Ferzan Özpetek’in “Mükemmel Bir Gün” adlı şahane bir filmi vardır. Orada karı kocanın tutkulu hastalıklı ilişkisi anlatılır. Çift boşanır ve iki çocuğu ile kadın, anne evine döner. Baba hep pencerenin altında karısını gözler. Çocuklar hep anneyi suçlar, babayla barışmadığı için.

Bir gün adam çocuklar hakkında görüşmek için karısını buluşmaya davet eder. Kadına bir tarlada çalılıklarda tecavüz eder.

Akşamına çocuklarını alıp hakkı olmadığı halde kendi evine götürür. Uzaklaştırma cezası vardır çünkü. Büyük kız cep telefonunu kapatır, babasıyla birlikte olmak için. Küçük oğlan zaten dünyadan habersiz, sevinçlidir.

Adam evine götürür çocukları, kız banyoda bir şeyler yaparken, küçük oğlan çizgi seyreder televizyonda. Baba o sırada silahını alır önce küçük oğlanı televizyon seyrederken kanepede sonra kızı banyoda öldürür ve intihar eder.

Bu sırada anne, çocuklarını aramaktadır. Tam adam ailesini öldürürken, çocukların öğretmenine, kocasıyla ilk nasıl tanıştıklarını, büyük aşklarını ve aşkın zamanla nasıl nefrete dönüştüğünü anlatır. O sırada birer dondurma vardır iki kadının elinde, bir yandan dondurmalarını yemekte, bir yandan geçmişte kalmış güzel günleri yad etmektedirler.

***

Buna benzer bir olay yaşandı geçtiğimiz günlerde.

9 yaşındaki Yiğitcan da anne babasının çekişmesi arasında çok acı çekmiş belki ki. Sadece anne babası arasında da değil devletin yargı organları da kabusu olmuş Yiğitcan’ın.

Yiğitcan’ı babası öldürdü. Sonra da karısını aradı, gel al oğlunu diye.

Daha önce köprüden atmaya kalkmış oğlunu.

Evde doğal gazı açıp zehirlemeye kalkmış.

Ve savcı bir ay oğlundan uzaklaştırma cezası varken çocuğu, babasına vermiş.

Şimdi bu savcıya görevde ihmali olduğu ve bir çocuğun ölümüne sebep olduğu için ceza vermeleri gerek.

Yiğitcan’ın annesinin ailesi Çocuk Mahkemesi dahil tüm yetkili yerlere baş vurmuşlar babadan aileyi kurtarmak için ama becerememişler.

Daha önce babanın öldürmekle tehdit ettiğini polise şikayet ettiklerinde polis “çocukta darp izi var mı?” diye sormuş. Olmayınca, biz bir şey yapamayız demişler.

Sisteme çarpmak bu.

Duvara çarpmak.

Madem ki kanunlarla yönetilmek şart.

İnsanlar kendi inisiyatiflerini kullanmaktan acizler.

O yüzden bu kanunlar güncellenmeli.

Her yetki sahibi günü geldiğinde istediği gibi değil, faydalı olacak şekilde değiştirmeli yasalardaki geçerliliğini yitirmiş bölümleri.

***

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının görevi nedir, henüz ben şahit olmadım. Haber manasında yani.

Mesela aileden, kadından, çocuktan yana yasa önergeleri sunamıyor mu meclise?

Sadece temsil ettiği taraftan yana, tarafsız olarak.

Var olan haklarından habersiz bir sürü insan da sokakta dolaşıyor.

Mesela Yiğitcan’nın annesi, babasından çocuğunu uzaklaştırmak için aldığı o bir aylık uzaklaştırma süresini uzatabilirmiş. Gerçi dayısı talep etmiştik dedi. Hakkı olduğunu bilse daha kararlı davranırdı.

Bir de bomba haber, gazete bunu uydurduysa bu gazetenin çapını gösteriyor. Baba bunu gerçekten söylediyse onun da durumu kendini gösterdi zaten: Baba demiş ki oğlum çişe kalktığında dedi ki, annemi çırılçıplak bir adamla gördüm.

Adamın aklı başından gitmişmiş. Bunu söyledi ise adam tam bir soytarı.

Ve “tutku cinayeti” diyen, takım elbise indirimi uygulayan yargıya selam gönderiyor.

Bu adam “cinnet halinde” çocuğunu öldürmedi onu anladık zaten, bir buçuk aydır çocuğunu öldürmenin denemelerini yapıyormuş, yargı dahil herkes şahit buna, onlar da seyretmiş.

Cinnet saniyelik bir şeydir şuur kaybıdır.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu başkanı ile yaptığım röportajda şey demişti. Bir vakadan bahsederken, adam cinayet işlemeden önce internetten araştırma yapmış, neyi nasıl yaparsa ne kadar ceza alır diye. Ki bunun örneği suda boğdukları bir kızla ilgili yakalanan adamlardan 17 yaşında olanın bilgisayarından da böyle aramalar çıkmıştı.

Normalde çocuk şiddet görüyorsa devlet ikiletmeden almalı ailenin elinden çocuğu, hele ölüm gibi şeyler telaffuz ediliyorsa, aile ıslah edilmeli, çocuk onlara asla bir daha gösterilmemeli bile.

***

Neyse güzel günlerde görüşelim ve görüşmelerimiz iyiliklere vesile olsun.