Türkiye yurttaşları 28.02.2020 sabahı acılı bir güne uyandı. Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarında bulanan İdlib kırsalında 36 askerimizin ölümü yürekleri yaktı. Bu sayının artması kaygısı var.

Suriye Sorunu bir gecede başlamış bir sorun değil. Yüzlerce yıllık biriken sorunların bir sonucu. Rusya Federasyonu, eski SSCB yaklaşık 100 yıldır Suriye Cumhuriyeti’nin içinde, çenesinin dibinde. ABD’nin, Batılı ülkelerin, Rusya Federasyonu’nun, Çin Halk Cumhuriyeti’nin, İran İslam Cumhuriyeti’nin, Irak Cumhuriyeti’nin, Suudi Arabistan Krallığı’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu üzerinde çıkarları olan ülkelerin Suriye Arap Cumhuriyeti’nde yaşanan sorununun tırmanmasında katkıları var.

Suriye Arap Cumhuriyeti’nde yaşanan gerilimin başından sonuna dek Türkiye Cumhuriyeti’nin bir biçimde olayların içinde olduğu bir gerçek.

Ortadoğu sorunları konusunda uzman olan Aydın Selcen’in saptaması gerçekçi bir yaklaşım:

“…adını koymadan komşu ülkenin topraklarına yerleşmek ve savaşa girmek, tüm bunlar esasen cumhuriyetin altını oyan girişimler. Onu da onlarca yıldır yürütüldüğü biçimiyle kökten eleştiregeldim ama “terörle mücadele” ile “savaş” birbirlerinden çok farklı. Dilerim başta CHP muhalefet de bu temel ayrımın farkında olsun”.

Kendi ülkesinin yığınla sorunlarını bitirmek bir yana her gün yeni sorunlar üreten bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, komşu ülke olan Suriye Arap Cumhuriyeti’nin devlet başkanını değiştirmekle ne işi var? Buradan kaçanların haklarını savunmak Türkiye Cumhuriyeti’nin görevi mi? Yoksa işin içinde kamuoyunun bilmediği başka konular mı var?

Bu savaşın 90 yıllık Cumhuriyet Yönetimi’nin altını oymak, ülkemizi hızla Ortaçağ’ın Arap kültürüne doğru sürüklemek isteyenlerin işlerine yarayacak bir araç durumuna gelmesi çabalarıyla karşı karşıya geleceğimiz günler kapıya dayanmış gibi.

Savaş çığırtkanlığı

Savaşı körüklemek değil önlemeye, durdurmaya çalışmak gerekir. Bu olayda da, savaşları önlemenin güç ama gerekli bir iş olduğu bir kez daha anlaşıldı.

“Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İdlib'deki hain saldırı sonrasında uçak, SİHA ve kara ateş destek vasıtalarıyla 200'den fazla Suriye ordusu hedefinin ağır şekilde ateş altına alındığını, 5 helikopter, 23 tank, 10 zırhlı araç, 23 top ve obüs, 5 mühimmat kamyonu, bir SA-17, bir SA-22 hava savunma sistemi, 3 mühimmat deposu, 2 malzeme deposu, 1 karargah binası ve 309 rejim askerinin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.”

Hulusi Akar, 33 askerimize karşı 309 Suriyelinin öldürüldüğü bilgisini veriyor.

İnsan öldürme yarışının yapıldığı bir dünyada barış içinde yaşamanın olanağı olmaz.

Milletimize çok sancılı anlar yaşatılıyor. Yaşanan bu sancıların nedeni dışta değil, yurttaşlarda değil. Neresi olduğu belli.

Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Lavrov, "Eğer Moskova ile Ankara arasındaki mutabakatlar tamamen uygulansaydı, Türk askerlerin ölmesi gibi trajedilerden kaçınmak mümkün olabilirdi. Moskova, Suriye'de Türk askerlerin hayatını kaybetmesi nedeniyle Ankara'ya başsağlığı diliyor. Rusya ve Türkiye, İdlib konusunda koordinasyonu sürdürmeye hazır" diye konuştu.

Suriye Arap Cumhuriyeti göçmenleri

Türkiye Cumhuriyeti, Suriye Arap Cumhuriyeti’nden kaçan göçmenlerle altından kalkamayacağı bir yükün altına girmiş bulunmakta.

“BM Daimi Temsilcimiz Sinirlioğlu, Türkiye'nin 9 milyon Suriyeliye baktığını açıkladı”.

Bu insanlar burada bakılmakta, ülkemizde doğup büyüyenler, Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarında yaşanan olayları durdurma adına orada savaşmaktalar.

Suriyeli göçmenlerin Türkiye’ye gelmesinde Suriye Arap Cumhuriyeti yanında Türkiye Cumhuriyeti’nin de sorumluluğu var.

Sorunun boyutları

Suriye Arap Cumhuriyeti- Türkiye Cumhuriyeti arasında yaşanan gerginliğin boyutları, iki ülkenin, bölgenin sorunu olmaktan çıkıp uluslararası bir bunalıma gelme noktasına tırmanmış bulunmakta. Tüm dünyayı yangın yerine çevirecek bir sorun olacağının ışıltıları var. Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu, ADD-Rusya Federasyonu kapışmasına uzanacak boyutlara ulaşacağa benzemekte.

Savaşanların taraflarından hiçbiri savaş çıkarma suçunu üstüne almıyor. Savaş çıkarma, savaşı sürdürme suçlarını herkes karşı tarafın üzerine yıkmaya çalışmakta. Barış istemeyi kimse karşı tarafa kaptırmak istememekte. Herkes savaş karşıtı, barış yanlısı olma yarışında. Böyle bir dünyada nedense savaşlar hiç bitmemekte.

İnsanlığın bu iki yüzlülüğü aşması, suçluları insanlık suçu koltuğuna oturtması gerekmekte. Bunu yapabilecek olanlar, savaşlardan yarar sağlayan azınlıklar değil, savaşlardan zarar gören geniş halk yığınları olacak.

---------------------------------------------------

(1) Selcen, Aydın, Dalkavukluk değil diplomatlık zamanı, Gazeteduvar.com.tr İnternet Gazetesi, 28.02.2020

(2) Cumhuriyet Gazetesi, Akar: Saldırıya karşılık 200'den fazla hedef vuruldu, 28.02.2020

(3) T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, Erdoğan ve Putin telefonda görüştü, 28.02.2020

(4) T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, "Ne işimiz var?" sözü kırılma anı oldu! 28.02.2020