Sabah haber akışımda gördüğüm iki haber, aşı-karşıtı iki popüler insanın ölümüyle ilgiliydi. Gördüğüm haberlerden biri, Marcus Birks adında İngiliz bir şarkıcının Covid-19 sebebiyle ölümünün hikayesiydi. Birks sağlıklı beslendiği ve pek hasta olmadığı için Covid-19’a yakalanmayacağını düşünmüş. Covid-19 ve aşı hakkındaki yanlış bilgilerden etkilenerek, Covid-19’un gerçek bir salgın olmadığını, aşının gereksiz olduğunu öne süren paylaşımlar yapmış. Takipçilerini de bu yönde uyarmayı görev edinmiş. Yaşamını yitirmeden önce aşılar hakkında 'cahil' olduğunu ve aşılarını yaptırmayı 'ertelemekten' dolayı pişman olduğunu söylemiş. İkinci haber ise, ABD'de "Bay Anti Aşı" lakabı ile tanınan bir radyo programcısı Marc Bernier’in, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmesi ile ilgiliydi. Radyo programlarından birinde "asla aşı yaptırmayacağını" söyleyen 65 yaşındaki Bernier, Covid-19’a yakalandıktan 3 hafta sonra hayatını kaybetmiş.

Birks, Bernier ve onlar gibi binlerce insanı öldüren şey aslında Covid-19 virüsü değil, önyargılar ve bu önyargıları besleyen yanlış bilgiler. 2020 yılı yazında, henüz aşı çalışmalarının geleceği belirsizken, pandemiyi sona erdirmenin tek çözümünün aşı olduğu konusunda hemen hemen tüm bilim insanları hemfikirdi. O günlerde de Covid-19’un öldürücü bir hastalık olmadığı, normal gripten farksız olduğu, ‘bazı güçlerin’ insanlığı boyunduruk altına almak için böyle bir hastalık uydurduğu komplo teorileri dolaşımdaydı. Ancak aşının bulunması ve uygulamaya başlanması ile birlikte bu yanlış bilgilere onlarcası eklendi ve aşı-karşıtı bir harekete dönüştü.

Bugün itibariyle Türkiye’de birçok ülkeye göre aşıya erişimimiz daha iyi düzeyde. Özellikle yoksul ülkeler henüz aşıya erişemedi. Bununla birlikte aşı ile pandemiyi kontrol altına alamadığımız, vaka sayılarını düşüremediğimiz de ortada. Şu an itibariyle resmi rakamlara göre her gün 20.000 civarında insan Covid-19’a yakalanıyor ve 200’den fazla insan Covid-19 sebebiyle hayatını kaybediyor. Bunun sebebi pandemi karşısındaki çaresizliğimiz değil, artık değil. Vaka ve ölüm sayılarını düşüremememizin tek sebebi Aşı ve Covid-19 hastalığı hakkında yayılan yanlış bilgiler ve sahte haberler yani infodemi.

İnfodemi, ya da Türkçesi ile bilgi salgını, belirli bir konuyla ilişkili bilgi hacmindeki büyük bir artışı ifade ediyor. Covid-19 Pandemisi gibi, bir kriz durumu nedeniyle dolaşıma giren bilgiler, sosyal ağlar aracılığı ile bir virüs gibi hızla yayılıyor. Bunlar çoğunlukla yanlış bilgi ve söylentiler, sahte haberler ve manipüle edilmiş enformasyonlardan oluşuyor. Yanlış bilgiler çeşitli amaçlarla kasıtlı olarak insanları aldatmak amacıyla üretiliyor. Çoğu zaman kimin tarafından oluşturulduğu belirsiz. Bu tür bilgiler dezenformasyona sebep olarak; para kazanmak, nüfuz elde etmek, sorun ve karmaşa yaratmak amacıyla dolaşıma sokuluyor.

Yanlış bilgi ile karşılaşan kullanıcılar çoğunlukla o bilginin yanlış ve yanıltıcı olduğunun farkında değiller ve aslında yardım etmek amacıyla kendi ağlarında paylaşıyorlar. Bu bilgileri paylaşmanın birçok sosyo-psikolojik faktörü var. İnsanlar çoğunlukla kendi inanışları, inançları, önyargıları, siyasi yönelimleri doğrultusundaki yanlış bilgilere şüphelenmeden ve araştırmadan inanma eğilimi gösterirler. Böylece aidiyet hissettikleri bir gruba -aynı siyasi partinin üyeleri, çocuklarına aşı yaptırmayan ebeveynler, iklim değişikliği aktivistleri veya bir dine, ırka veya etnik kökene ait gruplar olabilir- bağlı hissetmek isterler. O yanlış bilgiyi paylaşarak ve yayarak bu aidiyet hislerini pekiştirirler.

