Seçim meydanlarına, caddelere, sokaklara asılan resimlerde boy boy “Güçlü Lider” yazılı tanıtımlar ortalığı kaplamış durumda. Bu durumun ne sonuçlar doğuracağı yeterince düşünülmemekte.

Güçlü Lider, insan hak ve özgürlüklerinin güçsüz olduğu bir yönetim demek. Güçlü Lider, güçsüz demokratik kurumlar, kurallar demek. Güçlü lider, geri kalmak, gelişememek demek. Güçlü lider, toplumsal üretimin belli kişi ve kesimlere peşkeş çekilmesi demek. Güçlü Lider, hukuk dışı kuralların, istenmeyen işlerin de yapılmasını sağlamak demek.

Bir ülkede “Güçlü Lider” varsa, insan hak ve özgürlükleri yaşama geçemez. Demokrasi kurum ve kurallarıyla işleyemez.

“Güçlü Lider” değil, insan hak ve özgürlüklerinin yaşama geçeceği, “Güçlü Toplumsal Örgütlenmeler”, “Güçlü Demokratik Kurumlar” gerekmekte.

Gücü kötüye kullanma

Eline geçirdiği gücü, kişisel çıkarları, tutkuları uğruna kötüye kullanmayacak hiçbir insan ya da kurum yoktur. İnsanlık tarihi böyle bir insan ya da kurumsal yapı görmemiştir. Bu olgu insanlık tarihinin acı bir gerçeğidir. Kapitalizm, Sosyalim hangi sistem olursa olsun, gücü eline geçirince “Güç Zehirlenmesi yaşamayan”, “Gücü kötüye kullanmayan” kişi ya da kurum görülmemiş. İnsanlığın bu gerçeği karşısında “Güçlü Lider” peşinde koşma aymazlığı şaşırtıcı.

Doğu toplumlarının lider tutkusu

Doğu Toplumlarında olduğu gibi toplumuzda da “Güçlü Lider”, “Güçlü Parti”, “Güçlü Hükümet”, “Güçlü Devlet” gibi yanlış kavramlara sığınma alışkanlığı var. Bunların “iş yapacakları”, “işlerin hızlı yürüyeceği” gibi yersiz düşünceler yaygın. Güçlü gördüğümüz bu yapılara, denetleyemeyeceğimiz, hiçbir kurumun ya da gücün denetlemesi söz konusu olamayacak yetkiler verdiğimizde, bu yetkileri kötüye kullanılmaları kaçınılmaz olur. Toplumun yararına değil, zararına işler yapmaları da gündeme gelebilir.

“Doğu Toplumları Lider”, “Batı Toplumları Demokratik Kurumlar” peşinde koşarlar. Doğu Toplumları, yönetim haklarını, süreçlerini birilerine devrederek kendilerinin yönetilmesini, Batı Toplumları, yönetme süreçlerinde kendilerinin söz ve kararlara katılma haklarının olmasını isterler. Bir lider gelecek, her şeyi düzeltecek, ülkelerini kurtaracak, tüm sorunları çözecek, insanların yaşamlarını güvence altına alacak, düzgün bir yönetim sistemi kuracak diye düşünürler. İnsanlık tarihinde bu sayılanları yapan bir lider görülmemiş. Bunları gerçekleştirdiği varsayılan, bunları yaptığına inanılan liderlerin hiç biri de bu işleri gerçekleştirememiş. Liderler eliyle kurulmuş bir demokrasi yok. Liderlerle sorunları çözülmüş bir ülke yok. Liderlerin oluşturdukları, insan hak ve özgürlüklerini yaşama geçiren bir yönetim sistemi, bu sistemle yönetilen bir ülke yok.

İnsanlığın sorunları, insanların, toplumların sorunlarının çözümünü başkalarına devrederek değil, kendileri üslenerek çözümlenebilir.

Doğu toplumları “duygularını, inançlarını”, Batı toplumları “beyinlerini” çalıştırırlar. Doğu toplumlarında beden gücü, Batı Toplumlarında bilgi, beyin gücü iş görür.

İnsanlar kendi yapamadıklarını birileri yapınca, kendi başaramadıklarını başka birileri başarınca ona hayranlık duyarlar. Bir koşucuya kendisinden iyi koştuğu, bir futbolcuya kendisinin oynayamadığı biçimde futbol oynadığı, bir siyasetçiye kendisinin savunamadığı biçimde çıkarlarını savunduğu, işin gerçeğinde savunur gözüktüğünü anlayamadığı için taraftar olurlar. Lider ya da siyasal parti taraftarı olmanın, özünde bir spor takımı tutkunu olmaktan farkı yoktur.

Güçlü yerel örgütlenme

Kendisini yönetme yetkisini başkasına devreden insanın, oluşacak yönetim çarkına yabancılaşması, en doğal haklarını bile elinden kaçırması kaçınılmazdır. Bu durumda kandırılmaması olanaksızlaşır. Böylece hukuk kuralları içinde, insan hak ve özgürlüklerine yaraşır biçimde yönetim oluşturulabilmesi hakkını tepmiş, elinden kaydırmış olur.

İnsanlar kendileriyle ilgili kararlarda, karar alma, söz söyleme yetkisini başkalarına devretmeden kendileri kullanma becerisini kazanamazlarsa, yönetimlerin kendilerini kandırmamaları olanaksızlaşır. Bir yerleşim biriminde yaşayan insanlar, yaşamın her alanında karşılaştıkları sorunların çözümlenebilesi için alınması gereken kararları alma, uygulama süreçlerine katılmalı, bu süreçlerde söz söyleme, oylamaya katılma haklarını kullanmalılar.

İşlerin hızlı yürümesi masalı

“Güçlü Lider”, “Güçlü Yürütme” olduğunda “işlerin hızlı yürüyeceği, tıkanmayacağı, böylece ülke yönetimini daha verimli duruma geleceği” gibi düşünceler, gerçekle uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir düşünceler. İşler hızlı yürür, istenilen her şey yapılır. Yapılan işler arasında yurttaşların zararı, kötülüğü doğrultusunda işler, eylemler de yapılacak. Bunun yapılmama olanağı yok. Bu kötülükleri, olumsuzlukları kuzu kuzu göğüslemekten, sineye çekmekten başka yol bulanamaz. “İyi işlerin hızlı yürüyeceği gibi”, “Kötü işlerin de hızlı yürümesi” gündeme gelebilir. Bu nedenle “Güçlü Lider” değil, “Güçlü Hukuk”, “Güçlü Toplumsal Örgütlenmeler” gerekmekte.