Hakkında verilmiş bir yargı kararı olmadığına göre, şu anda Selahattin Demirtaş suçsuzdur. Demirtaş’ın tutukluluğu siyasal bir yaptırım. Bir siyasal partinin genel başkanının, bir Cumhurbaşkanı adayının siyasal amaçlar uğruna 18 ay tutuklu kalması, bir demokrasi ayıbıdır. Demirtaş atılı suçlardan tutuksuz olarak da yargılanabilir. Yargı kararı olmadan insanları tutuklamak, devlet eliyle insanları her tür haksızlıkla kuşatmakla sonuçlanabilir. Siyasal yargılama, tutuklamaların çoğunlukla yapısı budur.

Kürt sorunu siyasal yöntemlerle, kalıcı bir barışa kavuşacaksa, sorunun çözüm yeri TBMM olacaksa Selahattin Demirtaş’ın hiç zaman yitirmeden özgürlüğüne kavuşması, siyasal sürece etkin biçimde katılması gerekmekte. Zorbalıkla, silahla, ayak oyunlarıyla, tutukevleriyle Kürt sorununun çözülemeyeceğini çoktan anlamış olmalıydık.

Bu topraklarda, bir arada, bölünmeden, ayrışmadan, yan yana, demokrasi içinde yaşanmak isteniyorsa, bunun ön koşulu sağlıklı, gerçek bir demokrasinin kurulması, Kürt sorununun demokratik yollarla, eşit biçimde yaşanacak ilkelerle çözülmesi gerekmekte. Bunun için konuşmak, tartışmak, uzlaşı yolları aramak zorunlu. Bunların olabilmesi, öncelikle siyasal yaşamın tüm alanlarında insan hak ve özgürlüklerinin yaşama geçmesi kendisini dayatmakta. Bu süreçlerin işleyebilmesi için Selahattin Demirtaş ve tüm siyasal suçlamalarla tutuklu bulunan siyasetçilerin, yönetime karşı oldukları için tutuklanan yazarların, gazetecilerin sanat, düşün insanlarının özgür bırakılması bir zorunluluk.

Ötekileştirmeleri, kini, nefreti, düşmanlıkları azaltmak, sevgiyi, barışı artırmak, özgürlükleri sulayarak sağlanabilir. Toplumun tüm kesimleri arasında dostlukların yeşertilmesi, küskünlüklerin köklerinin sökülmesi kaçınılmazdır.

Seçilme yarışı eşitsiz

24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimlerine katılan siyasal yapılar arasında eşitsiz koşullarda bir tanıtım, yarış yaşandığı ortada. Cumhurbaşkanı adaylarından biri 1, öteki 99 söylemekte. Bu durumun barış, demokrasi üretmesi olanaksız.

OHAL koşulları altında, eşitsiz olanaklar içinde yapılan seçim yarışından sağlıklı sonuç alınmayacağı açık.

OHAL, demokratik ortamlarda yapılma olanağı bulunmayan düzenlemelerin yapılması, evrensel hukuk kurallarını hiçe sayan yaptırımların uygulanması, karşı seslerin susturulması için kullanılan etkili bir araç. Demokratik kurallarla bağdaşmayan OHAL koşulları altında demokratik bir seçim yarışı yapılamaz.

Birisi yurt için çalışmalarla yetinmeyip Hollanda Krallığı, Belçika Krallığı’nda bulunan Türkiye kökenli seçmenlerin evlerine mektup gönderiyor. Birisi eşine, çocuklarına mektup yazmakta güçlükler yaşıyor.

İstanbul Kartal Maltepe kıyı yolunda, kilometrelerce uzanan sahil yolunun iki yanındaki tüm elektrik direklerinde, arada yolun iki yanını birleştirecek iplerle direkler arasına kocaman fotoğrafları asılmış. Bu bir örnek. İstanbul’un başka yerlerinin, sanırım öteki kentlerin durumları bunlardan farksız.

Türkiye’ni en büyük, en kalabalık kenti olan İstanbul’da fotoğrafının asılı olmadığı cadde göremedim, sanırım sokakların da büyük çoğunluğunda asılı. Bu tanıtımların paraları da yurttaşlardan toplanan vergilerden karşılanmakta.

