Türkiye Suriye'ye bir müdahaleye mi hazırlanıyor?
CIA Başkanı geldi, Başbakan'la görüştü. Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nu dinliyorum, neredeyse müdahale için başlangıçta koydukları koşulların oluştuğunu, kitle katliamlarının başladığını, ağır silahların kullanıldığını söylüyor. Türkiye bakımından bir başka önemli nokta, gelen mülteciler.
Akın akın geliyorlar.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan devrede. Batı ülkeleri Suriye'yle ilişkisini kesti. Time dergisi Suriye konusunu kapak yaptı. Müdahalenin altyapısı veya "çevre koşulları", ideolojik zemini hazırlandı.
Bu görüntü içinde artık bir müdahale olmayacağını beklemek safdillik gibi. Kaldı ki, Esad askeri üstünlüğü ele geçiriyor. Bir süre sonra örgütlü ve askeri muhalefeti susturacağı belli oldu.
Türkiye'nin Suriye'de bir savaşa girmesi, iki ülke arasında yayılan ve yaklaşık 1000 km'ye uzanan sınırı bir şart olarak kullanması, oradan içeriye bir derinlik yaratacak şekilde ilerlemesi sorunlu bir konu. ABD'nin bütün taleplerine rağmen Başbakan'ın bu gelişmeye direndiği anlaşılıyor. En azından hükümet içinde bu konuda bir ayrışmanın olduğu su yüzüne çıktı.
Aysel Tuğluk'un önceki gün Taraf'ta yayınladığı yazı bu nedenle önemli. Tuğluk, çok kötü yazılmış, tekrarlar içinde boğulmuş yazısında, eğer doğruysa söyledikleri, bir manipülasyon veya bir mizansen değilse, çok önemli iki şey söylüyor.
Bir, diyor ki, Kürtler bölgede yayılıyorlar, harekete geçtiler, demokratik özerkliklerini elde etmek aşamasındalar. Bu, bütün OD için geçerlidir. O noktaya artık erişilmiştir. Suriye'deki boşluk bu maksatla kullanılmaktadır, kullanılacaktır.
İki, işte diyor, bunu gören çevreler, adını da koyuyor Cemaat ve Gülen müdahale yanlısı hareket etmeye başladı. Başbakan'ı bu maksatla zorladılar. Fakat Erdoğan direndi. Onun üstüne düğmeye bastılar, Fidan olayı patladı, onunla Başbakan'a mesaj gönderdiler. Yani yakın dönemde patlayan olayların arkasında Suriye-Kürt meselesi var, Tuğluk'a göre.
Buradan bir çıkarsaması var yazarın: Öcalan, bu aşamada Erdoğan'la birlikte hareket etmek istiyor. Bunun sinyallerini vermiş. Biz ikimiz bu işi demokratik bir çerçevede çözer, Türk-Kürt beraberliğini sağlayabiliriz. Tuğluk, şu aşamada başka bir seçenek yok, çünkü bahara evrildiğimiz şu günlerde sert bir müdahale iki taraf için de yıkım olacaktır diye ekliyor.
Tuğluk bu yazısında, bilhassa Öcalan konusunda bir gerçeği mi söylüyor yoksa bir şaşırtmacanın mı içinde, bilemem; ama gidişata bakılırsa ve bilhassa Suriye müdahalesinin kapıya dayandığı, bunun da gerçekten Kürtlere ayrıca zarar vereceği düşünülürse, söyledikleri bir plan izlenimini uyandırıyor, her plan gibi temenniler var içinde.
Ayrıca tümden yanlış değil söyledikleri. Türkiye, 2014'e giderken Kürt sorununu çözmek zorunda. İç barışını sağlamayan Türkiye'nin asker vesayetinden kurtulması imkânsız görünüyor. O barışın nasıl sağlanacağı belli değil ama Öcalan'ın talebi belli: Suriye'ye müdahaleden kaçın!
Bu talebin özü bana göre yüzde yüz doğrudur. Ama maliyeti ABD'yle zıtlaşmaktır. Öcalan acaba bu kozu oynuyor, Erdoğan'ı ABD ile ters düşürmek istiyor ve o boşluğu kullanmaya mı niyet ediyor? Niçin olmasın? Bu değilse niyeti o zaman geriye bir tek şey kalıyor, Kürtlerin, bu ABD-Türkiye zıtlaşmasını ve ondan doğacak kaybı karşılayacak biçimde kazanç hanesine yazılacak bir hamle yapmasıdır.
Bekliyoruz!