Aile planlaması, sadece doğum kontrolü için değil, kadın sağlığı ve çocuğu olmayan ailelere yardım bakımından da düşünülmelidir. Halbuki planlı dönemde Türkiye'de, aile planlamasında doğum kontrolü ön plana çıkarılmıştı.
İkinci ve özellikle Üçüncü Beş Yıllık Planlarda, o esnada DPT Müsteşarı olan Özal ve DPT'de SPD Başkanlığı yapan Prof. Nevzad Yalçıntaş'ın gayretleriyle nüfus planlamasının önceliği kalktı. Lâkin Türkiye'nin ve Türklerin nüfusunu azaltmak isteyenler menhus faaliyetlerinden vazgeçmediler.
12 Eylül Darbesi
'nden sonra, Başbakan Ulusu ve Başbakan Yardımcısı Özal, Ulusu Hükûmeti'nin programını yazmakla Müsteşar Vekili sıfatıyla beni görevlendirmişlerdi. Devlet Bakanı Prof. Dr. İlhan Öztrak ise çalışmaları koordine edecekti. Bir akşam merhum Özal beni çağırarak 'Bak Hasan, bunlar gene nüfus planlamasını programa sokuşturacaklardır, dikkatli ol' dedi. Programı hazırlayıp Öztrak'a götürdüm. Okudu ve çok beğendiğini söyledi. Ancak, Özal'ın tahmin ettiği gibi, nüfus planlamasıyla ilgili yazılı bir not vererek, bunu da Hükûmet Programı'na dahil etmemi istedi. Dediğini yapmadım ve programı Başbakanlık Matbaası'na gönderdim. Öztrak, Programın son halinde nüfus planlamasını göremeyince, 'Hasan Celâl Bey, nüfus planlamasının Hükûmet Programı'na konulmasını Amerikalılar Konsey'den (darbe cuntası) istemişler. Mutlaka koymamız lâzım' dedi. Ben gene oyaladım. Öztrak, sabaha karşı Başbakanlık Matbaası'na gidip, nüfus planlamasını programa bizzat koydurmuş...

***


1988'de Millî Eğitim Bakanı idim. Bir akşam, büyük bir ABD şirketinin sahibinin görüşmek istediğini söylediler. Merakımı mucip oldu. İçeriye buyur ettim. Adam, büyük bir yerli holdinge ait ünlü bir Vakıf'ın o günlerde ekranları dolduran TV reklamları hakkında görüşmek istiyordu. Yoğun şekilde yürütülen reklam kampanyası nüfus planlaması ile ilgiliydi. Sohbet koyulaşınca, şirket olarak bu ünlü vakıfa nüfus planlaması ve doğum kontrolü için önemli kaynaklar aktardıklarını söyledi. Hayret ve dehşetle dinlemiştim.
Özal'ın başbakanlığı döneminde, bu defa eşinin başkanı olduğu 'Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı' nüfus planlaması faaliyetlerinde bulunmaya başladı. Bir gün Başbakanlık Konutu'nda rahmetli Özal'a, nüfus planlaması konusunda yıllarca devam eden müşterek mücadelemizi ve hâtıralarımızı anlattıktan sonra, 'Turgut Ağabey, her şey aklıma gelirdi de sonunda bu noktaya varacağımızı düşünmezdim' diye sitem ettim. Çok müteessir oldu ve sesini çıkarmadı.

***


Bir zamanlar, bu memleketin vatansever ve idealist genç aydınları olarak gelecekteki nüfus hedefimizi '100 milyonluk Türkiye!' diye ifade ederdik. Bunun en büyük zenginliğimiz olduğunun farkındaydık. Ne yazık ki, asrın başlangıcında 70 milyona dahi ulaşamadık. Nüfus artış hızımız süratle yüzde 1'in altına iniyor. Artık biz de 'İhtiyar Avrupa'nın iddiasız kervanına katılmak üzereyiz. Güneydoğu bölgesi dışındaki nüfus artışı, daha şimdiden yüzde 0.8 civarında seyrediyor. Son yarım asırdan beri nüfus artış hızından şikâyet eden gayrimillî aydınlar kına yaksınlar.
Bu arada, sadece nüfusu azaltıcı işlemlere engel olmanın yeterli olmayacağını; ailelere 3. ve 4. çocuk için cazip bir teşvik sistemi uygulaması gerektiğini; malî yardım haricinde 3. ve 4. çocukların bütün eğitim ve sağlık giderlerini devletin üstlenmesini teklif ediyorum.
Başbakan Erdoğan'ı, ileri görüşlülüğü ve cesareti için alkışlıyorum. Hiç değilse, Cumhuriyet'in 100. yılında '100 Milyonluk Türkiye' hedefine ulaşmamızı diliyorum.