TükoDer (Tüketiciyi Koruma Derneği), 16 Nisan 2022 günü İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda, son zamlarla ilgili bir basın açıklaması yaptı.

Yapılan açıklama şöyle:

“Biz bu ülkenin geçinemeyen, tüketemeyen, insanca yaşamak isteyen tüketicileriyiz.

Yapılan fahiş zamlar karşısında tüketiciler olarak geçinemez olduk, tükendik.

Evrensel haklarımızdan olan temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk.

Yılın ilk üç ayında asgari ücret ile açlık sınırı arasında fark son yıllarda görülmemiş bir şekilde artmıştır.

Asgari ücretli açlığa, emekli ölüme mahkum edilmiştir.

Tüketici kiraları, faturaları ödeyemez, sağlıklı gıdaya ulaşamaz, pazara çıkamaz olmuştur.

Marketlerden gramla alış veriş yapmaya başlamıştır.

Ulaşıma gelen zamlar ise vatandaşı evde hapis olma durumuna getirmiştir.

Kısacası.”

Dışarıdan gelerek cebinde dolarlarla dolaşanlar dışında bu ülkede insanca yaşama sınırı altında ücretle çalışan, geliri açlık sınırı altında olan insanlarımız için yaşam koşulları bunaltıcı sınırlara ulaşmış bulumakta.

Açıklama şöyle sürdürüldü:

“Mutfak yanıyor, vatandaş tükeniyor, aç ve yoksul sayısı her gün yükseliyor, tüketici tüketemeden tükeniyor.

Ülkemizde yaşayan vatandaşlarımızın %30 u açlık sınırının altında, %60’ı yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir. Tüketiciler aleyhine olan ekonomik politikalar ve ekonomik kriz devam ettikçe açlık ve yoksulluk da artmaya devam etmektedir.

Özelleştirmeler, tüketime dayalı ekonomi politikaları, yanlış enerji politikaları, plansızlık, liyakatsızlık, olmayan tarım politikaları sonucu bu noktaya gelinmiştir.

Yılbaşından bu güne söylüyoruz; elektrik, doğalgaz ve akaryakıta yapılan zamlar tüm temel ihtiyaçlarımıza zam olarak yansımaktadır. Raflarda gıda etiketleri günlük değişmeye başlamıştır.

Devlet fiyatını kendi belirlediği, elektrik, doğalgaz, akaryakıta sürekli zam yapıyor, bu zamların raf fiyatlarına yansıdığını bildiği halde sorumluyu başka yerlerde arıyor.

 Artarak devam eden zamlar nedeniyle yaşanan kriz derinleşerek büyümeye devam etmektedir.

Hatalı tarım politikaları ve çiftçinin tarladan uzaklaştırılması, verimli arazilerin betonlaştırmaya yönelik projeler nedeniyle ülkemiz kıtlık tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Tarımda esas kıtlığını yaşadığımız akıl ve sürdürülebilir tarım politikalarıdır.

Kıtlığını hiç yaşamadığımız şey ise üretim gücü potansiyeli ve verimli topraklarımızdır.

Kendi kendine yeten yedi ülkeden biri iken, ulus ötesi şirketlerin talebine boyun eğilmiş, uygulanan neoliberal ekonomik politikalar nedeniyle yedi ürün üreten ülke haline geldik.

Artık üreten kendi kendine yeten bir ülke olmak istiyoruz. Ülkenin gıda egemenliğinin ulus ötesi şirketlere teslim edilmesine izin vermeyeceğiz.

Sürekli yükselen enflasyona, yapılan zamlara dünyada yaşanan savaş ve ekonomik krizler bahane gösterilemez.

Dünyadaki yükselişler ile Türkiye’deki yükselişler arasında dağlar kadar fark vardır. Dünyada yaşanan krizlerden ülkenin etkilenmemesi için önlemini alacak doğru politikalar üretecek olan devlettir.

Adı ne olur ise olsun savaş; işsizlik, açlık ve yoksulluk,

Savaş; kazanılmış evrensel hakların gaspı,

Savaş Barınamamak, sağlıklı beslenememek demektir.

Savaş; ekonomik etkilerinin yanında, halkların yaşam hakkının elinden alınmasıdır.

Ulaşım hakkı diğer haklara erişmeye aracılık eden temel bir insan hakkıdır.

