Kadınlara, özellikle onlara bu çağrı. Kürtaj hakkını kadının elinden almaya niyetlenenlere karşı mücadele vermek için.

Bu mücadele neden önemli?

Öncelikle kadın bedeninin hiçbir devlet politikasına alet edilemeyeceğini söylemek, daha sonra ise kadın bedeni üzerinden geliştirilmeye çalışan argümanı takip edebilmek için.

Toplu tecavüz davalarındaki son gelişmeler ortada. Bu hal, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, ‘başına kötü bir olay gelmişse de doğursun, devlet bakar’ açıklamasını yeniden düşündürtüyor bize. Bu cümle, hangi niyetle söylenmiş olursa olsun tecavüz ve kürtaj arasındaki tuhaf denklemin resmi sesi olarak aramızda dolaşmaya devam ediyor! Zira bu cümle nereye çekerseniz çekin çok sorunlu. Gözettiği birileri var var olmasına... Ama umulanlar değil! Türkiye’nin yaşadığı koşullar, sahne olduğu trajediler düşünüldüğünde gözetilen kişi ya da kişilerin ne yazık ki tecavüzcülerin ta kendisi olduğunu teslim etmek durumundayız.

Tecavüz bir suçtur. Bunu başta hukuk sistemimiz olmak üzere bazılarımız hiç ama hiç anlamak istemiyor. Durum böyleyken devletin kadını (tecavüzcüsünün çocuğunu) doğurmaya yönlendirmeye çalışması, bunu öngörmeye çabalaması olsa olsa insan haklarının ihlalidir. Her şey bir yana bu kararı kadın kendisi verebilmelidir. Sadece kendisi.

Kaldı ki iş burada da bitmiyor. Devlet çocuğun yaşam hakkını koruduğunu söyleyerek kürtaj yasağını amaçladığının altını çiziyor. Çok iyi biliyoruz ki yine aynı sistem yaşam hakkını savunduğunu iddia ederken gencecik çocukların, gençlerin ölümüne göz yumuyor ve bunu meşrulaştırabiliyor. Dolayısıyla hiç değilse, ‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ demek için de önemli bu çağrıya ses vermek. Gençlerini cezaevine tıkmaya, ölümlerine göz yummaya devam eden bu yapıya soracağınız sorular olmalı sevgili kadınlar. Tam da kürtaja getirilecek yasakları koymaya niyetlenenlere ‘yaşam hakkı nedir?’ gibisinden sorular.

Kürtaj Haktır Karar Kadınların Platformu’nun çağrısını sizlerle paylaşıyorum:

Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, ‘başına kötü bir olay gelmişse de doğursun, devlet bakar’ açıklamasının tecavüz suçlarına meşru alan yarattığı ve tecavüz suçunun hiçbir zaman gereği gibi yargılanmadığı Türkiye’de, suçun bedeli kadına yükleniyor. Tecavüz, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın dediği gibi, kötü bir olay değil, bir erkek suçudur. Kadınlar, tecavüz sonrası gebeliği istemiyor, kürtaj hakkını talep ediyor.

Devlet, tecavüzü yargılamadığı gibi tecavüz sonrasında kadınları doğurmaya zorluyor. Bedenlerimiz ve hayatlarımız üzerindeki artan baskının sonuçlarını biz kadınlar, yine kendi hikayelerimizde görüyoruz. 14 yaşında tecavüze maruz kalan Zeynep, soruşturma devam ederken yasal kürtaj süresinin dolmasından korkuyor. Tecavüzcüsünü öldüren, N.Y., her ne olursa olsun gebeliği sonlandırmak istiyor. Tecavüze maruz kalan kadınlar uygulamadaki sorunlar, yasal ve fiili engellemeler nedeni ile kürtaj haklarını kullanamıyorlar.

‘Tecavüze maruz kalan kadını değil, tecavüzcüyü cezalandır’, ‘kadına istemediği bir gebelik süreci yaşatmayacak şekilde prosedür hızlandırılsın’ demek üzere basın açıklaması yapmak için tüm kadınları 8 Eylül Cumartesi saat 13.00’te Taksim Meydanında buluşmaya davet ediyoruz.

Tarih: 8 Eylül (bugün) 2012

Saat: 13.00

Yer: Taksim Meydanı