Demokratlar Federasyonu, 27.08.2022 tarihinde, İstanbul’da 3. Olağan Genel Kurulu’nu yaptı. Adnan Menderes Dernekler Federasyonu’yla birlikte düzenlenen toplantı coşkulu bir ortamda geçti.

Demokratlar Federasyonu’nda, 124 partinin dışında, bunlardan farklı bir düşünce olduğu söylenemez. Genel Kurulda yapılan konuşmalar, ileri sürülen görüşler bu konuda bir ışık yaktığı söylenemez. Farklı olan: Siyasal partilerde olan “ayrıştırma” yerine “birleştirme”, “bir arada çalışma, yaşama” dili. Kullanılan dil “bütünleştirmeye” yönelikti. Bu toprakların, bu dile, böyle yaklaşımlara çok gereksinimi var.

Yetkililerin, Genel Başkan Fatih Kabaloğlu’nun yaptıkları konuşmalarda, “siyaset üstü” bir yapı oldukları vurgulandı.

Demokratlar Federasyonu, “Siyaset dışı” ya da “Partiler üstü” değil, “ Var olan siyasal partiler dışında” bir yapılanma olarak adlandırılabilir.

“Siyaset üstü” kavramı, “Toplum dışı” anlamına denk düşen bir kavram. Hiçbir yapılanma, toplum dışında, toplum, insanlık sorunlarından soyutlanarak bir takım işler yapamaz. “Siyaset”, bir partide çalışma yapma, görev alma anlamına gelmemeli. İnsanların içinde yaşadıkları toplumun en küçük biriminden, tümünü kapsayacak alana dek, insanların, başka canlıların, doğanın sorunlarıyla ilgilenmek, sorunların çözümüne yönelik düşünce üretmek olarak algılanmalı. Bu anlamada Demokratlar Federasyonu’nun “Toplum dışı”, “ülke sorunlarına dışarıdan bakan”“ülke sorunlarına belli uzaklıkta duran” bir yapılanma olmadığı, “ülke, dünya sorunlarına demokratik bir yaklaşım penceresinden baktıkları” dile getirilmeye çalışıldı.

“Demokrasi dünyanın en narin (ince yapılı, zarif) çiçeğidirOnu yaşatan hoşgörüdür, uzlaşıdır, diyalogdur” diyor Mehmet Ali Birand. Bu ince yapılı, güzel görünümlü çiçeği tutacak ellerin de bu çiçeği tutmaya yaraşır eller olması, bu çiçeği yaşatacak beyinlerin hoşgörü, uzlaşı, dövüşen değil, tartışan, güzellikler üreten beyinler olması gerekmekte. Demokrasi Federasyonu paydaşlarının demokrasi çiçeğini tutacak ellerin, yaşatacak beyinlerin yaşam alanı bulacağı bir yapılanma olması zorunlu. Bu yapıyı oluşturan paydaşlar, demokrasinin ilkelerini özümseyebilecek, bunu kitlelere özümseyebilecekler mi? Soruların yanıtını vermek için bekleyip görmek gerekmekte.

Demokratlar Konfederasyonu’nu oluşturan farklı yapıların, bu kuruluş biraz güç kazanınca eski düşünceleri ayağa kalkarak burayı ele geçirme yarışları, kavgaları başlar mı? Türkiye Cumhuriyeti siyasal deneyimleri göz önüne alındığında, bu konuda duyarlı olunmasına gereksinim olduğu açık. Tutucuların demokratlarla ya da demokratlar tutucularla el ele tutuşabilecekler mi? Bu birliktelik sınavlarında sınıf geçilebilir mi? Bu konuda söz söylemenin için henüz erken olduğunu söylemek gerekmekte.

Demokratlar-Federasyonu

Yeni oluşan yönetim kurulunun, toplumun çok değişik alanlarından gelen insanlardan oluştuğu belirtildi. Toplumda yaşayan tüm farklılıkların, ülke, dünya sorunlarını çözme sürecinin içine çekilmesi bir zorunluluk. Din, dil, soy, cinsiyet gibi farklıkların “ayrıştırmaya”“ötekileştirmeye” değil “birleştirilmeye” çalışılması gerekmekte. “Doğru”, “yanlış”, “sakıncalı”, “sakıncasız” gibi ayrımlar gözetmeden, her tür düşüncenin, kişilerin kimliği ya da edinilen kimliğine bakılmadan eşit biçimde kendilerini anlatabilmelerini, isteklerini dile getirmelerini, insan hak ve özgürlükleri içinde yaşayabilmelerini sağlayacak “birlikteliklere”, ekmek, su kadar gereksinim duyulan günlerde yaşıyoruz. Farklılıkların birlikteliklere dönüşebilmesi için, her farklılığın bir araya gelebileceği “ortaklaşa yaşam”, “ortaklaşa iş üretme”, eylemlerinin yaşama geçirilebileceği alanlara, yerlere gereksinim var.

Demokratlar Federasyonu’nun böyle bir yer, alan olabilmesi özlenen bir durum.