Ulaşım hizmeti herkes tarafından ulaşılabilir güvenli konforlu eşit bir nitelikte sunulması gerekir.

Ulaşım tüketicinin yaşamını kolaylaştıracak yaşam kalitesini yükseltecek biçimde ücretlendirilmelidir.

Savaşın, dövizin ve dünyadaki krizlerin faturasını ödemek istemiyoruz, insanca yaşamak istiyoruz.

Krizin faturasının halkın sırtına yıkılmasından vazgeçilsin.

Halkın cebinden alınıp şirketlerin kasalarına aktarılmasından vazgeçilsin.

Bu ülkenin kaynakları kime aktarıldı ise, kimlerin vergileri silindi ise kimlere geri dönüşümsüz krediler teşvikler verildi ise krizin faturasını onlar ödesin.

Vatandaş açlık ve yoksullukla yaşam mücadelesi vererek, yaşama tutunmaya çalışırken, kimler cebini doldurmaya çalışıyor ise krizin faturasını onlar ödesin”.

Açıklama, Türkiye Cumhuriyeti’nin gereksiz harcamalarla yıkımın eşiğine getirildiğini dile getiriyor. Halk yığınlarının bilerek, isteyerek yoksullaştırıldığı, ellerine ne verilirse buna boyun eğecek duruma getirildiği gözlerden kaçmıyor.

TükoDer’in istekleri de şöyle:

"Halkın yaşam kalitesini yükseltmek kamunun görevidir.

Bizi yönetenlerden talep ediyoruz!

*Vatandaşın gündeminden açlık ve yoksulluk sorunu çıkarılmalıdır.

*Zamlara bir son verilsin, yapılan zamlar geri alınmalıdır.

*Elektrik temel ihtiyaçtır, kamu hizmeti olarak verilmesi sağlanmalıdır,

*Açlıkla yoksullukla yaşam mücadelesi verenler için ücret ve maaşlar güncellenmeli, insanca yaşam sınırı olan yoksulluk sınırı seviyesine getirilmelidir.

*Yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş emeklilerimizi bir kenara atıp ölüme terk edilmemelidir, bayram ikramiyeleri ve maaşları güncellenmeli insanca yaşayabilecekleri bir maaş uyarlaması yapılmalıdır.

*Tarım arazilerine göz dikilerek ranta kurban edilmemelidir.

Küresel şirketler ve doların yeşili değil, halk düşünülmeli, onların çıkarlarına göre değil halkın çıkarlarına göre politika oluşturulmalıdır.

* Çiftçilere indirimli akaryakıt, gübre ve tohum desteği sağlanmalıdır.

*Ulaşımda ücretler aşağıya çekilmelidir, bunun için; ulaşım hizmetlerinde kullanılan akaryakıtlarda ÖTV ve KDV yi kaldırılmalıdır.

*Köprüleri, otoyolları, havaalanlarını işleten şirketleri hibe para yardımı etmek yerine halkı halka para yardımı edilmelidir.

*Açlığı ve yoksulluğu ortadan kaldıracak ekonomik ve sosyal politikalar ivedilikle uygulamaya konulmalıdır.

*Tek asgari ücretli çalışan ailelere kira yardımı yapılmalıdır.

Tüm tüketiciler adına ülke yönetimine çağrıda bulunuyoruz. Zamlara, yoksulluğa, açlığa ve hak ihlallerine karşı çözüm önerilerimizin dikkate alınarak gereğinin gerçekleştirilmesini diliyor ve bekliyoruz.

TükoDer olarak örgütlü gücümüz ve tüketiciler ile birlikte mücadelemize devam edecek, taleplerimizin takipçisi olacağız.”(1)

Ülkemiz insanı için yaşam alanlarını daraltan, insanca yaşama olanaklarını ortadan kaldıran fiyat artışları, geniş halk yığınlarının canını yakacak boyutlara geldi.

Geniş halk yığınları sessiz, suskun, örgütsüz, edilgen biçimde olanları izlemekte, yapılanları sineye çekmekte.

Halk yığınları kendileri için biçilen gömlekleri yırtıp atmadan, kendi söküğünü dikmenin yollarını bulmadan sorunlarına çözüm bulunulamayacağının bilincinde değil.

--------------------------------------------

1. TükoDer basın açıklaması