Muharrem İnce olayı, CHP’nin pati içi demokrasiyi işletmeyen, tutucu, yenileşmeye, demokratikleşmeye direnen yapısının ürettiği bir sonuç. CHP bu yapısal sorunlarını çözememekte, pati içinde sıkıntılı süreçlerin sürekli gündemde olmasından kurtulamamakta.

Muharrem İnce’nin de ideoloji üzerinden siyaset üretme düşüncesinde olduğu, bu yapılanmanın da benzer tıkanıklıklardan kurtulamayacağı anlaşılmakta.

CHP çağın koşulları ışığında, ülkenin birikmiş sorunlarını ele alarak bunların çözümüne yönelik çalışmalar yapmadan, olduğu yerden bir adım ileriye gidemez. Sıkışmış olduğu kırmızı çizgilerin çağdaş adımlar atmasına engel olup olmadığını masaya yatırmak zorunda. Örgütlenme yapısını da gözden geçirmesi kaçınılmaz.

Bir siyasal yapı, yeni bir döneme geçilirken eski görevliler %60 oranında varlığını koruyorsa, o siyasal yapı bu tür çalkantılardan kurtulamaz.

CHP’nin kırmızı çizgilerini aşabilir mi?

Muharrem İnce, CHP’nin kırmızı çizgilerini sorgulayabilecek mi? Sanmıyoruz. Sorgulamayı bırakın, kamuoyunun gündemine taşıyarak tartışılmasına çalışmada bile zorlanacak. Bu durumda CHP’nin yapısal olarak değişebilmesi için bir yenilik getiremeyecek.

Yapısal değişimler olmadan yeniliklerle kucaklaşma olanağı yakalanamaz.

Muharrem İnce’nin, CHP’nin kuruluş kodlarına, özüne dönerek neyi çözebileceğini anlamak güç.

Delege ağalığını bitirebilecek mi?

Muharrem İnce, CHP’deki delege ağalığı sistemini bitirebilecek mi? Bunu da sanmıyoruz. Oturacağı taban CHP ya da yakın siyasal algıları olan, beklentileri CHP’den çok değişik olmayan taban olacak. Siyasal partilerde öncelikle önemli bir taban sorunu olduğu görülmekte. Bilinçsiz, çıkarcı, küçük umutlarının geçekleşmesi peşinde koşan taban, gelişime, değişime engel olan üst yönetimlerin ayakta durmalarını sağlamakta. Birbirlerini besleyen kesimler, tıkanıklıkları yeniden üreterek, yenileşmenin, demokratikleşmenin engelleri konumuna düşmekteler.

Taban sorunu

CHP ya da diğer partilerin yöneticileri suçlanmakta. Yöneticiler gökten inip oralara oturmamaktalar. Destek aldıkları, toplumda karşılığı olan kesimler üzerine oturmaktalar.

Bu topraklarda siyasal yaşama katılma, çıkar sağlama temel güdüsüyle yapılmakta. Bir siyasal partinin üyesi, yandaşı olma, bu yapıdan neler alabileceği düşüncesiyle gerçekleşmekte.

CHP’de patinin demokratikleşmesini sağlayacak bir tabanın, ara katmanların olduğu söylenemez. Demokratikleşemeyen yapılarda, ülkelerde çalkantılar bitmez. İleri adımlar atılamaz.

Çağı geçmiş düşüncelerle uygarlığı yakalama olanağı yoktur. Bu yalnız CHP’nin değil tüm siyasal kurumlarımızın temel açmazlarından biri.

1920’lerin, 1930’ların koşulları başka, 2020’lerin koşulları başka.

2020’lerin bu topraklarda yaşayan insanlara 100 yıl öncesine göre çok değişik sorunlar getirmiş, bu sorunları çözme sorumluluğu yüklemiş bulunmakta.

İnsanlık, doğa, doğanın koşulları sürekli değişim içinde. Değişimin seli eskinin ilkelerini bir biçimde önüne katarak sürüklemekte.

Yaşanan sorunların çözümüne yönelik izlenceler geliştirmeden geçmişin düşünce yapılarıyla oyalamacalar kurgulamanın ne CHP’ye, ne Muharrem İnce’ye ne de ülkemize bir yararı olmaz.

Kimlerin dost olduğuna bakarak değerlendirme

AKP yanlısı tüm medya kuruluşları Muharrem İnce’nin çıkışını olağanüstü bir çabayla destekledi. Bu İnce’yi sevdikleri, beğendikleri için değil, CHP ve dayanıştığı siyasal partileri, kesimleri böleceği için yapılan yapay bir balon şişirme girişimi olsa gerek. Eğer bir kişiyi, bir oluşumu kaşına geçmesi beklenen AKP, Devlet Bahçeli desteklemekteyse, başka bir ölçü aramaya gerek yok.

Siyasal çalışmaların giderleri

1 000 gün Anadolu’yu dolaşmak, halkın katkılarıyla olabilecek iş değil. Bu dolaşmanın giderlerini karşılayanlar, gelişmelerle ilgili ilkeleri koyarlar.

Özlenen durum, halkın siyasal çalışmaların giderlerini sağlayarak, oluşturacağı siyasal yapılar üstünde söz söyleme, karar verme yetkisini eline alması. Bu alışılmamış bir durum. Bizde siyasal çalışmalar yapanlara katkı sağlamak yerine, onlardan yiyip içme geleneği egemen.

Muharrem İnce çıkışından demokrasi çıkabileceğini sanmıyoruz. Yıllarca izlediğimiz, özde bir değişiklik olmayan oyunlardan bir yenisini görmekten öteye geçilebileceği konusunda umutlu değiliz.