Samandağ bazı kesimler tarafından küçük Moskova diye tanınsa da öyle değil aslında. Moskova buz gibi bir iklimden, taştan yapılmış binalardan öte ne ki? Ha bir de Lenin var diyorsanız, hürmet ederiz.

Oysa Samandağ öyle mi? Samandağ topraktan, güneşten, denizden, ağaçtan, tarihten yaratılmıştır. Kudretli bir tarih, verimli bir coğrafya, çok kültürlü, çok kimlikli ve esası çalışkan insanlardan var olmuştur.

Mitolojide Ferhat’ın Şirin için deldiği dağdan bahsederler, külliyen yalan. Hani nerede? Bilen var mı? Fakat Samandağ coğrafyasında ta Romanlılar döneminde hafif kelimsi bir Kral olan Vespasianus’un tam yüz yıl sürecek dağı delen tünelleri var. Kral ölmüş gitmiş, oğlu Titus bu tünelleri bitirmelerini emretmiştir, dönemin köle ve işçilerine… Şimdi Samandağ Çevlik’te bulunan Titus tüneli bir dağın insan eli ile nasıl delineceğinin en güzel örneğidir. Gidip görün. Hayran kalırsınız.

Samandağ öyle kadım bir şehir ki, 2700 yıl önce adı Al Mina adıyla anılan liman çevresi, hala 2700 yıl sonra da aynı adla anılmaktadır.

Samandağ’da Arap Alevi, Türk-Hanefi, Ermeni, Hristiyan Ortodoks, Hristiyan Katolik, Kürt-Şafi aynı coğrafyada bulunuyor, resmi olarak başka ilçeye bağlı başka da gruplar vardır, hepsini bilmiyorum. Bu bile bir sosyolojik açık hava müzesi, halklar, kültürler, gelenekler müzesi olmasına yeter.

Samandağ’ın sahili dünyanın en uzun ikinci sahilidir. Caretta Caretta vardır.

Çevlik Arsuz yolu üstündeki doğa, tanrının başka bir lütfu. Çevlik-Arsuz arası yolda neler inşa edilebilir neler bir hayal edin. Limanlar, kentler, küçük ekolojik köyler, tarım arazileri, ormancılık… Bu alanda yapabileceklerin sınırı sizin hayaliniz oranındadır.

(Bu yazıyı yazarken doğa ve kültür yazıları ile bilinen Samandağlı yazar İsmail Zubari’ye danıştım. Bu yol hakkında haklı endişeleri var. Bu endişelerini, tarım arazilerinin nasıl yok edildiğini anlatıyor. Tarımsal arazileri yok edenler o güzelim coğrafyayı da talan edebilirler görüşünde. Haklı da: https://www.facebook.com/izubari/posts/10157002933877048)

Maydanoz sadece maydanoz bile bir şehri geçindirmeye yeter. Şu maydanoz dediğiniz şey, bilseniz kaç evin geçimini sağlamış, kaç öğrenciyi okutmuştur.

Dünyada 195 ülke var. İstisnasız bu ülkelerin hepsinde en az bir Samandağlıya mutlaka rastlarsınız. Bu kesin bilgidir. Samandağ insanı gitme (hicret, göçme) cüretine sahiptir.

Nüfus ve coğrafya metrekaresi baz alındığında Türkiye’nin en eğitimli insan sayısına burası sahiptir. Her hanede bir üniversite mezunu olmakla beraber, okumayan kesim de bir olguyu kritik edecek kültürel birikime sahiptir.

Öylesine güçlü bir ekonomiye, insan kaynağına sahip bu ilçe yerel yönetim açısından tam bir facia yaşamaktadır.

Tüm bu pozitif önermelere rağmen Samandağ’ın yerel yönetimler tarihi hazin bir hikayedir. İlk belediye başkanı Yunus Nural’dır. Daha sonra Cilli ailesi dört belediye başkanı çıkartmıştır. Mithat Aslan, Hasan Erdoğan, Erhan Aksay dönemlerini bir kenara bırakırsak yakın tarih olarak Ganim Canbolat, Mithat Abacı ve Ali Terzi dönemlerinin tüm sorumluluğu Bakanlık yapmış bir siyasal figür olan Fuat Çay’a aittir. Bu dönemlerin hataları ve sevaplarından direk birinci dereceden sorumlu Fuat Çay’dır. Hikayesi de uzundur.

Değerli okur, 2009 yerel seçimlerinde şimdiki SYKP’nin başını çektiği yerel çalışma platformu adında bir grup kuruldu. Bu grup içinde çok farklı kesimden insanlar vardı. CHP’ye alternatif olarak belediye başkanlığı yarışına girdiler. O zamanlar CHP’li belediye başkanı 74 yaşındaki Ali Terzi’nin başı bazı adli vakalar nedeniyle dertteydi. Yani konjonktür CHP dışında bir aday çıkartmaya çok müsaitti. Yerel Çalışma Platformu öyle bir ortamda hem aday, hem de parti arayışına gitti. İlk kapısı çalınan parti DSP idi. Aday olarak da Hülya Nehir. Olmadı. Neden olmadı? Şimdi on yıl geçmiş çok bir ehemmiyeti yok artık. Nihayet seçim mevzuatı nedeniyle diyelim, piyango Hülya Nehir’in kocasına yani Mithat Nehir’e çıktı. Parti olarak da ÖDP bulundu.

Ve Mithat Nehir başkan seçildi.

Sonra ne oldu?

Bundan sonrasını Samandağlılara bırakıyorum. Şahane iki yazı linki ekleyeceğim. Bu iki yazı Samandağ’ın son on yılını anlatıyor.

Birinci yazı bugünkü belediye başkanını Refik Eryılmaz’ı eleştiren SYKP parti meclis üyesi Talat Oruç’a ait: https://www.facebook.com/SYKPHatay/posts/2912842138740971?__tn__=K-R

İkinci yazı ise şu an Samandağ’da ana muhalefet grubu pozisyonunda ki Sözümüz Var Meclisi önemli aktörlerinden Önder Tam’ın yazısı: https://www.facebook.com/onder.tam.5/posts/1901661119934812

İşte bu iki yazı Samandağ’ın son on yıllık tarihidir.

Bahtsız bir ilçedir Samandağ. Oysa öyle şeyler yapılabilir ki bu ilçede, değil Fatsa, değil Ovacık Göteborg, Oslo, Helsinki bile hayran kalırdı.

Neylersin kader…