Devlet namına bir dozer, “barış” mırıldanan “Ucube”nin üstüne yürümüştü ya…

İnsandan bir “ucube” de Can Yücel’in kabrinin üstüne dozer gibi saldırdı.

Hayatın en büyük cilvesi…

Kutsallıklara en çok inandıklarını iddia edenlerin, kutsallıklara en saygılı olduklarını zannedenlerin, bazen, kutsal sayılanlara en çok saldıranlar olabilmesi.

Muhtemelen, inancına, kutsal bildiğine sövüldüğünü düşünen ama düşünemeyen bir vatandaş, gelmiş geçmiş tüm kültürlerin, dinlerin, inançların, felsefelerin saygıyla başları öne eğdiği, belki bir duayı esirgemediği bir mezara saldırıp kırıyor.

Can Yücel konuşabilse, bir dize yollayabilse; muhtemelen kafayı takmaz, en fazla okkalı bir küfür savururdu kâfire!

Ama biz yaralanmalıyız.

İster sağdan ister soldan…

İster şiir ruhlu ister kaskatı…

İster onu seven, ister hiç okumamış, sevmemiş olan…

Biz yaralanmalıyız.

Çünkü, bazen neşeli, bazen öfkeli; her kelimemizi yücelterek, dilimizi, fikrimizi, vicdanımızı çoğaltabilmeyi bilen bir fani ile bir mezarı parçalayarak kendi ruhunu bile zifte batıran bir cani arasındaki farkı hissedebilmeliyiz.

Ne yazık…

Bilmiyoruz, yürekten hissedemiyoruz.

Yarım akıllarımız, çeyrek kalplerimiz, büzüşmüş vicdanlarımızla nefreti, düşmanlığı, kırmayı, kıymayı daha kolay belliyoruz.

Madem öyle belliyoruz…

Bir şair de çıkıyor…

Ölü ya da diri…

Hepimizin şeyini belliyor yıllardır!

Bu dünyada o dünyada, hiç fark etmez…

Kesin, çoğumuzdan apayrı bir dünyada.

Orada, burada ya da Datça’da bir mezarlıkta, her dinden ölülerin birbiriyle paylaştığı o kutsal, o ulvi, o ruhani sessizliği, o büyük ıssızlığı, bir arsız, uğursuz nasıl bozabilir ki.

Kırdığı bir taş oldu o taş kafasıyla!

Belki de o kadar taş kafa değildi; belki de bir provokasyonun son deliği…

Belki de, bir mezar, ortak bir hatıra etrafında bile, başkasının kutsallarına saldırma yarışının kaçınılmaz bir deliliği!

 

 

***

 

Emekli Jandarma Pilot Binbaşı Erol Soysever’in mektubundan:

“MHP Hatay milletvekili Şefik Çirkin, ‘Hakkari Terzi Fikri’nin Fatsası oldu, devlet giremiyor!’ demiş.

Fikri Sönmez, MHP dışındaki partilerin ortak adayı olarak Fatsa’da seçilip belediye başkanı olmuştu. Halkla birlikte aldığı kararlarla ilçeyi yaşanabilir hale getirmiş, tüm ülkede yaygın karaborsacılığın kökünü kazımış, halk ve gençler için çeşitli sanatsal etkinliklerle ilçeye canlılık getirmişti.

Sönmez bunları gerçekleştirirken, kimileri Çorum' da Alevi yurttaşların evlerini, tarlalarında ürünleri yakıyor, 50’sini öldürüyordu.

Çorum'da olaylar başlangıç aşamasındayken, Jandarma Komutanı Yarbay Vural Güride, tam bir ‘mani zabıta’ görevi ifa ederek elebaşlarını yakalamıştı.

Ancak Demirel'in azınlık hükümetini dışardan destekleyen MHP' nin isteğiyle bu subayın görevden alınması ardından, olaylar tüm acımasızlığıyla gerçekleşmişti.

Olayların başlamasının ertesi günü ben, İçişleri bakanı, Jandarma Genel Komutanı ve Emniyet Genel Müdürü’nü helikopterle Çorum' a götürmüştüm. Kentin üzerine geldiğimizde, yanan evleri ve tarlaları görmüştük. İniş yaptığımız piyade taburu da o gece silahlarla taranmıştı!

Fatsa' da hiçbir terör olayı yaşanmazken, Çorum' da insanlarımız öldürülürken, demirbaş siyasetçi Demirel, ‘Siz Çorum’u bırakın, Fatsa’ya bakın!’ diyebiliyordu utanmadan.

 

Benim notum: Çorum’da 57 kişi katledildi. Olaylar öncesi, Vali, Emniyet Müdürü dahil, çok sayıda yeni atamayla iktidara (ve kontrgerillaya) münasip ortam oluşturulmuştu. 1980 Mayıs sonu saldırdı kitleler. Meşhur Renault otolardan ateş açıldı. Temmuza kadar olan oldu! Darbenin yollarına onca can daha serildi.

General Evren, 12 Eylül provasını Fatsa’da yapmıştı. AP, CHP, MSP ilçe başkanları dahi “Fatsa’da tek bir olay bile yok” derken, Generalin ordusu ilçeyi işgal etti. Terzi Fikri Temmuz 1980’de alındı, darbe dönemi kaldığı cezaevinde 1985’te, 47 yaşında öldü. Çorum’daki 57 kişilik katliama karşın, o günkü Fatsa’nın belki tek ölüsü vardı; o da halkın seçtiği başkanı oldu!

General’in işkencecileri Diyarbakır Cezaevi’ni çoktan mezbahaya çevirmiş, PKK patlamasının nefret, öfke tohumlarını bölgenin her yanına ekmişti. Cezaevinde katlederken, uçaklardan da Türk-İslam sentezi atarak!

İşte o Fatsa, o Çorum, şu Hakkari biraz da budur!

Tarihi doğru bilmezsen talihini de bilemezsin!