İnsan canından daha değerli bir iş olmasa gerek. İnsan yoksa hiçbir şey yok demek. İnsan olmayınca vatan topraklarının da anlamı yoktur. Yurttaşların can güvenliğinden daha öncelikli konu ne olabilir? Deprem için önlemler almak üzere vatandaşlardan vergi toplayarak bu paraları başka yerlere harcamanın bağışlanacak yanı yoktur.

Önemli bir deprem kuşağında ölümle burun buruna yaşayan Türkiye insanı, kendisini bu durumda yaşatanlara kafasını kaldırarak yüksek sesle tepkisini gösterememekte.

“Marmara depremi sonrası 26 Kasım 1999'da çıkarılan 4481 sayılı Kanun ile Ek Gelir, Ek Kurumlar, Ek Emlak ve Ek Motorlu Taşıtlar vergisi getirildi. Özel İletişim ve Özel İşlem Vergisi adı altında iki yeni vergi de konuldu. 2003 yılında özel işlem vergisi kaldırıldı ancak özel iletişim vergisi kalıcı hale getirildi. Bu vergi 2019 yılı için cep telefonu kullanan abonelere konuşma ücretinin yüzde 25'i, yeni abonelere ise 65 lira olarak yansıyor.

Vatandaşlar, 20 yıldır başta cep telefonu olmak üzere internet, bankacılık işlemleri, Spor Toto, Milli Piyango, uçak biletleri, gümrük ve pasaport işlemleri gibi birçok hizmet bedelinin içinde deprem vergisi ödüyor. Bu paralar ile binaların güçlendirilmesi ve tüm Türkiye'de deprem güvenliğinin sağlanması gerekiyordu. Ancak dönemin Maliye Bakanı AKP'li Mehmet Şimşek, deprem paralarının duble yollara harcandığını açıklamıştı. Bir önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da “Bu vergiler deprem için getirilmiş olsa, alınır biterdi. Bütçenin ihtiyacı olduğu için toplandı, milleti aldatmanın alemi yok demişti.”(1)

Vatandaştan ağır vergi yükleriyle vergi toplandığı, bu paraların nereye harcandığına ilişkin sorular sorulamadığı ülkede, bu paraları toplanma amaç dışında harcamanın ne yasal ne siyasal olarak hesabı sorulamamıştır.

1999 depreminden sonra, yaşanacak yeni depremlere çözümler üretmek adına yeni vergilerin konduğu, bu konuda hiçbir çözüm geliştirilmediği bilinmekte.

“17 Ağustos 1999'da yaşanan depremin ardından “geçici” denilerek alınmaya başlanan ve 2002'den itibaren de kalıcı hale getirilen deprem vergilerinden bugüne kadar 66 milyar 143 milyon lira toplandı. CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Özel İletişim Vergisi (ÖİV) adıyla bugüne kadar vatandaşlardan 66 milyar lirayı aşkın para alındığını belirterek, “Bu para nereye harcandı?” diye sordu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun da “Deprem önlemi için toplanan paralar nereye gitti? Deprem toplanma alanları kimlere peşkeş çekildi? Bu paralar ile okullarımızı, hastanelerimizi güçlendirdik mi?” sorusunu yöneltti. 20 yıldır başta cep telefonu olmak üzere internet, bankacılık işlemleri, Spor Toto, Milli Piyango, uçak biletleri, gümrük ve pasaport işlemleri gibi birçok hizmet bedelinin içinde deprem vergisi ödüyoruz. Bu paralar ile binaların güçlendirilmesi ve tüm Türkiye'de deprem güvenliğinin sağlanması gerekiyordu.”(2),

Devlet vatandaştan deprem için topladığı vergileri sorunsuzca başka alanlara harcamış bulunmamakta.

Olayın vatandaş tarafında da yeterli duyarlılığın olmadığı görülmekte.

“Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) verilerine göre, deprem sonrası İstanbul’da, 15 bin 708 konut için deprem sigortası yaptırıldı. DASK’ın resmi internet sitesinde yürürlükte olan poliçe sayısı depremden bir gün sonra, yani 27 Eylül tarihinde 2 milyon 315 bin 137 iken, 29 Eylül tarihinde bu rakam 2 milyon 330 bin 845’e çıktı. Buna göre, İstanbul’da depreme karşı sigortalanan konut sayısı yüzde 62,9’dan 63,3’e yükseldi. Vatandaşların sigorta için yoğun başvuru yaptığı, poliçe sayısında yüzde yüze yakın artışlar yaşandığı belirtildi.”(3)

Bu artışa karşın 1. Derece deprem kuşağı üzerinde bulunan İstanbul’da konutların 34.7’sinin, yaklaşık 3 konuttan birinin deprem sigortasının bulanmadığı anlaşılmakta. Bu durum, halkın ya yazgısına boyun eğdiği, ya evini deprem sigortası yaptırma olanağından yoksun olduğunu ortaya koymakta.

Türkiye genelinde de durumun farksız olduğu görülmekte.

“Türkiye genelinde de sigortalılık oranında artış yaşandı. Deprem öncesi 17 milyon 661 bin 690 konuttan, deprem sigortası yapılan sayısı 9 milyon 247 bin 865, sigortalılık oranı yüzde 52,4 olarak belirtilmişti. Deprem sonrası sigortalı konut sayısı 9 milyon 264 bin 251’e, oranı ise yüzde 52,5’e yükseldi. İki gün içerisinde Türkiye genelinde 16 bin 386 konut deprem sigortası yaptırdı.”(4)

Bu sayılar, ülke düzeyinde yaklaşık 2 konuttan birinin depreme karşı sigortalı olmadığını göstermekte. Türkiye’nin %96’sı deprem kuşağında. Yalnız devlet değil, halk da yaşanacak depreme karşı duyarsız durumda.

“Türkiye yüzölçümünün % 96’sı, nüfusunun %99 ’unun deprem riski altında olması, beşeri ve ekonomik faaliyetler açısından depremin önemini artırmaktadır. Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği kabul edildiğinde, yerleşim yeri seçilmesinden sanayi faaliyetlerine kadar pek çok alanda yapılacak planlamada bu konunun göz önünde bulundurulması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.”(5)

Yaşanan depremler sonunda kısa bir süre çadır alımları, deprem çantası, el feneri alımları artmakta, uzun erimli, kalıcı çözümler üretilememekte. Depremle böylesine iç içe yaşanan bir ülkenin insanı, uzun soluklu çözümler üretmek zorunda.

İnsanımızın hiç zaman yitirmeden depremle birlikte yaşama, olacak depremlerden büyük zararlar görmeden gerekli önlemleri alacak adımları atması gerekmekte.

------------------------------------

(1) T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, "17 Ağustos Depremi'nden sonra 'deprem vergisi' adı altında toplanan 66 milyar lira nereye harcandı?", 28.09.2019

(2) Kaya, Başak, 66 milyar lira nereye gitti?, Sözcü Gazetesi, 28.09.2019

(3) BirGün Gazetesi, 2 günde 15 bin 708 konuta deprem sigortası yaptırıldı, 29.09.2019

(4) T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, Depremin ardından 15 bin 708 konuta deprem sigortası, 29.09.2018

(5) Türkoğlu, Necla, Türkiye’nin Yüzölçümü ve Nüfusunun Deprem Bölgelerine Dağılışı, tucaum.ankara.edu.tr › wp-content › uploads › sites › 2015/08 › tucaum8_7