Fethullah Gülen Grubu’ndan bazı yazar ve akademisyenlerin 15 Temmuz darbe girişiminden önceden haberdar oldukları ağızlarından kaçırdıklarıyla ortaya çıkmıştı.

Tuncay Opçin’in Twitter’dan “Yatakta basıp, şafakta asacaklar” yazması, Prof. Dr. Osman Özsoy'un 15 Temmuz darbe girişiminden bir ay önce "Ben profesör olacağıma keşke bir Albay olsaymışım, bu süreçte daha çok katkım olurdu. Her şeyi televizyon ekranlarından söylemek zorunda değiliz. Bu kadarını söylüyorum ben. Hizmet hareketindeki arkadaşları çok yoğun günler bekliyor. Alt yazı geçin televizyon kanallarından yarın sokağa çıkma yasağı var diye, bakın sokağa çıkıyorlar mı?” demesi bunların en çok bilinenleriydi.

Fethullah Gülen Grubu’nun darbe hazırlığı içinde olduğunun Erdoğan ve Ak Parti tarafından da bilindiği iddia edildi, ancak somut bir bilgi ortaya konamamıştı.

MUHALEFET NE DİYORDU?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Hükümete çok açık bir soru sormak istiyorum: Sizin darbeden önceden haberiniz var mıydı yok muydu?" diye sormuştu. Kılıçdaroğlu başka bir konuşmasında da “Hükümetin haberinin olduğu kesin” demişti.

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da, "‘Darbeyi eniştemden öğrendim’ diyor. Yalan! Külliyen yalan. Darbeden herkesten önce haberi vardı. Bunları konuşmanın zamanıdır. Darbenin tedbirini alacaksın, sırf sen kendi iktidarını sağlamlaştırmak için önlemeyeceksin. Türkiye tarihinin en büyük kumpaslarından biriyle karşı karşıyayız. Bu gerçeği herkes şu koridorlarda konuşuyor da, kimse bu mikrofonda konuşmuyor. Darbenin içindeki bakanlar kim? Senin bilgin vardı neden insanların ölmesine göz yumdun? Hesabına geldi çünkü" demişti.

Meclisteki iki partinin liderleri darbe girişiminden Erdoğan’ın haberi olduğunu dile getirmişlerdi ancak somut bir bilgi ve belge sunmamışlardı. Diğer muhalefet lideri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise nedendir bilinmez önceleri sık sık “hain, şerefsiz, zalim yamağı, militanlaşmış milliyetsiz, Kandil robotu, batı emellerinin vitrin süsü” vb dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kol kanat germek ve muhalefete muhalefet etmekle meşguldü.

Daha önce darbe konusundaki kuşkularını belirten bazı arkadaşlarımızın yazılarını somut bilgi ve belgeye dayanmadığı, sadece yorum olduğu ve bu haliyle darbecilerin istemeden de olsa işine yarayacağı için Demokrat Haber’de yayınlamadık.

Şu an bir belgeye dayanarak, muhalefet liderlerinin de dile getirdiği, “darbeden Ak Parti’nin de haberinin olduğu” iddiasını yazmak istiyorum. Hem de bu belge öyle “sızdırılan”, ya da “ele geçirilen” cinsten değil. Açık kaynaktan. Darbeden 3 ay önce yazılmış, hala internet sitesinde duran bir köşe yazısından.

İŞTE BELGE: AK PARTİLİ YAZAR OLACAKLARI BİREBİR ANLATMIŞ

Ak Parti ve Erdoğan’a desteğiyle bilinen, ATV Avrupa’da bir programın sunucusu ve Türkiye Gazetesi’nin yazarı olan Fuat Uğur, darbeden 3 ay önce yazdığı bir yazıda 15 Temmuz darbe girişiminde olacakları neredeyse birebir anlatmış.

Fuat Uğur’un 21 Nisan 2016 tarihli Türkiye Gazetesi’ndeki "Cemaatçi askerlere son uyarı: Tavuk ‘tar’da sayılır!" başlıklı yazısından bahsediyorum.

