin yapıları, kültürleri, algı düzeyleri böyle. Kendileri insanlığın geliştirdiği kültürel düzeyden kopuk yaşamaktalar. Bu durumlarıyla yüzleşme yerine, toplumun da bu ortama çekilmesine çalışmaktalar. Be kesimler, insan hak ve özgürlüklerinin yerleşmesine, kadın haklarının yaşama geçmesine karşı direnmekte, erkek egemen yapının egemenliğini sürdürmesi için var güçleriyle çabalamaktalar.

Mahmut Ünlü’ye, bu toplumun belli gerici kesimlerine göre, Avrupa Birliği ülkelerinin bir araya gelerek, insan hak ve özgürlüklerindeki gelişmelere uygun bir sözleşme üzerinde uzlaşmaları, “kafirler” tarafından, toplumun aile yapısına, inançlarına yapılan bir saldırı(!). Eğer dininiz, tüm insanlığın gelişim aşamalarının ileri bir noktasında bulunan insan hak ve özgürlüklerine ters düşen düzenlemeler getirmekteyse, toplumsal yapınız insanlığın gelişim çizgisine uyum sağlayamıyorsa, bu tür çabalara tepki vermeniz kaçınılmaz olur.

“Dış güçlerin Fetö vasıtasıyla sinsice kurdukları tertiplerden biri daha bozulmuştur” diyor Cübbeli Ahmet Hoca. Dış güçler olarak suçladığı ülkeler, kadınlara karşı şiddetin, ev içi şiddetin önlenmesine yönelik çabaların olduğu bir ülke durumuna gelmemize yardımcı olmaya çalışıyorlarsa, yaptıkları işler bu toplumun zararına değil yararına olan işlerdir. “FETÖ vasıtasıyla” saptaması da ilginç. FETÖ’ün İstanbul Sözleşmesi gibi çağdaş bir sözleşmenin düzenlenmesine, din kuralları dışında, küresel hukuk ilkeleri getirilmesine katkı sunduğunu ileri sürüyor. Bunun olanaklı olabileceği düşünülebilir mi? FETÖ’nun, yandaşlarının din kurallarını bir yana bırakarak, insan aklıyla ortaya konan yasalar, sözleşmelerden yana olması anlaşılabilir bir yaklaşım değil.

Cübbeli Ahmet Hoca’nın teşekkür ettiği kesimler, toplumun en bağnaz, en gerici kişileri, partileri. Bunlar arasında bir zamanların Mao’cu liderinin İşçi Partisi (Vatan Partisi) de var.

“Numan Kurtulmuş Beyfendi'nin başını çektiği hamiyetperver kişilere, hükümet hâricinden olup bu konuda mücâdele veren Vatan Partisi, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi yöneticilerine ziyâde şükranlarımızı arz ederiz."

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına AKP+MHP ortaklığı dışında kalan, Cübbeli’nin teşekkür ettiği partilerin toplam oy oranları %5-6 değil. Bu siyasal partileri, oluşumları iç çelişkilerle güçsüzleştirme peşindeler. Bu oyları alabilmek içim toplumu Ortaçağ’ın gerici düşünce yapısına sürüklemek yurtseverlik olabilir mi?

Kadınlar üzerinden toplumun gelişmişlikten, özgürlüklerden koparılması çalışmaları yapılıyor. Toplumun duyarlı sinir uçlarıyla oynayarak gerginlikleri tırmandırma çabasındalar.

İstanbul Sözleşmesi’ni gündeme getirerek, HDP’yi kapatma, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Milletvekilliğini düşürme girişimlerini arka arkaya gündeme taşıyarak, Kanal İstanbul yapımına karşı oluşacak yığınsal tepkileri bu alana kaydırdılar. Toplumun yönetime karşı tepki sergileyecek kesimlerini parçalama oyunu oynanmakta.

Toplumun genelinden, dipten gelen bir dalga yakalanabilirse, geriye dönüşün kısır döngüsünden kurtulma olanağı bulunabilir. Kadınlara, gençlere, insan hak ve özgürlüklerine duyarlı olan herkese önemli görevler düşmekte.

------------------------

(1) Cumhuriyet Gazetesi, Cübbeli'den Erdoğan ve diğer partilere teşekkür, DEVA ile GP'ye 'teessüf', 20.03.2021