Metin Sarfati’yi fiziksel varlığıyla tanıma olanağım olmadı. Değerli Vildan Şalele’nin önerisiyle başlayan tanıma yolculuğumda, düşüncelerini tanıdım. Bilge, çok birikimli olduğu anlaşılan bir insan. Bu değerli insan, artık aramızda değil.

“Yahudi İnsandan İnsan Yahudi’ye” adlı yapıtı, yayımlanan 6 yapıtından biri. Liberalizmi Yeniden Düşünmek, İktisat Sadece İktisat Değildir, Uygarlığın Bunalımı, İktisatta Yeni Yaklaşımlar, Ekonomi Politiğin İnsanı Kim'dir? yapıtları da ülkemiz kültürüne armağan ettiği yapıtlar.

“Yahudi İnsandan İnsan Yahudi’ye” adlı yapıt Metin Sarfati’nin çoğunluğu Şalom Gazetesi’nde, başka yayın organlarında, değişik tarihlerde yayınlanan yazılarından oluşmuş.

Bu yapıtla Metin Sarfati, tüm farklılıkların, kimliklerin, inançların ötesine geçerek, insanlığa giydirilmiş olan farklı kimliklerin gömleklerini yırtarak, “insan” olma noktasına ulaştığı anlaşılıyor. “İnsan kimliği”nin sorgulanmasını temel almış yapıtında.

“Entellektüelsiz toplum hazzın gösterişinde tatmin arayacaktır. Düşünceyi küçümseyecektir. Bu da entellektüelin yeşereceği toprakları tümden çoraklaştıracaktır” (s. 99) diyor Metin Sarfati. Yaşadığımız topraklarda, düşünen, sorgulayan, yurt ve dünya sorunlarını irdeleyen, yorumlayan insanlara yaşam alanlarının dar edilmesi, bu toprakları düşüncesizliğin çoraklığına dönüştürmekte. Aydınların, yazarların çizerlerin öcü gözüyle görüldüğü bir ülkenin, insanlığın ortak yaşam algılarına doğru yol alamayacağını anlatmaya çalışıyor yazarımız.

Yahudi soyunun tüm dünyada uğradığı haksızlıklar, ötekileştirmeler, kıyımlar üzerinden insanlığı, insanlığı sorguluyor.

Yapıtın sayfaları arasında, yok sayılan, aşağılanan, itilen Yahudiliğin varlığını kanıtlama çabalarının olduğu görülüyor. Burada “Yahudi Milliyetçiliğinin” ötesine geçilmesine gösterilen çaba da kendisini göstermekte. Metin Sarfati, bu tutumuyla da ırklar üstü bir Dünya Vatandaşı algısında olduğunu ortaya koymakta. Yahudilerin yaşadıkları çileleri dile getirirken, asıl sorununun Yahudilik değil, insanlık olduğunu değişik yorumlarla ortaya koymuş bulunmakta.

Savaşların, şiddetin önlenmesi konusunda oldukça ufuk açıcı yorumlar var yapıtta. Yorumlar, ünlü düşünürlerin bu konulardaki görüşleriyle zenginleştirilmiş durumda.

Olayları bir tarihçi, bir toplum bilimci (sosyolog), bir ruh bilimci (psikolog), bir din bilimci gibi yorumlama, konunun uzmanı düşünürlere söyletme becerisini kullanılmış Metin Sarfati’nin adı geçen yapıtında.

“Modernleşme bizim gibi toplumlar için her zamanki gibi özgün bestelerin silik kopyası olarak kalacaktır. Zor olacaktır yeni dünyayı anlamak. Modern sonrası dönem, bizde eski değerlerin, efsunlu dogmaların bitmez maddi ihtiraslara, kısır çıkarlara paravan olacağı bir dönemden ibaret olacaktır sadece.

Bu topraklar üzerindeki Yahudi toplumu da, özgün bir modernleşmenin uzağında, Batı’daki dindaşlarının nefes kesici entellektüalizasyon süreçlerinden habersiz kalacaktır. Dünya toplumuna katkıda bulunmak gibi bir amaçları olmayacak, Türk toplumunun ortalamasıyla uyum içinde olmak temel endişesini oluşturacaktır. İki toplum da buluşacakları ortalamayı vasatın altına düşürmek için yarışacaklardır sanki”. (s. 158)

Çağdaşlaşmayı, içselleştiremediğimiz için, kendi çabalarımızla yakalayamadığımız için, uygarlığın gerisinde kalmamızı açıklıkla dile getiriyor bu dizeler.

Bir uyarıda daha bulunuyor Metin Sarfati:

“Bütün bir yaşamı hazzının önüne atan, ona köle olan, ona tutsak olan, bu şekilde özgürleştiğini sanırken köleleşen bizler değil miyiz?” (s. 96)

“Bugünün yaşamında entellektüelsiz kalmış toplumun insanı, kendini tüketen ve acı çeken olmaya aday olacaktır”. (s. 96)

Suçu başkalarında değil kendimizde aramamız, kendi eylemlerimizle yüzleşmemiz gerektiğini vurgulayan bu uyarılar, yersiz uyarılar değil.

Şiddet konusu, Metin Sarfati’nin üzerinde çok sık durduğu bir konu. Bu konuda şu uyarısı ufuk açıcı:

“Kimi düşünürler tersini ileri sürseler de, yaygınlaşan ve giderek tehlikeli bir hale gelen günümüzdeki şiddetin anlaşılması, serinkanlı bir bakışı, bu da kaçınılmaz olarak çıkar ve önyargılarla yüzleşmeyi gerektirecektir.

Buradan hareket edildiğinde, iktisadi nedenlerin yanında, kutsalın şiddetle ilişkisinin anlaşılması, insanlığı hızla sürüklendiği geri dönüşü mümkün olmayacak yoldan alıkoyabilecek midir bilinmez. Ama, sanıyoruz ki tüm umutsuzluğa rağmen bu denenebilecek bir çare olarak görünmektedir.

Korkusuzca anlamaya çalışmak, eskinin yanlışlarından arınarak yeniyi inşa etmenin ilk şartı değil midir?” (s. 123)

Şiddet konusunda şu söylemler de düşünmeye değer uyarılar içermekte:

“Bugün şiddet her anlamda doruğuna çıkarken kutsal için ölme ve öldürmenin yeniden düşünülmesi gerekecektir.

Diğer şiddet nedenleri bir yana, kutsalın her yeri kapsamasının tehlikeleri görmezden gelinecek gibi değildir bugün”.

-----------------------------------------------

* Sarfati, Metin, Yahudi İnsandan İnsan Yahudi’ye, Efil Yayınevi, Ankara, 1. Basım, Şubat 2022