Lombok’tan Yogyakarta’ya uçak yolculuğu 1 saat 20 dakika sürüyor. Artık Java adasındayız. Yogyakarta Budist Borobodur ve Hindu Prambanan tapınaklarına yakınlığı sayesinde, ünlenmiş ve popüler bir hale gelmiş. Java’daki aktif volkanlardan biri burada bulunuyor ve sürekli olarak şehir bir yanardağ patlaması ve deprem riski altında. 2006 depremi ve 2010’da Mount Merapi’nin şehrin üstüne lav püskürtmesi hiç unutulmuyor. Adisucipto havalimanı şehrin sadece 8 km dışında ve Yogyakarta’ya havalimanındaki bağlantılı tren ile ulaşmak mümkün. Otobüs terminali ise havalimanına 4 km uzaklıkta, buradan Jakarta’ya 12 saat, Bandung 10 saat ve Surabaya ise 8 saat ile otobüs yoluyla karadan ulaşabilirsiniz.

Yogyakarta (halkının deyişiyle, “Jogja”), gezmesi kolay ve ufak bir şehir. Endonezya’nın en eski kentlerinden biri aynı zamanda. Tarihi yapıları, üniversiteleri ve galerileri ile bir kültür, sanat ve eğitim şehri. Yogyakarta bisiklet ulaşımı için bir cennet... Yollarda arabadan çok motosiklet ve bisiklet var... İnsanlar oldukça yardımsever, yol dümdüz ve yolun üçte birinden fazlası bisikletlere ayrılmış, emniyet şeridiyse neredeyse yok… Bu güzel ve tarihi şehri gün boyu 10 TL ödeyerek rahatlıkla pedallayabilirsiniz. Yogyakarta’da gün boyu bisiklet sürdüm. İnsanlar inanılmaz yardımsever ve dost canlısı. Burası gelişmek için çabalayan Müslüman bir şehir... İlk önce ‘acaba para mı isteyecek?’ diyorsunuz. Öyle ki, an geliyor, gideceğiniz yere kadar size eşlik ediyorlar. Fakat, yardım ettikten sonra, sessizce gülümseyerek uzaklaşıyorlar...

Adeta şehirlerini tanıtmayı ve kültür turizmini kendilerine bir misyon edinmişler. Bir gün boyunca, yoğun bir trafik akışında, arabalar, motorlar, becaklar, at arabaları ve bisikletle güzelim mütevazı ama medeni caddelerde mükemmel bir uyum sergiledi. Üstelik, kimsenin gözünde ne korku, ne kahpelik ne de kandırma telaşı gördüm... Araçlar ve yayalar ile en ufak bir sorun yaşamadım. Bu arada, dikkatinizi rica edeyim, Avrupa’da bir yerlerden değil, Endonezya’nın kendi halinde, kendiyle ve koşullarıyla barışık, dinini ötekileştirmek için kullanmayan ve bizdeki gibi tarih kokan bir kentinden bahsediyorum... Yogyakarta Türkiye’nin çoğu ilinden daha güvende, rahat ve keyifli hissettiriyor insana...

          

Malioboro en önemli, turistik ve hareketli caddesi. Sultan sarayına (Sultan Palace) ve su kalesine (Water Castle) gidebilirsiniz. Sultan Sarayı denilen mekan son derece görkemsiz bir yer olduğundan, bizdeki büyük bir konak gibi düşünebilirsiniz. Su Kalesi ise birtakım geçitlerden ve bedestenlerden ibaret ve önemli oranda restorasyon altındaydı.

Luwak kahvesini mutlaka deneyin, luwak kedi-köpek arası bir havyan, kendisine kahve çekirdekleri yediriliyor, hayvan bu kahveleri midesinde öğütüp dışkı şeklinde çıkarıyor, bu kısım işleniyor ve tekrar kahve haline getiriliyor. Farklı bölgelerde yetiştirilen luwaklardan elde edilen kahvelerin sertlikleri ve tatları gerçekten birbirinden çok farklı. Anlatıldığında sürecin biraz tiksindirici geldiğinin farkındayım ama bu kahve enfes bir aromaya sahip.

Kotagede’nin büyüleyici labirentlerini keşfetmeyi ertelemeyin. Kota, yani kuta, şehir demek. Kotagede 16. yüzyılda kurulan Mataram sultanlığının başşehriymiş burası. Eski şehir anlamına geliyor. İnsanlar oldukça toleranslı, huzurlu, iyimser, stressiz ve sakinler… Kadınların neredeyse hepsi örtülü ama taassup yok, kadınlar sosyal hayatın içinde aktifler, güleryüzlüler ve yaşamın her alanındalar. Rahatlıkla motosiklet kullanıyorlar, rahatsız edilmiyor ve rahatsız olmuyorlar...

