Bağımlı bir kadınım ben.

Likit bağımlısıyım.

Herhangi bir sıvıyı içmeye başladım mı dibini görmeden bırakmam.

Uyuşturucu bağımlısıyım.

Günde 2 paket sigara içerdim bundan 10 ay önce.

İnsanlara bağımlıyım.

Bir insan ömrü kadar evliliğimin yaşı.

İnternet bağımlısıyım.

Zamanının çoğunu internette geçiriyorum.

Bir ara o kadar sapıtmıştım ki yolda yürürken gördüğüm güzel bir şey karşısında hemen panikler olurdum. Birden bilgisayarımın karşısında olmak isterdim ve dahil olduğum o güzelliği, hislerimi yazarak paylaşma arzusu kaplardı içimi. Bu arzu o kadar büyüyordu ki gördüğüm güzellik karşısında kendimi birden mutsuz, çaresiz ve yalnız hissederdim sokak ortasında. Derhal eve gidip bilgisayarımın karşısında tüm olanaklar elimin altında olsun isterdim.

Öyle gördüğüm şeyin fotoğrafını çekip paylaşmak beni kesmiyordu, bundan hoşlanmıyordum da, çünkü duygumu fotoğrafa yansıttığıma inanmıyordum.

Okuduğum bir yazıda bu duygunun bir hastalık olduğunu, bir sürü insanda olduğunu öğrenince, bu farkındalık duygusu beni hastalıktan kurtardı.

Zamanla aldığım zevkin soyut yanının somuta dönüşmesi, aklımda bir realitesini bulmam, manalandırmam yüzünden midir bilmiyorum, bağımlılıklarımı teker teker bırakmaya başladım.

Önce alkol içmekten vazgeçtim.

Hastalanmak, ölüm korkusu sigarayı bırakmama sebep oldu.

Dün bütün sosyal medya hesaplarımı kapattım.

Açma sebebim reel hayatımda yüzleşmek istemediğim şeylerden kaçmak içindi, sonra yazılarımı paylaşmak için bir araç oldu sosyal medya, zamanla artık yazılarım için ihtiyaç duymaz hale geldim.

İyi bir yazar olduğumu düşünüyorum, bundan sonra sosyal medyanın bana sağlayacağı bir katkı olduğuna inanmıyorum, o yüzden bu konuda limitleri zorlamamaya karar verdim.

Bağımlı olduğum insanlardan kurtulmayı da deniyorum bu aralar.

Hayatın kara tahtasına güç bela yazdırdığım adımı biri gelip duygusuzca, varlığıma hakaret ettiğini hiç fark etmeden sildi geçen gün.

Kendimin yazdığı adımı kara tahtadan başkasının silmesi çok ağrıma gitti.

İçimdeki karanlık yan beni ele geçirdi.

Kendimle baş edemediğim için her sabah kalkıp hikayeler yazdım.

Zihnimi biraz temizledikten sonra iyilik ve kötülüğü düşünmeye başladım.

İyilik insanda peygamber soyundan gelen bir nesil gibi süreklilik gösteren bir durum.

Kötülük ise bir virüs gibi dağınık, her yerde, her şeyde her an ortaya çıkabilen, havadaki oksijen kadar normal bir durum.

Kötülükle iyilik arasında miktar manasında bir denge yok.

Denge ederlerinde, bir iyilik on yüz bin kötülüğü yok etme gücünde.

O yüzden o kadar çok olması pek de önemli bir durum değil.

Bu durumun netliğini, düşünmeye Fargo dizisini seyretmeye başladığımda gördüm.

Fargo dizisinin üç sezon süren bölümlerinde birbirinin devamı olan kahramanlar silsilesi vardır. Sıradan iyi bir polisin iyi kızı, onun iyi kocası, sıradan iyi bir gelin, sıradan iyi bir torun, torunun sıradan iyi bir sevgilisi gibi.

Dizide iyi ve kötü kahramanlar ekstra bir şey yapmazlar, doğalarının gerektirdiği gibi davranırlar.

Karısına aşık evdeki sessiz kasap koca, cesedi yok etmek için iş yerinde parçalayıp kıyma yapma yolunu seçer, kendini kurtarmak için seçim yaparken.

İyi, sıradan polis her sabah kalkıp işine gider. Kafasına takılan soruları sormakta ısrar eder. Cinayetleri sadece işini yapmakta ısrar ettiği için çözer.

Abisi kardeşini sadece ittiği için öldürür. Yaradılışında kaba kuvvet olduğu için, kardeş sevgisi bilmediği için. Polis cinayeti haber vermeye geldiğinde, polisi gördüğü gibi haberi almadan, bütün gün buradaydım der.

Şifacı yanını keşfeden insanlar kendilerini iyileştirmeyi bilir.

Ben küfür ederim.

Öfkemi, tüm köprüleri yakmayı göze alarak kusarım.

Kendimi iyileştirirken başkasını hasta etmeyi umursamam.

Bulaşık makinesini boşaltmak yerine suyu boşa akıtarak bulaşık yıkarım, ellerimin tipi kayana kadar.

En doğru olanı şimdiki zamandan çıkıp zihnini susturmayı denemektir, bilirim ama her zaman yapmam.

Her zaman yapmayı denerim.

Saf kötü olmadığımı bilirim o yüzden kötü yanımı salarım, arada gitsin birilerini ısırsın böylece iyi yanım daha çok parlasın diye.

Bilmek ve anlamlandırmak, vazgeçmeyi kolaylaştırıyor.

Yeni bilgimle sizi selamlıyor ve güzel günler diliyorum.

Görüşlerimiz iyiliklere vesile olsun efendim.