Bugün her kullanıcı bir içerik oluşturabilir ve sosyal ağlar yoluyla bu içeriği yaygınlaştırabilir. Geleneksel medyadaki eşik bekçileri, yani bilgileri düzenleyen ve kamuoyuna sunulacak hale getiren, içerikleri filtreleyen profesyonellerin, editörlerin, akademisyenlerin, gazetecilerin, radyo ve TV programcılarının bilgi üzerindeki kontrol gücü azalmıştır. Artık herkesin yayıncılık yapabildiği bir iletişim evreninde yaşıyoruz. Dolayısıyla internet üzerinden karşımıza çıkan bilgileri kimin, hangi referanslarla ve ne amaçla oluşturduğunu bilmiyoruz. Herkes internette özellikle sosyal medya kanallarında herhangi bir şey yazabilir veya yayınlayabilir.

Sosyal medya platformları da yanlış bilgilerin yayılmasına uygun bir algoritmaya sahiptir. Fantastik, ilginç, bilinenlere ters, skandal özelliklere sahip bilgi ve haberler sosyal medyada daha çok etkileşim alır. Algoritmalar etkileşim alan bu içerikleri daha fazla kullanıcıya gösterir ve bu da yanlış bilginin hızla yayılmasına sebep olur. İnfodeminin temel sebebi kullanıcıların bir haberin doğru olup olmadığını kontrol etmeden paylaşmasıdır. Nasıl ki Covid-19 pandemisinde virüs insandan insana geçerek yayılıyor, İnfodemide de yanlış bilgi insandan insana çoğunlukla sosyal ağlar üzerinden geçerek yayılır. Herkes çeşitli amaçlarla bir sahte haber ve yanlış bilgi üretebilir. Asıl önemli olan o bilginin ne ölçüde yaygınlaştığıdır ki bu da kullanıcılarla ilgili bir durumdur. Dolayısıyla sahte haberlerle mücadele kullanıcıların sahip olduğu dijital okuryazarlık becerilerinin arttırılması ile başlar.

Yanlış bilgi insanların davranışlarını değiştirebilir ve potansiyel olarak onları daha büyük riskler almaya yönlendirebilir. Covid-19 pandemisini de daha şiddetli hale getiren, dolayısıyla daha fazla insana zarar vermesine neden olan temel faktörlerden birisi infodemidir.

İnfodemi; insanların, ihtiyaç duyduklarında güvenilir kaynaklara ulaşmasını zorlaştırır. Kaynaklar uygulamalar, bilimsel kuruluşlar, web siteleri, bloglar, "etkileyiciler" ve daha fazlası olabilir. Pandeminin etkisiyle ortaya çıkan kaygı, depresyon, panik gibi duygular içinde olanlar infodeminin etkisiyle sağlıkları için doğru kararlar vermekte zorlanabilirler. Anında yanıtlar beklendiğinde ve kanıtları derinlemesine analiz etmek için yeterli zaman ayrılmadığında karar verme süreçleri olumsuz etkilenir.

“Eleştirel bir bakış açısı edinmek”, “doğrulanmamış bilgileri paylaşmamak”, özellikle sosyal medyada karşılaşılan “bilgilere şüphe ile yaklaşmak” ve “bilgiye ulaşılan kaynaklar hakkında fikir sahibi olmak” yanlış bilgi ile mücadele için kullanıcıların yapması gerekenlerin başında gelir. Dijital okuryazar olan bir kullanıcı internet ortamında karşılaştığı içerikleri analiz etmede, doğru ve yanlışı, erişilen içeriğin niteliği ve kalitesini ayırt etmede beceriklidir. Bununla birlikte önyargılı, belirli konularda sabit fikirli insanların bunu yapabilmeleri hayli güçtür. Burada iş diğer kullanıcılara düşer; yanlış bilgi yayan hesapları uyarmak, engellemek, sosyal medya platformuna bildirmek ve hatta ilgili kurumlara şikayet etmek infodemi ile mücadelede önemli olabilir.

Bugün pandemiyi kontrol altına almak hem binlerce insanın sağlığını ve hayatını korumak için, hem de yüz binlercesinin içinde yaşadığı ekonomik ve sosyal zorlukları aşmak için önemlidir. Sadece eğitime baktığımızda bile, pandeminin milyonlarca öğrencinin eğitim hayatını sekteye uğrattığı görülmekte. Dolayısıyla toplum olarak pandemi ile mücadele ettiğimiz kadar infodemiyle de mücadele etmek hem vatandaşların hem de devlet, şirket ve sivil toplum kuruluşlarının öncelikli görevlerinden olmalıdır.

Özellikle pandemi ile tek mücadele yöntemimiz olan aşı konusunda aşı-karşıtı yanlış bilgilerle ve bunları yayınlayanlarla mücadele etmek belki de binlerce insanın hayatını kurtaracaktır.