Piyasa ekonomisi içerisinde denetlenmeyen birimler ahlaki tehlikenin oluşmasına neden olur. Bunu hemen hemen hayatımızın her alanında görebiliriz. Hatta bunu kimi yerlerde kazıklanma olarak bile adlandırabiliriz.

 

Türkiye’de yoğun özelleştirme hastanelere de yansıdı. Bunun sonucu olarak denetlemeden uzaklaşan bu kurumlar ahlaki tehlikenin oluştuğu yerler haline geldi. Bunların içerisine sezeryan da girmekte. Özellikle hastalar genellikle bilgi sahibi olmadığı sağlık sektöründe kazıklanmaya ve hatta sağlık açısından zarar görmeye açıklar. Karşıdaki doktorların hastaya “senin veya çocuğun hayati tehlikesi var” diyerek, gereksiz yere sezaryan ameliyatı yapması ahlaki tehlikedir. Bu aynı zamanda özel sektörün de ahlakını göstermekte. Daha fazla para kazanmak için gereksiz yere daha fazla sezeryan yapılması ancak denetlemelerle önlenebilir.

 

Başbakan sezeryanı bir komplo teorisi olarak gösterdi; ancak bu tehlikenin oluşmasında yapılan özelleştirmeler hiç gündeme getirilmedi. Bu komplonun bu durumda sorumluları kim ve bu oyunu kim bize oynadı merak ettim. Her neyse...

 

Ahlaki tehlike sadece küçük sektörlerle sınırlı değil, 2008 krizinin yaşanmasında da ahlaki tehlike faktörü çok büyük. 2008 yılına doğru gelirken, denetlemeden uzak “karanlık bankaların” gereksiz yere, özellikle geri ödeyemeyecek kesime sürekli olarak kredi vermesi, krizin oluşmasına neden oldu. Denetlenmeyen bankacılık sistemi ahlaki tehlikeyi de beraberinde getirdi. Verilen mortgage kredileri ve sonrasında bu borçların karmaşık kağıtlarla türev piyasa içerisine sokulması ve bu yolla daha fazla kazanma isteği, dünyanın krizle karşılaşmasının sebeplerinden biri haline geldi.

 

Piyasa içerisinde verilen krediler enflasyonu tetikledi. Enflasyonu engellemek için faiz oranları arttırıldı. Bunun sonucunda verilen krediler geri dönemedi ve olan oldu. Bu türden ahlaki tehlikeyi engellemek için piyasa içerisinde kurumlara bir denetleme sistemi getirilmeli.

 

Kürtaja gelince devletin yasaklaması değil, denetleme getirmesi daha doğrudur. Bu ülke içerisinde kürtajın yasaklanması demek kadınların zarar görmesi ve ölmesi anlamına gelir. Üstelik merdiven altı, karaborsaya düşecek olan kürtaj sektörünün oluşmasına neden olacak bir yasanın oluşturulması mantıklı değil.

 

Dünya’da kürtajın yasak olduğu ülkeler gelişmemiş ülkelerdir. Bu kararı kadının kendisinin vermesi gerekir. Yoksa bu birçok kadının hem töreden hem de karaborsadan ölmesi anlamına gelir.