03.11.2002 tarihinde yapılan seçimleri kazanarak tek başına hükümet kurma başarısını yakalayan AKP, 14.03.2003 tarihinde tek başına hükümeti kuruldu.

Uzun süre tek başına ülkeyi yöneten yanına MHP’yi alarak, o günden buyana, aralıksız olarak ülke yönetiminde egemenliğini sürdürdü.

O günlerin ekonomik durumuyla içinde yaşadığımız günlerin ekonomik durumunu çok kısa olarak karşılaştırmaya çalışalım.

1 ABD Dolarının durumu şöyle:

Tarih Alış fiyatı Satış fiyatı

08.08.2002 1.630.178,00TL 1.638.041,00TL

  1. 1,633,776 TL. 1,641,656 TL.

18.11.2002 1.577.667 1,576,563

2002 yılı ortalaması 1.506.431.76 TL

07.08.2020 7,3215 7,3238

Altın fiyatları şöyle: (19.11.2002)

Gram Altın 16.227.740,91 TL 16.306.063,80 TL

Çeyrek Altın 26.072.527,12 TL 26.198.365,69 TL

Bu sayılar Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin durumunu, nereye doğru uçtuğunu net olarak otaya koymakta.

1 ABD doları, 08.08.2002 tarihinde 1.638.041,00TL’ye satılırken, 06.08.2020 tarihinde 8.30 TL. sınırına yükseldi.

Çeyrek altın 19.11.2002 tarihinde 26.198.365,69 TL’ye satılırken, günümüzde, 837 TL’ye yükseldi.

“Dolar gibi rezerv paralara olan güvenin azalması altının ons fiyatını 2000 doların üzerine taşırken çeyrek altının fiyatı 837 TL’ye ulaştı. İşte altın fiyatları.”

Paradan 6 sıfır atıldığını unutmayalım.

Dolar, Euro, Altın fiyatları ülkemiz tarihinin en yüksek fiyatlara tırmandı. Piyasalara bu fiyatların düşmesi için yapay önlemler getirildi. Bu yapay önlemler, yararı oksijenli suyla temizleyip bezle sarmak gibi bir iş. Kalıcı çözümlerin getirilemediği açık.

Ülkemizin durumuyla ilgili değişik görüşlerden bir derlemeye göz atalım:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye bir tırmanışta ama bunu görmek istemeyenler, gözü olup da görmeyenler var. Türkiye adeta bir uçuşun içerisinde. Ne kadar yanlış anlatırlarsa anlatsınlar, biz Türkiye olarak bu kalkınmamızı, tırmanışımızı yüksek oranda devam ettiriyoruz, ettireceğiz"

AKP Sözcüsü Öme Çelik: “Türkiye yükselmeye devam eden güçtür. Ekonomide, dış politikada, terörle mücadelede, iç politikada, sosyal politikalarda hedeflerimize yürümeye devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “ekonominin kesintiye uğratılmak istendiğini ileri sürerek "Ekonomimiz her geçen gün güçlenerek yoluna devam etmektedir. " görüşünü savundu.”

CHP Sözcüsü Faik Öztrak: “Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye tırmanışta" sözlerine CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "İki yılda milli gelir 125 milyar dolar düştü. Kişi başına gelir 1.762 dolar azaldı. Tırmanan, 3,9 milyon kişi artan işsiz sayısı" sözleriyle yanıt verdi”.

Eser Karakaş: “Bizim mali sistemin altında Beyrut’ta patlayan fosfatlar gibi bir birikim mevcut.

Türkiye’de senelik enflasyon yüzde 12, Euro bölgesinde yüzde iki ise, TL’nin senede yüzde on kadar Euro karşısında değer kaybetmesi normaldir, iktisatçılar bu konuya enflasyon diferansiyeli-kur ilişkisi diyorlar”

Yalçın Karatepe: “Artık TL’yi savunacak enstrümanları da kalmadı. Cephanenin bittiği bir dönemde ne savunma olur ne de saldırı. Sadece mağlubiyet bayrağını çekersiniz. Bu da gösteriyor ki ülkenin ekonomik gerçekliğinin ortaya çıkardığı durumu manipüle etmek sürdürülebilir değildir. Biliyorsunuz gerçeğin er ya da geç gün yüzüne çıkma gibi bir özelliği vardır”.

Nesrin Nas: “İktidar, ekonominin gerçek durumuyla yüzleşmek istemiyor. Sürekli krizleri geleceğe taşıyarak global piyasalarda yeniden para bolluğu gibi bir fırsat oluşacağı hesabıyla hareket ettiler hep. Bu fırsat önüne çıktı aslında. Dolar tüm piyasalarda zayıflamaya başladı ve pandemi ile mücadele amacıyla global likidite bollaştı. Ancak otoriterleşmenin cazibesine kapılan Türkiye, güven bozucu adımlarla bu fırsatı kaçırdı ve hep yaptığını yaparak Türkiye’nin jeo-stratejik kartını olur olmaz masaya sürdü.

Aynı zamanda Türkiye’nin vazgeçilmezliği hesabı yapan iktidarın bu hesabı da tutmadı.”

Garo Paylan: “Ekonomiden sorumlu olan ‘Damat’ Bakanın sorumsuz politikaları, krizi derinleştirmiştir. Damat Bey; para bastırdı, kredi pompaladı, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini sattı, İşsizlik Fonu’nu yağmaladı. Elde ettiği kaynakları ise vatandaşlarımıza değil, bir avuç yandaşına aktardı. Güven vermeyen ekonomi yönetiminin bastığı paralar, döviz kurlarını ve enflasyonu patlattı”.

“ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye'nin not görünümünü "negatif”ten "durağan”a yükseltti.

Fitch Ratings'den dün yapılan açıklamada, Türkiye'nin kredi notunun ise yatırım yapılamaz anlamına gelen "BB-” olarak kaldığı belirtildi.”

“Standard and Poor's'un (S&P) Türkiye'nin uzun vadeli kredi notunun artırılmasının önünde ciddi engeller bulunduğu yönündeki açıklamaları, Türkiye'ye ilgisi olan yatırımcılar Moody's'in açıklamalarına odaklandı. Ancak Moody's'den beklentilere paralel bir açıklama gelmedi. Kuruluş, Türkiye'nin “Ba1” kredi notu ile “pozitif” not görünümünü koruduğunu bildirdi”.

Türkiye Cumhuriyeti ekonomisini, ülke içinde, ülke dışında AKP’den başka beğenen, olumlu gittiğini söyleyen yok.

Ülkemiz, gerçek bir batışa sürüklenirse, kimse çıkıp “Ülkeyi biz batırdık” demeyecek. Bu batışın suçunu içte, dışta düşmenler üreterek, bunların sırtlarına yüklemeye çalışacaklar.