Fuat Uğur yazısına, Anadolu’da “Tavuk ‘tar’da sayılır” diye bir deyim olduğunu anlatarak başlıyor. “Tar”, odun demekmiş. Bu söz de, tavukların akşam kümese girmeden önce odunun üzerine çıkıp hizalandıkları anda çok daha kolay sayılabileceğini anlatıyormuş. Şöyle devam ediyor Fuat Uğur:

“Fethullah Gülen, devletin FETÖ yapılanmasına yönelik son operasyonlarıyla iyice çileden çıkmış, çılgınlaşmış hâlde.
TSK içindeki Cemaatçi subaylara talimat iletiyor.
Gülen’in evvelden sloganı şuydu:
“Yaşamak için yaşatmak”
Şimdiki sloganı ise; “Yaşatmak için ölün”
Yani cemaat için, benim için “ölün” talimatı veriyor.
Çünkü TSK içindeki kripto askerler artık darbe macerasına atılmak, kendilerini ateşe atmak istemiyorlar.
Bu yüzden “Sizi deşifre ederiz, hayatınız kayar” diye tehdit ediliyorlar.

Tekrar uyarmak gerekir ki Devlet onları izliyor. İstihbaratıyla, tüm silahlı kuvvetler hiyerarşisi olarak komuta kademesiyle, hükümetiyle, emniyetiyle, halkıyla, siyasetçisiyle, STK’larıyla bir bütün olarak devlet “suç” işlemelerini bekliyor. Yani TAR üzerinde hizalanmalarını. Teker teker sayacaklar hepsini.

Oysa önlerinde farklı bir seçenek var.

Bu tehditlere pabuç bırakmayarak ve devletine, ülkesine ihanet etmemek. Silahlı kuvvetlerin emir komuta zincirine bağlı kalmak. Pensilvanya imamlarının ve hususilerinin “Sizi deşifre ederiz” tehdidi karşısında devletle iş birliği yapma yolunu seçmek.

Diğer seçenek ise dediğimiz gibi sonu belirsiz ölümcül maceraya atlamak.

Tekrar cemaatçi kripto askerleri uyarıyorum.

Devlet ve komuta kademesi her şeyi biliyor ve suç işlemeye teşebbüs etmenizi bekliyor.

Hayır, kimsenin; ne Devletin ne de TSK’nın bu olası kalkışmadan çekindiği yok.

Sadece ister soru çalarak ve sınav yolsuzluğuyla, ister normal yollarla girdiği hâlde devşirilerek kriptolaştırılan bu insanlar sonuçta vatanın evlatları. TSK’nın emek vererek yatırım yaptığı, yetiştirdiği asker ve subaylar.

Eğer bu akıl dışı hezeyanlara kulak verdikleri takdirde kendilerine yazık edecekler.”

***

15 TEMMUZ’A GİDEN YOL

4 Nisan 2016'da Korkusuz Gazetesi yazarı Can Ataklı büyük çoğunluğu Cemaat yapılanması içinde olduğu ileri sürülen 800 subay ve astsubayın 2016 Ağustos ayındaki YAŞ toplantısında TSK'dan atılacağını ileri sürmüştü.

9 Temmuz 2016’da İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, "İzmir'deki askeri casusluk soruşturmasında çeşitli usulsüzlükler yapılarak sahte delil üretildiği" iddialarıyla ilgili soruşturma kapsamında, İzmir merkezli 10 ilde başlatılan operasyonda, aralarında amirallerin de bulunduğu Fethullah Gülen Grubuyla ilişkili 6 muvazzaf subay hakkında gözaltı kararı verilmişti.

12 Temmuz 2016 günü AHaber’de çıkan "YAŞ'ta 'paralel' ayıklama!" başlıklı haberde de “Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızan paralel yapı üyeleri bir bir tasfiye edilecek. Önümüzdeki ay yapılacak Yüksek Askeri Şura'da paralel yapıyla ilişkisi tespit edilen üyeler ordudan atılacak. Hakkında tahkikat sürenler ise terfi edemeyecek” deniyordu.

ERKEN DOĞUM

Ak Parti hükümetinin ordu içindeki Fethullahçılara da yönelmesi, gözaltılara başlaması, Ağustos ayındaki YAŞ’ta tasfiyelerin yapılacağı haberlerinin yapılması ile birlikte darbe planını hayata geçirmek için düğmeye basıldı, ya da bastırıldı.

