25.07.2020 tarihinde 2 gün sürecek olan CHP 37. Olağan Kurultayı başladı.

İlk gün yapılan seçimlerde, 1356 delegenin 1251’nin oyunu alan Kemal Kılıçdaroğlu 6. Kez CHP Genel Başkanı oldu. 67 oy geçersiz sayıldı. 89 delegenin de Kılıçdaoğlu’na oy vermediği anlaşılmakta. Bu sonuca en çok sevinenlerden birinin Erdoğan olduğunu kestirmek güç değil.

Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkanlık için yeterli imzayı toplayabilen tek aday oldu. Aday adaylıklarını açıklayan Aytuğ Atıcı, İlhan Cihaner ve Tolga Yarman ise Genel Başkanlık için gerekli olan 68 delegenin imzasını toplayarak aday olamadılar. Bu görünüm bir CHP’yi, “Lider Partisi”, “Tek Adam Partisi” görünümüne sokmuş olmuyor mu?

Yaşanan kurultay, CHP delegelerinin partinin “Tek Adamı” konumunda olan Kılıçdaroğlu’nun yörüngesine kenetlenmiş olduğunu göstermekte.

100 yıla yakın geçmişi olan bir siyasal parti, tek kişinin adaylığıyla genel başkan, tek kişilik listeyle il, ilçe seçimleri yapıyorsa, bu durum parti içi demokrasi adına sevinilecek bir görünüm olmasa gerek.

Alınan sonuç, Kurultay delegeleriyle taban arasında da kopukluk olduğunu ya da partinin tepeden tırnağa bir kesimin elinde olduğunu gösteriyor.

1356 delegenin 156’sı, yaklaşık 9 delegeden 1’i Kılıçdaroğlu için oy vermeyen ya da oyunu geçersiz oy durumuna getirmiş demektir. Bu sonuç Kılıçdaroğlu’nun büyük bir başarısı mı, Türkiye demokrasisinin bir kaybı mı bunu ileride göreceğiz.

Kendi içinde demokratik olamayan bir siyasal partinin ülkeye demokrasi getireceği söylemlerine kim inanır?

CHP’de 'Hedef İktidar' kurultayı olarak nitelenen kurultayda CHP bir kez daha “Tek Adam Yönetimi” kıskacından kurtuluş için bir umut olamayacağını gösterdi. “Tek Adam Partisi” olmaktan kurtulamayan bir siyasal yapının, ülkeye demokrasi getirmesinin, ülkeyi “Tek Adam Yönetimi” kıskacından kurtarmasının olanaksızlığını gözler önüne serdi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nde “Birinci sorun: Yasama, yargı ve medya bir kişinin vesayeti altındadır” dedi. Çok doğru bir saptama. CHP de Kılıçdaroğlu’nun vesayeti altında. Bu sorunun çözümü nasıl olacak?

Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayın açış konuşmasında, ülkenin en önemli 5 sorununu sıralarken, “27 Şubat 2020 ne oldu? Suriye'de 36 askerimiz şehit oldu. Sorumlusu kim? Sorduk mu? 36 askerimizin kanı yerde duruyor” dedi.Bunu söyleyen, görevi sırasında, Türk Silahlı Kuvvetlerine sınır ötesi eylemlerde bulunma teskeresine oy veren CHP’nin Genel Başkanı.

Türk Silahlı Kuvvetlerine sınır ötesi eylemlerde bulunmasına izin veren teskerede CHP’nin de imzası var. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da yaşanan tüm olumsuz gelişmelerde AKP kadar, kendileri de sorumlular.

Dokunulmazlıkların kaldırılması, HDP’li siyasetçilerin belediye başkanlarının görevden alınmaları, tutuklanmaları süreçlerinde gerekli, yeterli tepkiyi koymamaları, “Cumhuriyeti Demokrasi İle Taçlandıracağız” söylemlerinin ne denli güven verici olduğunu düşündürtüyor.

Konuşmasında: “Üçüncü büyük sorunumuz dış politika. Türkiye bugün egemen güçlerin taleplerini yerine getiren devlet konumundadır. Ekonomide bağımsızlığını, siyasette bağımsızlığını büyük ölçüde kaybetmiştir. Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman Süleyman Şah Türbesi'nde bayrağı indirip, topraklarını terk eden bir hükümetle karşılaşmadık. Bunlar yaptılar” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu’na göre, Süleyman Şah Türbesi’ne bayrak asılması, indirilmesi

Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli dış sorunları arasında.

Kılıçdaroğlu, 'İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi' adını verdiği bildirgesinde:

“Bütün dünyaya ışık verecek olan bu kurultay”, “100 yıl önce Atatürk nasıl ki Kurtuluş Savaşı'nı verirken bütün mazlum ülkelere örnek olduysa, bizim de böyle bir süreci hayata geçirerek dünyaya örnek olmamız gerekiyor” gibi büyük hedefler konulan kurultayın işleyişine bakılınca, CHP’yi bir kez daha kamuoyunda sınıfta bırakan bir kurultay olduğu görülmekte.