Merkez bankasının faiz politikası aylardır tartışılıyor. Peki faizler gerçekten düşmeli mi? faiz oranında meydana gelen düşüş enflasyonu ve döviz kurunu nasıl etkileyebilir?

2000 yılı öncesinde Türkiye’nin ihracat verimlilik oranı ve ücret oranlar arasında bir tutumsuzluk söz konusuydu ancak yaşanan krizden sonra yeni politikalarla birlikte ihracat verimlilik oranı ve ücretler birbirine endekslendi. Bunun sonucu olarak ücret artış oranlarında meydana gelen düşüşle birlikte enflasyon da düşmeye başladı. Türkiye başarılı bir şekilde fiyat istikrarını yakaladı. Özellikle Avrupa Birliğine üye olan ülkelerden Almanya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, İsveç ve İngiltere ile karşılaştırıldığında, ilk dört ülkenin fiyat istikrarının bozulduğu söylenebilir. Ancak Türkiye ve İngiltere ihracat fiyat istikrarını başarılı bir şekilde sağlamıştır.

2000 yılına kadar doğal döviz kuru ile lira arasında var olan dengesizlik, döviz kurunun değer kaybetmesi ile giderildi. Türk lirası aşırı değerliydi ancak 2000’li yıllardan sonra doğal döviz kuru oranını yakalamayı başardı. Son yılların rakamlarını incelediğimizde Türk lirasının tekrardan doğal döviz kuruna oranla değerli olduğunu görebiliriz. Yani şu anda Merkez bankasının yaptığı liranın normal oranından uzaklaşmasına neden olmaktadır. Bu durum ihracat verimlilik oranının düşmesine ve ücretlerdeki büyüme oranlarının altına inmesine sebep olarak enflasyonun yükselmesinin ayrı bir nedenini oluşturmaktadır.

Peki ne yapılmalıdır? Merkez bankası faizleri düşürmelidir. Bunun sonucu olarak ihracat verimlilik oranı yükselecek ve uzun dönemde enflasyonun da düşmesini sağlayacaktır. Ayrıca ihracat fiyat istikrarı tekrardan dengeye girecektir. Merkez bankasının yüksek faiz politikası maliyetlerin artmasına neden olmakta ve ihracat fiyatlarının yükselmesine neden olmaktadır bunun sonucu olarak ihracat fiyat istikrarı bozulmaktadır.

Not: Analiz kendi yaptığım hesaplamalara dayanmaktadır.