Sevmeyip de bu yollardan sürekli geçmek zorunda olanların ruhsal durumlarının nasıl olabileceğini düşünün.

Cumhurbaşkanı adaylarından biri, bin bir güçlük içinde tutukevinden birkaç dakika görüş bildirebilirken, diğerinin devletin tüm olanaklarını kullanarak milyonlara gerine gerine konuştuğu bir yerde, seçme seçilme özgürlüğünden söz etmenin olanağı yok.

Adayların biri kendisine yardım için yatırılan paralarla, sınırlı sayıda uçak kiralamakta, biri yurttaşlardan toplanan vergilerle giderleri sağlanan devletin uçaklarıyla, sınırsız biçimde, istediği yere gitmekte.

Hileli seçim kuşkusu

Seçim yasaları, yönetimde bulunanların geçmişte sergiledikleri haksız, hukuksuz uygulamalar, seçimlerden düzgün bir sonuç çıkması konusunda kuşkuları artırmakta. Bu kaygılar içte olduğu gibi, AB’de, uluslararası alanda da yaygın.

AKP yönetiminin kitle iletişim araçlarının yüzde 90’ını çıkarları için kullanacak ölçüde ele geçirmesi başlı başına bir hile. Seçimlerin düzgün biçimde yapılamayacağının temel göstergelerinden biri bu.

Kapı kapı dolaşarak mühürlü oy pusulalarının, bilinçsiz, okur-yazar olmayan seçmenlere dağıtıldığı, bunların zarflara konularak, sandık kurulundan alınan pusulaların getirilmesi durumunda 500 TL. verileceği gibi bilgiler, sosyal medyada dolaşmakta.

İnsan hak ve özgürlüklerinin yeşertilmesi

Toplumsal süreç, sürece katılması gereken paydaşların, eşit koşullar altında, karar ve uygulamalara katılmalarıyla işlemek zorundadır. Bunun için insanın, bireyin daha güçlü, daha özgür olması, insanı kuşatan devletin daha sınırlı yetkilerde olması gerekmekte. Devletin istediğini göklere çıkarıp istemediğini tutukevlerinde süründürmesiyle demokrasiye, özgürlüklere kulaç açılamaz. İçinde bulunduğumuz koşullarda bu acı gerçeği yaşamaktayız. İnsanların devletin acımasızlıklarıyla kuşatılması değil, insan hak ve özgürlükleriyle donatılması gerekmekte.

“Dünya demokrasi tarihinde bir ilk”

TRT çok olumlu bir iş yaparak, tutuklu bulunan bir siyasal partinin Genel Başkanını, Cumhurbaşkanı adayı olan Selahattin Demirtaş’ı yayına çıkarmış. TRT, Cumhurbaşkanı adayı olan bir siyasal partinin Genel Başkanının, dünya tarihinde eşi görülmemiş biçimde bir ilk yaşayarak televizyon yayınına çıkarıldığını, bunun dünya tarihinde bir ilk olduğunu anlatmaya çalıştı. Yandaş gazeteler, Tv kanalları aynı doğrultuda yayınlar yaptı. Bu olay övünülecek bir iş değil, utanç duyulacak bir uygulama. Bir Cumhurbaşkanı adayının tutuklu olduğu yerden yayına katılması demokrasi adına utanılması gereken bir kara lekedir. TRT bu gerçeği vurgulamayı unutmuş(!)

Selahattin Demirtaş’ın tutukevinden Cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanyasını yürütmesi, büyük bir demokrasi ayıbı.

İç ve dış tepkilerden çekinmeseler, ellerinden gelse asacaklar. Dünyaya, Avrupa’ya demokratik gözükebilmek için yaptıkları içtenlikten yoksun göstermelik uygulamaları, özgürlüklere saygılı, demokratik ilkelere özen gösteren yönetim olarak gösterme çabaları, dileriz zamanla ikiyüzlülükten ileriye geçerek gerçek uygulamalara dönüşür.