Bir ülke var. Adını biliyorsunuz. Son yıllarda alıp başını gittiği söyleniyor. Alıp başını gittiği yer talan mekanizmalarının boy gösterdiği hayli meçhul bir yer olsa da kimileri ona ısrarla ileri demokrasi ülkesi deyip duruyor.

Hemen belirteyim ben bu ileri demokrasi lafından hiçbir şey anlamayanlardanım. Dolayısıyla ‘ama ama ama’ diye veryansın edenlere ‘niye niye niye’ diye soracak bir sürü sorum var.

Şimdi bu ileri demokrasi ülkesinde önümüzdeki hafta, ne kadar (sahi ne kadar?) ileri bir demokrasiyle soluk alıp veren bir ülke olduğumuzu kanıtlayacak yeni bir sayfa açılıyor.

Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın duruşması. Hocamız 8 ay süren tutukluluğunun sonrasında, 2 Temmuz’da KCK İstanbul Ana Davası kapsamında Silivri’de yargılanmaya başlayacak.

Son derece nahoş bir sürecin kilitlendiği bir nokta burası. Neden derseniz sadece işini yapan, işini yaparken bilimin yaşamla kuracağı devinimi esas alan, uluslararası akademik çevrelerde tanınan saygın bir öğretim üyesini aylardır içerde tutuyorsunuz. Buna kılıf, gerekçe olarak gösterdiğiniz hususlarsa gerçekten ileri bir demokrasi ülkesine yakışmayacak, uymayacak, bu anlayışa bol gelecek nedenler. Yasal bir siyasal partide, partinin Anayasa Komisyonu’nda ve Siyaset Akademileri’nde yer almak...Aylardır içerde tuttuğunuz gerçek bir biliminsanı için geliştirdiğiniz nedenler bunlar işte! Onun elini taşın altına koymaktan çekinmemiş tavrı. Bu sert, ayrıştıcı, kutupları ve kutuplaşmayı seven öfkeli coğrafyada insanlığıyla bize göstermeye çalıştıkları.

Ne kadar farkındasınız bilmem, bu ülkede ifade özgürlüğünü yargılıyorsunuz baylar ve bayanlar.

İfade özgürlüğünü yargılarken sadece bir üniversite hocasını değil, bu ülkedeki üniversite dokusunu, üniversiteyi üniversite yapacak düşünce özgürlüğünü de baltalıyorsunuz. Bu hepimizi yaralayacak bir tavırdır. Hepimizi.

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Sizler düşünceyi, sadece sizin tekelinizde olan biçimde ‘düşünce’ olarak kabul eden bir zihniyeti yaratmak için durmadan didiniyor, yaratmış olduğunuz bu kumdan kaleye hizmet etmeyi kutsallık addediyorsunuz nicedir.

Üniversiteyi, öğrenciyi ve hocasını tek tip bir zihniyet içinde ablukaya alıyorsunuz ve ardından buna ileri demokrasi diyorsunuz.

Öyle bir ileri demokrasi ki hocası içerde, öğrencisi içerde, düşünce içerde.

Tüm bunlar içerde, cezaevindeyken, özgürlüğün tanımı nedir, bunu anlamakta zorlanıyorum, çok zorlanıyorum.

***


Geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın tutuklanması sonrasında kurulmuş GIT (Türkiye’de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu)’in öncülüğünde bir toplantı yapıldı. ‘Akademideki Hak İhlalleri’ dosyası çerçevesinde hem Büşra Ersanlı’ya hem de üniversitelere özgürlük mesajı verildi.

Evet üniversiteler için kırmızı bir alarm bu. Neden mi?

Neden ortada.

‘Bugün, bilgilerini, tespitlerini ve araştırma sonuçlarını toplumla paylaşan ve bilhassa tabu sayılan konularda akademik çalışmayı önceleyen biliminsanlarının, giderek artan baskı ve yıldırmalarla karşı karşıya bildikleri bilinmekte.’

Üniversiteler kimindir? Bu soruyu yeniden düşünme zamanı.

GITTürkiye için detaylı bilgi: [email protected]

Web: http//gitturkiye.org