Diyarbakır, Van ve Mardin belediye başkanlarına açılmış soruşturmalar sonucunda, hukuki bir karar olmadan, görevden alınmaları ve yerine kayyumların atanması ülkeyi olası bir şiddet ortamına sürüklemekten başka bir işe yaramayacak.

Dört ay önce yapılan seçimlerin sonucu şöyleydi;

Diyarbakır HDP % 62.93 / AKP 30.95

Mardin HDP % 53.83 / AKP 40.51

Van HDP % 56.24 / AKP 38.53

Bu dört aylık süreçte sadece soruşturmalar açılmıştır. Bu soruşturmalara dair şu an yargı bir karar vermiş değildir.

İktidar yönetemiyor. İktidar denenmiş ve sonuç alınamamış olan kutuplaştırma ve kayyum siyasetini tekrar uyguluyor. Bu uygulamada hukuk yok, demokrasi yok. İktidar şiddete davetiye çıkarıyor ve şiddet ortamını istiyor. Varlığını sürdürmek için buna ihtiyacı var.

Kayyumlar ve Diplomasi

Mesele ‘Barış Koridoru’ meselesidir. Türkiye’nin talebi, Kuzey Suriye’de yaklaşık 40 km’lik güvenli bir bölgenin oluşturulmasıdır. Bu bölge PYD’den arındırılmış, ABD, Rusya, Türkiye ve Rusya’dan dolayı Suriye’nin onayladığı güvenli bir bölge kurma talebidir. Tabi sadece PYD değil mesele, son yerel seçimlerde hükümetin kaybetmesine sebep olan faktörlerden biri olan Suriyeli meselesidir. İşte Suriyelilerin göstermelik de olsa bir kısmını AKP buraya taşımak istiyor. ABD ile masada anlaşmaya varılamadı. Bu diplomatik problem iç politikaya kayyum olarak yansıdı.

O masada PYD, Türkiye, Rusya, ABD ve Suriye vardı.

O masada varılamayan sonuç, iç politikada kayyumlar olarak çıktı karşımıza. Kayyumlar bir hamledir. Yeniden masaya oturmak, masada oyunu yeniden kurmak adına yapılmıştır. Devamı gelebilir.

Kim Bu Hamleleri Boşa Çıkarabilir?

Bu hamleleri bugün Türkiye’de boşa çıkarabilecek tek güç HDP’ye oy verenlerdir. Eğer HDP’ye oy veren kitle belediye önünde kitlesel, sivil, demokratik ve meşru haklarını kullanırsa “Biz sizin satranç tahtanızda bir hamle değiliz” derse sonuç alınabilir. Yoksa aynı tas, aynı hamam.

Bu iş HDP’ye asla bırakılamaz. Neden?

1-HDP siyasi aktörleri dün olduğu gibi bugün de tutuklanıyor. Bir avuç yönetici, bir tutam ses çıkarabiliyor. Zaten onlar da değişik gerekçelerle tutuklanıyor.

2-HDP’nin şu anki yönetici kadrosunun bu politikayı boşa çıkarabilecek bir politika üretme yeteneği yok. Kanıtı ise HDP’nin ürettiği kesintisiz eylem planına bakın. Satır satır okuyun, tekrar okuyun. Ne diyor? Nasıl diyor?

Bu politikasızlığın sebebi Türkiye Solundan gelen yorgun, gariban, köksüz, karşılıksız solculara partinin teslim edilmesi de bir başka sebeptir, bunu da sonra konuşalım.

Bundandır birçok insan Selahattin Demirtaş’tan gelecek olan açıklamaları bekliyor.

Başka bir tehlikeli nokta ise şudur.

Demokratik siyasetten halkın umudunu kesmesi ihalenin PKK’ye havale edilmesidir. Bu da şiddettir. Tarih bize şunu gösterdi ki; Kürt sorunu barış yolu dışında başka bir seçenekle çözülemez. Şiddet ile hiçbir sorun çözülemez. Şiddetin olduğu yerde, politikacılar, aydınlar, akademisyenler, yazarlar, gazeteciler, kanaat önderleri ve halk susar.

Asla şiddete teslim olmamak gerekir.

Sıra İstanbul, Ankara’ya gelir söylemi öncelikli bir söylem değildir. Herkes kayyumlara karşı olmalıdır beyanı öncelikli değildir. Öncelikli olan HDP’ye oy verenlerin irade beyanıdır. Bu irade beyanının etrafında buluşmaktır.

Hatırlayalım!

Birinci dönem kayyumlarda yine bir avuç ses çıkmıştı. Şimdi yine bir avuç ses.

Tekrar değil mi?

Yani eğri bir cetvelden düz çizgi çıkmaz. Cetveli yani politikayı değiştirmek gerekir.

Tek bir çözüm var ki o da şudur “Satrançta bir hamle değiliz, diplomatik bir malzeme değiliz, oyumuza sahip çıkıyoruz. Oy verdik, irade beyan ettik, şimdi de bu iradeyi koruyoruz” şeklinde bir politikadır.

Demokrasi, verilen oyun ardına düşerek tesis edilir.