AKP’nin tanıtılmasına, övülmesine yönelik her iş yapılabilir. Bu alanda hiçbir kısıtlama yok.

Bir de devlete para getirecek işlerde çalışan herkese, salgının en başından bugünlere dek hiç kısıtlama getirilmedi.

AKP ve devletin çıkarları söz konusu olunca her şeyi yapmakta hiçbir sakınca yok. Bunlar olmayınca ne yaparsanız birtakım kısıtlamalar karşınıza dikilmekte. 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına getirilen kısıtlamalar, bunun somut örneği.

Yurttaşların virüs kapmaları, ölmeleri, yaşatılmaları birilerinin çıkarlarına göre biçimleniyorsa, insan hak ve özgürlükleri yerlerde sürünüyor demektir.

Ayasofya Müzesi kaçıyor muydu?

30 Ağustos Zafer Bayramı törenleri coronavirüs bulaşışı nedeniyle sınırlandırılmış. İnsan sağlığı açısından bakarsak bunun bir mantığı, haklılık yanı var. Ayasofya Müzesi’nin camiye çevrilmesi için 350 bin kişi olduğu söylenen insan selini oraya toplarken, virüs salgını yok muydu? Ayasofya kaçıyor muydu? Bu tören 1 yıl, 2 yıl sonra yapılamaz mıydı? Üstelik coronaya yakalandıkları saptananları, ye yok gerekçesiyle eve gönderildikleri bir dönemde böyle bir tören yapılmasının akılcı bir yanı var mı? Bu törende hastalığa yakalanan insan sayısının 3 bin ile 15 bir arasında olduğuna ilişkin bilgiler yayılmakta. Kesin sayının ne olduğu henüz bilinememekte.

CHP Kurultayı

Bu dönemde CHP’nin kurultay yapması da bize göre yanlıştı. Her türlü gösterilerin, toplu buluşmaların, düğünlerin yasaklandığı bir dönemde, süresi içinde kurultay toplanmasına yönelik engeller aşılarak, ne ölçüde açık havada yapılırsa yapılsın, Kurultay gibi büyük bir toplantı yapılmamalıydı.

CHP Kadın Kolları Kurultayı da bu kapsamda düşünülmeliydi.

15 Temmuz gösterileri

15 Temmuz anmasıyla ilgili yapılanları şu alıntıyla özetleyelim:

“15 Temmuz 2016 gecesi gerçekleştirilen hain darbe girişiminde yaşamını yitiren 251 şehit, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Saraçhane’deki merkez binası önünde anıldı.

“Şehitler Panosu” önünde gerçekleştirilen anmaya; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Meclis üyeleri, İBB üst yönetimi ve yurttaşlar da katıldı. Şehitler için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan anmada, Kur’an tilavetiyle devam etti.

Anma, İmamoğlu ve beraberindeki heyetin “Şehitler Panosu”na karanfil bırakmasıyla sona erdi. İmamoğlu, İBB önündeki anmanın ardından Edirnekapı’daki 15 Temmuz Demokrasi Şehitliği’ni ziyaret etti. İstanbul Valiliği tarafından organize edilen anma töreninde Vali Ali Yerlikaya, 1’nci Ordu Komutanı Musa Avsever, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, şehit aileleri, gazi ve gazi yakınları ile birlikte çok sayıda vatandaş hazır bulundu.

Dualarla başlayan Edirnekapı’daki anma, şehit kabirlerinin dolaşılması ve mezarlara karanfil bırakılmasıyla son buldu. İmamoğlu ve İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar, Edirnekapı’dan Sultanahmet’teki 3. Ahmet Çeşmesi önüne geçti. İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü’nün dağıttığı lokum ve şerbetten tadan İmamoğlu, vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı”. (cumhuriyet.com.tr, Ekrem İmamoğlu 15 Temmuz anmasında konuştu: Söküp atmamız gerekiyor, 15.07.2020)

30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları, bunlardan daha çok yurttaşın katılımıyla yapılamaz. Yasaklama, kısıtlama getirilecekse, bu törenlere de getirilmeliydi.

Bu yasaklamanın, bir dönemin tüm başarılarını, oluşturduğu kültürü kötülemek, yok etmek amacına yönelik bir girişim olduğu gözlerden kaçmamakta.

Osmanlı İmparatorluğu’nu övüp, Cumhuriyet dönemini silmeye kalkarak varılacak olumlu bir yer olamaz.

Bu tür ayrımcılıklar, siyasal partiler arasında, devletle halk arasında, toplumsal kesimler arasında gerilimlere, ötekileştirmelere, sürtüşmelere neden olmakta.

Bir siyasal partinin, bir kesimin her istediğini yaptığı, neredeyse sınırsız özgürlükler içinde davrandığı, bunlara karşı olanların her yaptıklarının engellere takıldığı bir ülkede barış içinde, bir arada yaşanamaz.