Bir siyaset bilimi insanı olan Prof. Dr. Nur Vergin, 18.01.2021 tarihinde, 80 yaşında, erken sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yaptığım Yüksek Lisans öğrenimim dönemde derslerini severek izlediğim hocalarımdan biriydi.

Her karşılaştığımızda, cinsellik, çıkar ilişkileri olmayan, insancıl duyguların sıcaklığıyla birbirimizi karşılar, ayrılırken aynı duygularla yolcu ederdik. Çok iyi bir iletişim kurmuştuk. Bu ilişki hiç bozulmadan yürüdü. Öğrenimim bittikten sonra çok az karşılaşabildik.

İnsana kendisine bilgi ufukları açan her öğretmenine saygı duyar. Nur Vergin bu saygınlığı çok hak eden biriydi.

Akıllı, bilinçli, tutarlı, özgür tavırlar içinde olan ancak giyiminde, davranışlarında aşırılıkları olmayan yalın bir insandı.

Başka bir ülkede yaşayabilirdi

Çocukluğu, gençliği yabancı ülkelerde geçmiş, Sorbonne Üniversitesi gibi Dünya’nın saygın üniversitelerinden birinde toplum bilimi (sosyoloji) öğrenimi görmüş olan Nur Vergin, yaşamak, çalışmak için yabancı ülkelerde tutunabilir, yaşayabilirdi. Kendi ülkesine, kendi insanlarına hizmet vermeyi seçti.

Habermas, Foucault, Mouffe gibi siyasal sistemin akışını irdeleyen, kuramlar oluşturan düşünürlerle bu toprakların insanlarını tanıştırdı. Bu düşünürlerin görüşlerine yorumlar, açılımlar getirmeye çalıştı. Bu toprakların insanları bu çabalarından ne ölçüde yararlanabildiler sorusunun yanıtı iç açıcı değil.

Siyasal sistemin kokuşmuş çıkar ilişkileri, toplumu değil sistemi korumaya yönelik yozlaşmış yapısının değişmesine bir katkısı olabildi mi Nur Vergin’in? Tartışmaya açık bir konu. Yeterli ölçüde veremediyse sorumlusu Nur Vergin olmasa gerek.

Ara sıra toplumda göze batan biri oldu. Görüşleri nedeniyle linç edilmeye çalışıldığı zamanlar oldu. Her yeni, farklı düşünceye gösterilen tepkilerin kendisine gösterilmesinden kurtulamadı.

Alışılmış ezberleri bozan, sıradan düşüncelere yeni açılımlar getiren bir bilim insanıydı. Görüşleri, ileri sürdüğü yeni düşüncelere gösterilen tepkilerin, kendisini anlayamamaktan kaynaklandığı kanısındayız.

Ölümü üzerine kendisini benimsemeye, yanlarına almaya çalışan çevrelerin insanı olmadığı kanısındayız. Bilebildiğim kadarıyla Nur Vergin belli çevrelerin yanında olmadı. Bilimden, gerçeklerden yana oldu.

İnsanın yalnızlığı

Çağdaş toplumsal yapıda insanın yalnızlığı, yaşadığı toplumdan kopuşu çok önemli sorunlardan biri. Sokaklarda, toplu taşıma araçlarında, alım-satım yerlerinde adım atılamayacak kalabalıklar içinde yaşayan insan, iç dünyasında yalnız, çok kesimlerden, insanlardan kopuk olarak yaşama gerçeğiyle karşı karşıya bulunuyor.

“Prof. Dr. Nur Vergin’i son olarak önceki akşam gören komşuları Bülent ve Tülay Selçuk çifti “Nur Hanım dün akşam bize, sohbet etmeye geldi. Sağlıklı görünüyordu. Ama üzgündü. ‘Kimsem yok. Pandemi nedeniyle başka hiçbir yere gidemedim’ dedi. Saat 21.00 civarında evine gitti. Vefat ettiğini öğrendik. Çok birikimli bir bilim insanı, iyi bir insandı. Vefatına çok üzüldük” diye konuştular.” (Cumhuriyet Gazetesi, 19.01.2021)

Türkiye’nin en seçkin üniversitelerinde, on binlerce öğrenciye dersler anlatmış, yazdığı yapıtlarla milyonların ufuklarını açmaya çalışmış bir insan, “Kimsem yok” diye yalnızlıktan yakınıyor, yalnızlığın acısını çekiyor. Bu durumu anlamak çok kolay değil.

Nur Vergin hocamız bu yalnızlığın içinde erirken, on binlerce öğrencileri olan bizler neredeydik? Bu insana yardıma koşan, dokunan, yalnızlığını gidermeye çalışan hiçbir duyarlı yürek yok muydu bu on binlerce öğrenci arasında?

Yaşlı bakım yurtları

Ülkemizde yaşlı bakım yurtları yaygınlaşamadı. Yaşlı nüfusun bakım gereksinimini karşılayacak kurumlar, sayısal olarak da niteliksel olarak da yeterli düzeye gelemedi. Bunda toplumda varlığını koruyan geleneksel aile yapısının önemli etkisi var.

Batı ülkeleri bu sorunu bize göre çok ileri boyutlarda çözmüş durumdalar. Doktoru, sağlıkçısı, yemeği, temizliği, birlikte yaşam alanları, dinlenme, eylenme alanlarıyla yaşlılar, yaşamlarının son dönemlerini mutluluk içinde geçirebilmekteler.

Nur Vergin hocamız yalnız yaşamamış olsa, belki ölümü sırasında doktora, hastaneye yetiştirilebilir, kurtarılabilir, 5-10 yıl daha yaşayabilirdi.

Virüs salgını, sokağa çıkma yasakları nedeniyle kendisi uğurlayarak son görevimi yapamamanın üzüntüsü içindeyim.

Işıklarda uyusun. Kendisini özlemle anacak, arayacağız.