''Anasına bak kızını al. '' der bir atasözümüz. Anayasamıza göre yasalarımız. Anayasa hak ve özgürlükleri ön görmüş. Ardından ''ancak'' demiş, ''ama'' demiş. İngiltere'nin bir yazılı anayasası olmadığı söylenir. Bizim ilk anayasamızdan yüzyıllar önce ''Magna Carta''ları var İngilizlerin. Varsın olmasın yazılı anayasaları.

Ancaksız, amasız anayasalar ne güzel olurdu Anayasaları yapanlar topluma yeterince güvenmediklerinden ''ancak''sız edememişler. Bir de İngiltere gibi anayasa yazılı olmasaydı. Vay halimize o zaman.

''Anasına bak kızını al. ''1982 Anayasası. Eylül Anayasası. Cunta Anayasası.

Yasalar, yasa maddeleri değişir zaman zaman. “Avrupa Birliği dayatması” da gerilerde kaldı. Zorlayıcı tabandan gelen baskılar ya yetersiz ya da zaten kaale alan yok. Hükümet isterse yapılır bir makyaj, kötü ünlü maddelere!

Olmadı kaldırılır. Nasılsa onun yerine geçebilecek başka yasalar mevcut. Ana kötüyse kız nasıl olacak? Hele bir de ailenin “reisi” her şeyi biliyorsa... Yasa yerine Kanun Hükmünde Kararnameler bir gece yarısı yayınlanır, Meclis bypass edilir. Topal da olsa ortada bir parlamenter sistem de yok, var olduğu kadarını kaldırmak isteyen bir Cumhur ittifakı iktidarı var, bir de bunun karşısında “güçlendirilmiş parlamenter sistem” isteyen bir muhalefet.

Toplum ihtiyaç duyunca değişir anayasalar. Değiştirilir. Bizdeki değişiklikler de ihtiyaçtan tabii ama, toplumun ihtiyacından çok egemenlerin ihtiyacından. Defalarca kimi maddeleri değiştirilmiş, düzeltilmeye çalışılmış, olmamış. Olmaz da. Yama tutacak halde değil ki kumaş.

En güçlü erk değiştirmiş şimdiye dek anayasaları. Topal da olsa ortada bir parlamenter sistem de yok, var olduğu kadarı kaldırmak isteyen bir Cumhur ittifakı iktidarı var, bir de bunun karşısında “güçlendirilmiş parlamenter sistem” isteyen bir muhalefet. Her ikisi de yeni bir anayasa ile mümkün.

Yenisini yapmaya soyunan bir cunta değil. Olsaydı tartışmanın çerçevesi de çizilirdi. Sonra halk oylaması(!) Ezici bir çoğunlukla ''kabul. ''Ya şimdi? Değişen ne?

Hiç bir hükümete nasip olmadığı kadar güçlü bir şekilde iktidarda kalan hükümet de birden bire anayasayı değiştirmekten, "yeni anayasa"dan söz ediyor. Sonra gündem güncel harala güreleyle devam ediyor. Halkın iş, ekmek, demokrasi ve özgürlük talepleri görülmeden "torba yasalarla", geceyarısı kanun hükmünde kararnameler ile yeni "yamalar" ve muhalefetle sözlü düello içinde rafa kaldırılıyor. Pusuda bekliyorlar... Zaman zaman da ortaklardan diğeri açıklama yapıyor, anayasa taslağımız hazır falan diyerek yoklama çekiyor.

Ne güzel!

Kimsenin memnun olmadığı 12 Eylül Anayasasını değiştireceklermiş. Daha kötüsünü yapamayacaklarına göre (!) kötünün iyisi deyip sarılmak mı gerekiyor?

Ya da ilerici, sivil veya liberal bir anayasamız olacak diye sevinmek mi?

Dün anayasaya karşı çıkanlar, ''solcular'', ''sosyal demokratlar'' bugün eylül anayasasına “sarılmış” durumda. Niye? Niye olacak? Anayasayı değiştirmek isteyen egemen erk, tamamen kendi ihtiyaçlarından hareket ediyor da ondan. Var olan demokratik kazanımların da tırpanlanacağı tek adam iktidarının tahkim edileceğini, bugünü bile mumla arayacağımız kaygısıyla hareket ediyorlar haklı olarak.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi ne kuş ne deve olan bir acayip “sistem” için, faşizmi tamamen tahkim etmek için, başta MHP’nin ve tabii ki, AKP’nin bir anayasa taslakları var. Bu taslak içinde bilim insanları yok, toplumun örgütleri yok özcesi içinde halk yok. Sırf bu nedenle “yeni” anayasanın yeni bir tarafı yok.

Ha 82 cunta anayasası ha cumhur ittifakının anayasası? Onun için de ister cumhur ittifakının tek tek veya ortak taslağı olsun, demokratik bir anayasa taslağı olmayacaktır. Hükümetin bu atağına karşılık muhalefet partilerinin de taslağı daha demokratik olmayacaktır. Halka rağmen halk için bile olduğu iddiası da olsa.

Anayasa değişmeli mi? Evet, hem de tümüyle. Oldu Bittiye getirilmesin. Halkın işin içine karıştığı, görece “demokratik” bir ortam sağlandığı zaman olmalı. Fikrimiz bu. Hak ve özgürlükleri düzenleyen maddelerde ''ancak''lar, ''ama''lar, ''fakat''lar olmadan hem de. Bu nedenle hükümetin “yeni” diye sunduğu “reform” adını verdiği yasaların ne kadar reform olduğunu unutmadan.

Dert toplumun demokratikleşmesi değildir. Dert tek adam iktidarını sağlamlaştırmaktır. İktidarının devamını sağlayacak yeni düzenlemelerden ibarettir. Cunta anayasasıyla dertleri olanlar işçiler emekçiler, bir bütün olarak toplumun kendisidir, toplumun dışlandığı her çaba daha anti demokratik bir anayasanın habercisi olabilir ancak.

Anayasa dediğin kısa ve özlü olmalıdır.

Gerçekten demokratik anayasaya göre yasalar yeniden yapılmalı. Antidemokratik olan yasalar atılmalı. Anası kızıyla çelişmemeli.

Anayasada söz ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalı.

Milli Güvenlik Kurulu(MGK) kaldırılmalı.

YÖK kaldırılmalı. Üniversiteler özerk olmalı. Vatandaşlık tanımı ülkede yaşayan tüm etnik yapıları kapsamalıdır.

İlk ve ortaöğretimdeki din dersi okutulması zorunlu olmaktan çıkartılmalıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalı. Tüm inançlara eşit mesafede duran bir anayasa hazırlanmalı.

Eğitim, sağlık parasız olmalı. Devlet tüm vatandaşların barınma hakkını kabul etmelidir.

Herkese iş, yeterli ücret verilmesinin koşullarını yaratmalıdır.

Tüm işçi ve emekçilere grevli toplu sözleşme hakkı tanınmalı, sendikal örgütlenmelerin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Söylenenler söylenmeyenlerin yanında minnacık kalır. Uzatılmalı elbet. Hepsini burada sıralama olanağı yok.

Özcesi şu: ''Herkesin farklı, herkesin eşit'' olduğu unutulmamalıdır.

Kısa, açık ve net bir anayasa demokratik yasalarla güçlendirilmelidir.

Gerçekten tam bağımsız demokratik Türkiye'nin önündeki legal ve illegal tüm engeller kaldırılmalıdır