İçişleri Bakanlığı, coronavirüs bulaşısı kapsamında yardım toplayan İstanbul ve Ankara Büyük Şehir Belediyelerine soruşturma başlatmış bulunmakta. Soruşmanın nerelere uzayacağı henüz belli değil. İki ille sınırlı kalmayacağına, özellikle CHP’li yerel yönetimlere uzanacağına kesin gözüyle bakılmakta.

Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyelerinin, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) bulaşısı nedeniyle, yardıma gereksinimi olanlara el uzatabilmek için düzenlediği yardım toplama girişimleri, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 81 ilin valilerine gönderdiği genelgeyle engellendi. Gönderdiği yazıda, belediyelerin valiliklerden izin almadan yardım kampanyası düzenleyemeyeceği, düzenleyenler hakkında soruşturma başlatılacağı belirtildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, düzenlenen yardım kampanyasıyla saptanacak 250-300 bin aileye gıda kolilerini dağıtacaklarını açıklamıştı.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise, 500 bin aileye düzenli gıda yardımı yapılacağına yönelik organize ve planlı bir çalışma başlattıklarını söylemişti.

Yolsuzluk varsa engellensin

Yerel yönetimleri, gerçek ve tüzel kişilikleri yardım toplamalarında, toplanan yardımların amacına uygun biçimde harcanmasıyla ilgi yolsuzluklar, ilkesizlikler varsa, bunlarla ilgili soruşturma, kovuşturma yapılmalı. Buna kimse karşı koyamaz. Yapılacak soruşmalarla suçlu olduğu saptanan yerel yönetimlerin, yardım toplamasına engel olma kararı Yargı organları tarafından verilebilmeli. Merkezden yönetimin bu tür konularda karar verme yetkisinin olması, yerel yönetimleri merkezden yönetimin tutsağı durumuna sokar.

Yardım paralarına el konulması

Merkez yönetimi, yerel yönetimlerin topladıkları paralara el koymuş bulunmakta. Para yardımı dışında toplanan gıda yardımı gibi girişimlere de bu gözle baktı anlaşılmakta. Yapılan soruşturma sonunda yasalara uygun olmayan bir para toplandığı saptanırsa, bu paralar, parayı verenlere geri mi verilecek, merkez yönetimi bu paralara el mi koyacak? Burası çok önemli. Toplanan paraları yerel yönetimlerin kullanımına bırakmadan el koyacaksa, iyi niyetten uzak olup olmadıkları ortaya çıkacak.

Yardım Toplama Yasası yetersiz

2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu, “Kamu yararına uygun olarak, amaçlarını gerçekleştirmek, muhtaç kişilere yardım sağlamak ve kamu hizmetlerinden bir veya birkaçını gerçekleştirmek ya da destek olmak üzere ‘gerçek kişiler, dernekler, kurumlar, vakıflar, spor kulüpleri, gazete ve dergilerin’ yardım toplayabilecekleri” düzenlemesi getirilmiş. Bu düzenleme yetersiz. Bu yasaya göre, 100 üyesi olan bir köy kalkındırma ya da mahalle dayanışma derneği yardım toplayabilecek, 18 milyon nüfuslu bir kentin yerel yönetimi yardım toplayamayacak. Böyle eşitsiz bir düzenlemenin toplumda karşılığı olamaz.

Yardıma gereksinimi olan “Gerçek Kişiler” yardım toplayabilecek, milyonlarca insana yerel yönetim hizmetleri sunmak için kurulmuş olan yerel yönetim birimleri yardım toplayamayacak.

Yasanın yeniden düzenlenmesi gerekmekte.

Yalnız yerel yönetimler değil, sivil toplum kuruluşları, en küçük yerleşim biriminin muhtarları, özel kişiler de yarım toplama girişimlerinde bulunabilmeliler.

Yardım toplama yetkisi konusu belirsiz

Yasada “yerel yönetimlerim yardım toplayabilmesi ya da toplayamaması” belirtilmiş değil. Yardım toplamak isteyen gerçek ya da tüzel kişilerin, Kaymakamlık ya da Valiliklerin izniyle yardım toplayabilecekleri öngörülmüş. Kaymakamlık ya da Valilik kendi partisinden olmayan, kendi isteklerine ters düşen uygulamalar yapan yerel yönetimlere, kasıtlı olarak yardım toplama yetkisi vermemekteyse, bu durumda neler yapılacağı belirsiz. Bu keyfiliğin yaptırımının ne olacağı belli değil.

Gerçek amaç

Yardım toplama yetkisinin tek elde, merkezi yönetimde toplanması, toplanan yardımları siyasal, ekonomik getirilerinden yararlanmak olduğu açık.

Kendilerinden olmayan yerel yönetimlerin yurttaşlarla dayanışma bağları kurmalarını, gelişmelerini engellemek işin bir başka boyutu.

Yurttaşların kendi aralarında dayanışma, yardımlaşma, kaynaşma ağları kurmaları demokrasi dışı yönetimleri hep korkutmuş, bu korku sürmekte.

Merkezden yönetimin tüm yetkileri elinde toplamaya çalışması, tüm alt yönetim birimlerinin kendi denetimi altında tutulması çabaları, toplanan gelirlere el koyma amacını taşımakta.

Bunlar bilinemeyecek konular, çözülemeyecek bulmacalar değil. Göklerin ötesinden gelen güçlerin yaptığı işler değil. Tanıdıklarımızın, seçtiklerimizin yaptığı işler. Sorun bu işleri algılamada.

Gözümüzü körleştirdikleri, beynimizi tutsak aldıkları için göremediğimiz, algılayamadığımız, tanıdık, bildik konular.

Çözüm yolu halkın sorunlarını, nasıl yönetildiğini algılamasından, kötü yönetimlerin yakasına yapışacak yardımlaşma, dayanışma ağlarını kurmasından, özgüvenini geliştirmesinden, kendi çıkarlarının tersine gelişmelere karşı sesini yükseltmesinde geçmekte.