Ancak, 16 Temmuz gecesi 03.00’te yönetime el koymayı planlayan darbeciler nasıl olduysa 15 Temmuz günü saat 21.00’de harekete geçerek başarısız oldular, ya da başarısız bir darbe girişimi yapmaları sağlanmış oldu.

***

Peki, gazeteci Fuat Uğur’un darbe girişiminden 3 ay önce detaylarıyla anlattığı ve aynı yazdığı gibi de olan gelişmelerden Cumhurbaşkanı’nın, MİT’in, devletin haberdar olmaması mümkün mü?

Bunu haber alan devletin darbe planı yapanları hemen yakalayıp, girişimi engellemesi gerekmez miydi? Neden aylar sonra yapılacak YAŞ’ta tasfiye etme hazırlığı yapıldı ve bu hazırlık medyaya da sızdırıldı? Darbecilerin önceden yakalanmaları yerine harekete geçmelerinden sonra operasyon yapmak mı tercih edildi?

YANIT BEKLEYEN SORULAR?

26 Temmuz’da dört partinin oy birliğiyle Meclis’te kurulan Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu’nun görevi, 15 Temmuz darbesini araştıramadan sona erdi, dosya hiçbir yere ulaşmadan kapatıldı.

Suçüstü yakalanan tutuklu darbeciler bile hapishanede dinlenmediler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da komisyonda dinlenmedi. Muhalefet partileri darbenin en sıcak muhatabı görünen bu gibi isimlerin komisyonda dinlenmesi için çok ısrarcı oldular, ancak Ak Parti tarafından engellendiler.

Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu’nun sorması gereken sorulardan bazılarını şimdi ben buradan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sormak istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı, Fethullah Gülen Grubu’nun bir darbe hazırlığı içinde olduğundan çok daha önce haberiniz olmuş muydu?

Fethullah Gülen Grubu’na yönelik kapsamlı operasyonlar, tutuklamalar, ihraçlar, kapatmalar, el koymalar için size zemin hazırlayacağı için darbe girişimini engellemek yerine, başarısız bir girişim olarak gerçekleşmesine göz mü yumdunuz?

Fuat Uğur’un yazısında belirttiği darbe hazırlığındaki Fethullah Gülen Grubu içinden “devletle iş birliği yapma yolunu” seçenler oldu mu? Olduysa bunlar 15 Temmuz’da ne gibi rol üstlendiler?

Fethullah Gülen Grubu içinden devşirdiğiniz kişiler aracılığı ile bu darbe girişimini yönlendirdiniz mi?

Herkes sizin darbeyi enişteniz Ziya İlgen’den öğrendiğinize inanıp Hakan Fidan’a kızarken, sizin hala Hakan Fidan’ı görevde tutmanızın arkasında ne var? Yoksa aslında Hakan Fidan sanıldığı gibi başarısız bir istihbaratçı değil de asıl oyun kurucu mu?

Daha önce yayınlanan bir ses kaydında Hakan Fidan'a ait olduğu öne sürülen sesin "Gerekçeyse gerekçeyi üretiriz, ben öbür tarafa 4 tane adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım. Gerekirse oraya da (Süleyman Şah Türbesi) bir saldırı düzenleriz, oraya da biz saldırtırız önden canım" dediği göz önüne alınırsa, buna benzer bir planlamayla mı karşı karşıyayız?

Fuat Uğur’un yazısında “Devlet onları izliyor. İstihbaratıyla, tüm silahlı kuvvetler hiyerarşisi olarak komuta kademesiyle, hükümetiyle, emniyetiyle, halkıyla, siyasetçisiyle, STK’larıyla bir bütün olarak devlet “suç” işlemelerini bekliyor. Yani TAR üzerinde hizalanmalarını. Teker teker sayacaklar hepsini” diye belirtiği gibi eğer darbe girişimi önceden biliniyor idiyse ve engellenmediyse, hatta Fethullah Gülen Grubu’na suç işletip, sıraya dizip toplamak için aralarına sızıp yönlendirme yapıldıysa hayatını kaybeden 265 kişinin ailelerine söyleyecek bir sözünüz var mı?