Şehrin tek bacası tüten fabrikasıdır Kars Şeker Fabrikası. Özelleştirme furyası tam gaz giderken memleketin hangi şehrinde tüten baca kaldı! İyi kötü birçok şehirde kamuya ait fabrikalar işletmeler vardı. Özal dönemiyle başlayan ve Sosyalist Blok’un da yıkılmasının ardından kamu "tu kaka" ilan edilmiş, sermayenin iştahı da kabardıkça kabarmıştı. Bu iştah hiç bitmedi, onlara kalsa biteceği de yok.

Türkiye'de ilk özelleştirmeler den “Kars Süt Mamülleri Müessesi”dir. Burayı alan şirket yükümlülüklerini yerine getirmemiş, küçük olan ilk iki taksidi ödemiş sonrasında hiç bir ödeme yapmadığı gibi, onlarca işçi işten çıkarılmış, makinaları sökülerek başka yerlere taşınmış, bölge hayvancılığına büyük darbe vurulmuş, zarar devlete yüklenmişti.

Sarıkamış Ayakkabı Fabrikası 330 kişiyi istihdam ediyordu. Özelleştirildi. Kars Sarıkamış yolu üzerinde olan fabrikanın bugün yıkıntıları bile kalmadı.

Şehrin tek bacası tüten fabrikanın kurtarılması meğer şehrin AKP’li vekilleri sayesindeymiş. Öyle diyor bununla övünüyorlar. Fabrika kapatılmasın diye “yumruk yumruğa” gelmişler.

Merak işte, Kars’ın AKP’li vekilleri kiminle yumruk yumruğa gelmişler acaba? Yumruk yumruğa cümlesini elbette mecazen kullanmıştır ancak yine de kendi bakanlarıyla ters düşmüşler. Vekil Yunus Kılıç: ” Evveliyatını tam olarak bilmiyorum ama kapatılmaması için biz tam 11 yıldır Sayın Bakanımız Ahmet Arslan ile birlikte müthiş bir mücadele verdik. Kars Şeker Fabrikası sürdürülebilirliği en zor olan fabrikadır. Bu yıllardır böyledir. Fabrikamızın geçmişte 7 bin ton pancar üretimiyle kampanya yaptığı yıllar olmuştur. En az 100 bin ton pancar işlemeyen fabrikalar zarar eder. Devlet sineye çekmiştir. Biz geçmiş bakanlarla neredeyse yumruklaşacak kadar mücadele ettik ve dedik ki, yeter ki fabrikamız ayakta kalsın”

“Devlet sineye çekmiştir. ”Bu sayın vekiller, eğer başka şehrin vekili olsalardı kılları kıpırdamayacaktır, söylediklerine bakınca akla bu geliyor. Onlara göre zarar eden fabrika kapatılır. Ya da sermayeye arsası, binası, makinaları, bilcümle taşınır taşınmaz malları peşkeş çekilebilir. Ama vekiller bu şehrin vekilidir ve şehrin tüten tek bacası şeker fabrikasıdır. Tekrar tekrar seçilmek için neylersin ki, bu şehrin insanlarının oyuna muhtaçlar.

Kars aslında bir hayvancılık şehridir. Yemin, otun, samanın yanında şeker küspesi de hayvan yemi olarak kullanılır. Şeker pancarı üreticisi var bir de. Yaklaşık 550 civarında üretici köylünün yanında, işçisi, memuru, taşeronla birlikte 500 kadar çalışanıyla fabrikanın varlığı sayesinde evlerine ekmek götürmüş olmalarını “devlet sineye çekmiştir”, şehrin vekilleri sayesinde. Devletin insanına iş bulma, iş yaratma yükümlülüğü yokmuş gibi;77 bin ton pancarın işlendiği, 11 bin 300 ton şeker, 3200 ton melas elde edilmesinin, 25 bin yaş küspenin elde edilmesi, ”devletin sineye çekmesi” midir?

Vekillerin şehrinde sağ partilere oy verenlerin anlattığı bir hikaye var. Senatörlerin olduğu vakit, CHP'li Kars senatörü rahmetli Sırrı Atalay memlekette bir toplantıda konuşurken şapkası elinde kalır . ”Bu şapkayı asacak bir çivi yok mu" der. Vatandaşın birinin, "Kars'a bir çivi mi çaktın da şimdi şapkayı oraya asalım” dediği rivayet edilir.

Yaklaşık yirmi yıllık iktidarlarında memlekette çakılan çivileri bir bir söktüler. Devletin işletmecilik'ten tümüyle elini çekmesini marifet saydılar. Özal'ın ayak izlerine basarak ilerliyorken koşar adım atağa kalktılar. Cumhuriyetin kazanımı fabrikaları, işletmeleri elden çıkardılar. Üretim devam edecek hiç biri kapanmayacak demelerine rağmen ayakta kalan olmadı dersem abartmış olmam. Memlekette mercimekten buğdaya ithal etmedik tarım ürünü kalmadı. Çiftçilik sizlere ömür.

Otuz yılda 70 milyar dolara varan özelleştirme gelirleri nerede peki?

Son yirmi yılda 40 binin üzerinde göç veren şehirler arasında yer alan Kars, liderlikten vazgeçmiyorsa yumruk yumruğa gelen vekillerin hükümetinin hiç mi payı yok? Yada niye aynı Parti'nin bakanıyla vekili 'mücadele etmek zorunda' kalır. Sanayi yok zaten, tarım bitti, hayvancılık ise, iki adım ileri bir adım geri gitmekten helak olmadı mı? Kars (bütün Anadolu şehirleri gibi) büyük şehirlere göçerken ne yaptılar? İşkur aracılığıyla mevsimlik işlerde AKP il ve ilçe binalarında listeler hazırlanarak yıllarca gençler, işsizler bir yere gitmesin başka partilerin kapısını çalmasın diye adeta “rehin“ alınmadı mı? Neyse. . . Demek ki, neymiş tüten bacaları korumak için, yeni yeni bacalar inşa etmek için, iş için, ekmek için, özgürlük için yumruk yumruğa gelmek gerekliymiş.