Salutogenes bir sağlık teorisidir. Latince bir kelime olup, sağlığın kökeni manası taşır. Bu teoriyi inşa eden adam Aaron Antonovsky adında Amerikalı bir profesördür. Antonovsky 2. Dünya savaşı sonrası sağ kalan kadınların yaşam azminden bu teoriyi üretmiştir. Şöyle düşünmüş olmalı “Heyhat bu insan evladı büyük acılar yaşamasına rağmen nasıl hayatına devam edebiliyor? Daha önemlisi büyük yıkımlara rağmen nasıl sağlığını koruyor ve geliştiriyor?” İşte bu sorulardan anlaşılabilirlik, yönetilebilirlik ve anlamlılık bağlamı kuruyor. Geleneksel tıp hastalığa odaklanırken, kendisi sağlığa ve onun kökenlerine odaklanıyor. Özet olarak teori bu. Avrupa’da ve Amerika’da bu teori çok makbuldür. Özellikle işyerlerinde uygulanan testleri var. Okullarda ise sanırım liseden itibaren çocuklara bu teori anlatılıyor.

Yeni öğrendiğim bu teoriyi hayatında uygulayan birçok insanın varlığını biliyorum. Türkiye’nin sol politik aktörleri bu teoriyi en şahane uygulayan kesimdir.

Baskı ve zülüm yaşamış insanlar ve halklar hepsi bu teorinin kahramanlarıdır.

Daha somut bir örnekle devam edeyim. Misal yazılarımızın yayınlandığı ve sizin okuduğunuz Demokrat Haber sitetesini kuran adamı ele alalım. Adamın adı Mehmet. Gençken dünya kadar işkence görmüş, saçma gerekçeler ile uzun yıllar cezaevinde yatmış. Şurada ayağımız sehpaya değse dünyaları ayağa kaldırıyoruz. İşkence diyorum. Sistematik fiziki ve psikolojik işkence, üstelik günlerce süren işkence, üstelik daha 20’li yaşlarında iken, diyorum. Öyle birkaç cümle ile geçiştirilecek bir durum değil bu. Kaba dayak, falaka, tazyikli su ile ıslatma, belki elektrik verme ve adı bile anılmayacak cehennem uygulamalar ve günler süren cehennem günler. Sonra uzun mu uzun bir tutsaklık dönemi. Hem de her günü psikolojik ve fiziksel işkenceye döndürülmüş uzun yıllar. Üstelik ortada bir suç olsa bari. İncir çekirdeğinden iddianameler, adaletsiz hukuk, vicdansız hükümler…

Bunlara rağmen adam yıllar sonra özgürlüğüne kavuşuyor ve kitap yazıyor, demokrasinin geliştirilmesine katkı sunmak için politika yapıyor. Bir meslek öğreniyor. Grafiker oluyor. Sonra bu gazeteyi kuruyor. Bu gazeteyi kurmak büyük bir iş. Sürdürmek daha büyük bir iş. Bağımsızlığını korumak hepsinden büyük bir iş. Ekonomik ve siyasal baskılara maruz kalıyor. Her gün yeniden gazeteyi üretiyor, ekip kuruyor, büyütüyor. Bazen biz okurlar on dakika bir haber geç girse burun kıvırtıyoruz. Başka bir gazeteye bakıyoruz. Lakin hangi durumlarda varlığını sürdürüyor düşünmeden. Bazen muadilleri ile de karşılaştırıyoruz. Fonlardan, reklamlardan ya da öz kaynaklardan (babadan zengin) ayakta duran emsalleri ile.

Bitmedi bu arkadaş bir aile kuruyor. Hayat kuruyor. Gazetenin kaç okuru var bilmiyorum, lakin binlerce insanı buluşturan bir platform oluşturuyor. Sadece demokrathaber mobil uygulamasını on binden fazla insan indirmiş, cebinde gezdiriyor.

İşte buna Salutogenes denir.

Tüm bu işlere anlaşılabilirlik, yönetilebilirlik ve anlamlılık diyoruz. Yani Salutogenes teorisini kuran Aaron Antonovsky buna odaklanıyor. Bu tür başarma, var olma hikâyelerine odaklanıyor. Binlerce öyle örnek var.

Bir de şöyle durumlar var.

TRT 1’de Masumlar Apartmanı adında bir dizi başladı. Bu dizi Türkiye’de çok tutuldu. Öyle ki Youtube’dan birinci bölümü 11 milyon kez görüntülenmiş. Müthiş bir rakam. Neden bu dizi böylesine izleniyor? Çünkü toplumun önemli bir kesimi çeşitli psikolojik hastalıklar pençesinde, diğer önemli bir kesimi ise bu hastalıklı insanlar ile yaşayan ve hastalanma sürecinde olan insanlardır. Türkiye’de akıl sağlığı bir tabudur. Konuşulmayan ve hep saklanmak istenen bir tabu. Tanı yoksa sorun da yoktur. Oysa şöyle bir gerçek var. Hayatımız değişik seviyede psikolojik sorunlar yaşayan insanlar arasında geçiyor. Üstelik bunların hiçbiri kayıtlı değil. Daha acısı bu hastalıkların çoğu tedavi edilir durumda. Bugün psikoloji de psikiyatri de devasa bir birikime sahip. Çok basit tedaviler ile sürdürülebilir bir normalliğe erişebilir insan.

Çevrenizde mutlaka zamanla ruh sağlığı bozulan insanlar vardır. Bunlar bir günde oluşmuyor. Bu vakalar bazen bağıra çağıra geliyor. Dileğim o ki bu duruma seyirci kalınmamalı. Tedavi için daha cesur davranılmalıdır.