Merapi ile Merbabu dağları arasından Setumbu tepesinden gündoğumu izleyin. Borobudur’da 73 stupa, 504 Buda heykeli bulunuyor, her kenarı 120 metre uzunluğunda. Buda’lar 6 farklı el işareti yapıyorlar. Yapımında 3.5 milyon taş ve 2 milyon ton antrist kullanılmış. 2006 depreminde zarar görmüş ve üzerine lav yağmış. 750 yılında inşa edilmeye başlanıyor ve inşaat süreci 75 yıl sürüp 825 yılında tamamlanıyor. 100 yıl kadar aktif bir şekilde kullanıldıktan sonra, Hindistan’daki Ajanta gibi, bilinmeyen bir nedenle terk ediliyor. Zamanla etrafı toprak ve ormanla kaplanıyor. 14 yüzyılda İslam’a geçişle tamamen unutuluyor. 1811 – 1816 yılları arasında Java İngiliz idaresi altındayken, İngiliz general ormanlar içerisinde bulunduğu söylenilen bu tapınağı bulmak için bir Hollandalı mühendis görevlendirir. Mühendis de 250 adamı ile ormanları keserek ve bitkileri yakarak yapıyı tekrar ortaya çıkarırlar ve restorasyon çalışmaları başlar.

2012 yılında Guiness’e dünyanın en büyük Budist alanı olarak girmeyi başarır. 1991 yılında ise Unesco kültür mirası listesine girer. Halen yılda bir kere Budha’nın doğum günü olarak kabul edilen Vesak bayramı buradaki Budistler tarafından törenlerle kutlanır. Kurumuş bir gölün üzerinde lotusu temsilen kurulmuş olduğu teorisi de bulunmaktadır. O zamanlar Java’da iki ayrı krallık varmış, biri Hindu ve biri Budist olmak üzere. Ama hiçbir zaman aralarında sürtüşme yaşanmamış ve yüzyıllarca barış içinde beraberce yaşamayı becermişler. 15 yüzyılda ise İslam gelir.

Borobudur’a komşu Hindu Tapınağı Prambanan 9. yüzyılda yapılmış. Shiva, Brahma ve Vishnu’ya adanmış. 240 büyüklü küçüklü tapınaktan oluşurken, meydana gelen bir depremde hepsi yıkılmış. Sonradan önemli kabul edilenler tekrar inşa edilmiş. Fakat sonra selden de zarar görmüş. Borobudur’dan 100 yıl kadar sonra yapıldığı için, oradaki bazı formlardan etkilenmiş ve taklit edilmiş. Endonezya’nın en yüksek tapınağı olarak biliniyor. 47 metre. Borobudur’a karşı misilleme olarak yapılmış, bir nevi rekabet unsuruymuş. 930 yılında muhtemelen Meripa yanardağı patladığı için, saray merkezi taşınınca terk edilmiş ve unutulmaya yüz tutmuş. 16. yüzyıldaki büyük depremde çok zarar görmüş ve parçaları etrafa saçılmış. Zamanla insanlar burası hakkında birtakım efsaneler ve öyküler uydurmaya başlamışlar.

1811’de kısa egemenlikleri sırasında İngilizlerin dikkatini çekmiş fakat ancak 1930’da ciddi restorasyon çalışmalarına başlanabilmiş ve bu zamana kadar da tapınak ciddi ölçüde yağmalanmış. Tapınaktan kaçırılan taşlar etraftaki evlerin yapımında kullanılmış. 1990’larda ana tapınakların restorasyonuyla beraber, Prambanan yeniden Hindu tören ve ayinlerinin yapıldığı bir yer haline dönüşmüş. 2006 Yogyakarta depreminden ciddi hasar görmüş olan kompleks, aynı yol içinde yeniden açıldıktan sonra ise büyük bir ilgiyle karşılaşmış. 2014 yılında 200 km doğusundaki Kelud volkanının patlamasından etkilenmiş ve komşu yapılar ile birlikte, kısa süreliğine ziyarete kapatılmış. Borobudur gibi Prambanan da Yogyakarta merkeze yarım saat ila 1 saat mesafede yer alıyor (40-50 km).

Yogyakarta’da nüfusun %85’i Müslüman, %10 Katolik, %2 Hindu ve %1 Budist. Yogyakarta’da motorlu ve bisikletli becaklar bulunuyor. Eskişehir’e benzettim. Prambanan ve Borobudur giriş biletleri birlikte satılıyor, tek bilet 30 dolar. Yogyakarta merkezde (mümkünse bisikletle) güzel bir cadde turu atmayı ve Kotagede’nin efsunlu labirentlerini ziyaret etmeyi, geri kalan zamanınızı da Borobudur ve Prambanan tapınaklarının ihtişamına ayırmanızı tavsiye ederim.