Ne bayramlar geçti, bahar bitti, barış bozuldu. 'Gel de kopar' der gibiydi. Böyle aldanır işte bir çiçek. Zor aşılan kayalıklarla karşılaşılır bazen. Tohumlar bunun içindir. Bunun içindir ekimde abartmak. Hem zaten siz pek uzun zamanlar umdunuz, oysa anlıktı gülümsemem. Yedi şehirde, yedi iklim ve yedi gece, yağmalandı durdu da, anca çıktı kirazın tadı...

Raydan çıkıldı; yanılgının böyle güzeli görülmemişti. Yaseminler ağlamaklı, gözlerinde sadece çöller kaldı. Kurallar yeniden yazılır. Bunu ancak bir kral yapabilir. Krallar ve bitmek bilmez labirentleri. Örümcek ağları sardı her yanı. O ağ ki yuvaların en çürüğüdür. Böyle yazar kitap, ondan öğrendi insan. Kan olmasa, bir yasan ve yıkan, dönmez dünya, durur devridaim.

Montevideo’da kesilmiş bir baş görmüştüm, hatırlarsan. O an karar verdim bir düşe; bazı kuşlar şahit oldu. Beni öldürse bile, güveneceğim ona, biricik güvercinime. Yüzümü arardım bir zamanlar; sonra krallık doğdu, ördüm de ördüm duvarları, sana layık olmadı. Bu taarruz, aslında kaçıştır. Aşk cesurca vazgeçiştir. Söz en büyük unutuştur...