Neler Oluyor? Sahi Bu İşin Sonu Nereye Varacak?.. Al Başkanlığı Ver Huzurumuzu Diyesi Geliyor İnsanın.

***

“Sizce sandıktan ne çıkar” diye sorduğunuz da çoğunluk diyorsa “Evet de çıksa, Hayır da çıksa, sonumuz iyi değil”. Şimdi anlaşılan, öyle bu iş çok demokratik bir şekilde halkın iradesinin nasıl tecelli edeceğinin değil, edemeyeceğinin göstergesidir.

Bu şehirde Diyarbakır’da bütün sokak başları tutulmuş. Panzerler vızır vızır tur atıyor. Yer yer elleri tetikte bekleyen kar maskeliler ..önlerinden geçince göz göze gelmemeye çalışsanız da sakıncalısınızdır her daim.

Bu kent aslında bağrında, sakıncalıdır. Ansızın güzergahınız değiştirilmiştir. Sokağın sonuna, caddenin başına varamazsınız… sabahın sizi nasıl beklediğini, günün olağan seyrinde akşama evrildiği ise çok sayılıdır…

Bütün bunların Kürtlere reva görülmesinin nedeni , elbette tek başına referandumda çıkacak HAYIR olmadığını 40 yıllıdır pratikleriyle yaşanmışlıkları ile tecrübe etmiştir bu halk…

Doksan yıldır tek dil, tek din, tek millet, tek bayrak siyaseti yapanlar; bugün tek adam sistemine hayır demeleri , kendi tekliklerinin tehlikeye girmesinden dolayıdır ki feryat figan ederler aslında …

Kuvvetler Ayrılığı, Milletin Meclisi, Halkın İradesi… Parlamenter Sistem ..Demokrasi. Bunlar tehlikedeymiş.. halk bütün bunlara sahip çıkması gerekiyormuş! muş da.

Sorgulamadan mı? Yargılamadan mı? Bütünüyle anlamalarını ifade ettiler mi? Yargı bağımsız mıydı peki?

Aleviler, azınlıklar Kürtler vb halklar için ne ifade etti.. Milletin meclisinde ;

Seçilmiş Kürt milletvekillerini enselerinden tutulup zindanlara gönderilmesi yıllarca hukuksuz yargılanmaları,

“Milletvekillerin de vatandaşlar gibi hukuk önünde eşit olması” , yargılanmasının tartışmasız mantıksal doğruluğunun, samimiyetsiz bir safsatadan ibaret olduğunu, bütün HDP’lileri hapse tıkayan bir uzlaşı olduğunu hep beraber görmedik mi?

Sağ, İslamcı, Sünni, Solun Sağı dışında mecliste olabilecek temsiliyetlere karşı, yüzde on baraj sistemi uygulaması yapılırken demokrasiden söz etmek mümkün müdür…

Halk ve İrade ikilisi seçim propagandasının ana malzemesi, hatta ham maddesi ve de özü . Hiç bu kadar telaffuz edilmemiş, hiç bu kadar değer görmemiş, hiç bu kadar da değersizleştirilmemişti.

Halk ve İradenin yüzde altmış ve doksanlarla temsil edildiği BDP belediyelerine bir gecede baskın yaparak el koymak seçilmişleri, çalışanları gözaltına almak, tutuklamak, işlerine son vermek.

Demokrasi, Kuvvetler Ayrılığı, Parlamenter Sistem, tek adam rejimine karşıyız diyenler; mesele Kürtler olunca demokrasiniz de CÜRMÜNÜZ kadar oluyor.

HDP ile yan yana görünmekten imtina edenler; Madımak’ı yakanlara ve Madımakta yananlara aynı eli uzatan ana muhalefet partisiyle aynı karede olmayalım mümkünse… O ele de hayır diyelim…

Halklara yaşatılan bu baskı ve zulüm karşısında, uzlaşanlar ile bizim mücadele hattımızın, HAYIR dedik diye kesiştiğini düşünmesinler…

Bir başörtülü kadının meclise başörtüsüyle girip yemin etmesine engel olup, kürsünün önünde İzmir Marşıyla kapı dışarı edildiğinde, karşıtlığının yaratılmasının mucize olmadığını bilmeliler.

Çarşambanın gelişi perşembeden bellidir. Olası başı açık bir kadına da engel olmak isteyen ve ilahilerle kürsüyü işgal eden başı kapalı kadınlar muhtemel olacaklardır.

Biz, zulmünüzün sefasını sürdüresiniz diye, HAYIR demiyoruz…

Sorarım size “Kırk bin Aleviye kan kusturdum” diyen emniyet müdürüne de mi sahip çıkacak aleviler… Kan kusanlardan biri olarak hiç değilse dara çekilsin derim(Alevilikte cemde öz eleştiri vermesidir)

Sur’un, Cizre’nin, Nusaybin’in, Silopi’nin enkazı adlında kalan insanlığı kaldıracak, bir hukuk, adalet sistemini oluşturmadığınızda burnunuza asılı kalır ceset kokuları…

Daha şimdiden seçim yollarının taşları evet ile döşendiği için bu yolda geçmeyenler; günahkar, terörist, bölücü, darbeci, hain ilan edildiler bile… bu yoldan geçmeyeceğini söyleyenleri; işten çıkarma, gözaltına alma, hapse atma durumları bizleri nelerin beklediğinin de habercisidir bir bakıma…

“Hayır da çıksa Evet de çıksa bizim için iyi olmayacak” diyenleri bekleyen en önemli sorumluluk; güçlü bir HAYIR sesidir. Ancak halklar için birlikte yaşamanın olmazsa olmaz koşulları; demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve en önemlisi de Kürt Sorununda çözümün ve barışın sağlanmasıdır… Bir tek buna evet deriz.