EZİLEN HALKLARIN TEMSİLCİLERİNİN YASAMA DOKUNULMAZLIĞINI, ESAS İTİBARİYLE YASAMA SORUMSUZLUĞUNU KALDIRACAK OLANLARIN TARİH ÖNÜNDE HESAP VERECEKLERİ UNUTULMAMALIDIR.

Siyasi amaçla, ezilenlerin temsilcilerini meclisten dışlayacak olanlar, unutmamalıdır ki eninde sonunda halklar tarafından nihai olarak, ebediyen dışlanacak ve dokunulmazlıkları ebediyen halklar tarafından kaldırılacaktır.

HİTLER DE 81 MİLLETVEKİLİNİ MECLİS DIŞINA ATMIŞTI

Mevcut yasama dokunulmazlığına ilişkin yasa önerisinin amacı asla temiz bir meclis yaratmak değildir. Amaç, ırkçı bir zihniyetle iktidara muhalif olan, farklı etnik kökenlerin temel haklarını savunan, sisteme alternatif farklı siyasal tercihleri savunan halk temsilcilerini meclis dışına atarak; tek tip, şoven bir meclis yaratmaktır. Bu halkların iradesine, azınlıkların iradesine bir çoğunluk darbesidir. Bu yolu geçmişte Hitler iktidara geldiği ilk yıllarda denedi, 81 milletvekilini meclis dışına atarak bir Almanya meclisi değil, bir Nazi meclisi oluşturdu. Ve sonu hüsranla neticelendi. Ne yazık ki insanlık büyük yara aldı. En başta Almanya halkı olmak üzere tüm dünya halkları büyük acılar yaşadı.

Bugün getirilen yasa önerisinin amacı; Kürt halkının, Ermeni halkının, işçi sınıfının haklarının, ekolojik hakların, kadın haklarının, çocuk haklarının gerçek mücadelesini veren, halkların çabasıyla mecliste görevlendirilen millet vekillerini, meclis darbesiyle dışlamaktır. Milletvekillerinin şahsında hedef alınan; Kütler, Ermeniler, emekçiler, kadınlar, estetik ortak mal varlığıdır (ekolojik değerler). Bu tasarıyla Sri Lanka politikası derinleştirilerek, savaş tırmandırılmak istenmekte, birlikte yaşamanın koşulları tamamen ortadan kaldırılmak istenmektedir.

Bu tasarı ile otoriter şefe bağlı, Hitler’in ‘Kavgam’ kitabındaki reçetelere uygun bir şekilde ‘hazır ol’da duracak sözde bir meclis yaratılmak istenmektedir.

Başta sosyal demokrat olduğunu iddia edenler, kendisini liberal zannedenler, insan haklarından yanayım diyen muhafazakâr demokratlar olmak üzere; vicdanı teslim alınmamış tüm milletvekilleri bu tasarıya hayır demelidir.

YASAMA SORUMSUZLUĞU VAZGEÇİLEMEZDİR

Tasarının amacı esas itibariyle yasama dokunulmazlığını kaldırmak gibi gözükse de özünde doktrinde ‘mutlak dokunulmazlık’ denen yasama sorumsuzluğunu kaldırmaktır. Yasama sorumsuzluğu milletvekillerinin görevlerini yaparken sarf ettikleri sözlerden, açıkladıkları düşüncelerden ve verdikleri oylardan dolayı herhangi bir hukuki veya cezai takibata uğramamasıdır.

Buradaki amaç, parlamento üyelerinin söz, düşünce ve oy hürriyetlerini tam korumaktır. Yani milletvekillerinin kendisini oraya gönderen temsil ettikleri halkın haklarını, halkın önerilerini, halkın tercihlerini hiçbir şeyden çekinmeyerek; savunmaları, düşüncelerini özgürce ifade etmeleridir.

Yasama sorumsuzluğu, cümle âlem bilir ki, kamu düzenine ilişkindir. Vazgeçilemez. Bu tasarıya oy verdiğiniz takdirde asıl sizler kamu düzenini bozmuş olacaksınız. Yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı anayasalara boşuna girmemiştir. İnsanlığın uzun özgürlük mücadelelerinden sonra Fransız İhtilali’nden sonra kabul edilmiştir.

HSYK başkanvekilinin dahi yargıya güvenin %30’a düştüğünü belirttiği; yargının adeta iktidar partisinin hukuk ofisine dönüştüğü bir ortamda, bu adımın atılması durumu daha da vahimleştirecektir. Kürt sorununun hakça, bir barışa kavuşarak, silahların susmasını isteyen herkesin, demokratikleşmenin, özgürlüklerin önündeki engellerin kalkmasını isteyen herkesin, coğrafyanın bir barış bahçesine dönüşmesini isteyen herkesin bu faşizm mayalı yasa tasarısına hayır demesi gerekir.

Tüm milletvekilleri 1994’leri coğrafyamıza yaşatmamak için, bu tasarıya hayır demelidir. Dokunulmazlığı kaldırılan sevgili Orhan Doğan’ın başına uzanan kirli elleri unutmadık, bu geçmişteki çirkin manzaraları yeniden yaratmayınız. 1994 Darbesi, o darbeyi yapanlara asla bir şey kazandırmadı ama dünya alem gördü ki, özgürlükler mücadelesi çığ gibi gelişti. Unutmayın ki, sonuç yine öyle olacaktır.

ANAYASA’YA AYKIRIDIR

Bu yasa tasarısı içerdiği faşist maya nedeniyle hem Anayasa’ya hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne külliyen aykırıdır. Anayasa’nın ‘demokratik hukuk devleti’ kavramını içeren 2. maddesine, ‘kanun önünde eşitliği’ düzenleyen 10. maddesine, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini, düşünce ve kanaat hürriyetini teminat altına alan 25 ve 26. maddelerine, seçme ve seçilme hakkını düzenleyen 67. maddesine, keza yasama dokunulmazlığına ilişkin kuralları içeren 83. maddesine (özellikle ‘TBMM’deki siyasi parti guruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz’ hükmüne) tamamen aykırıdır.

Ayrıca yukarıda da vurguladığımız gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, düşünce ve ifade özgürlüğünü teminat altına alan 9 ve 10. maddelerine, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünü teminat altına alan 11. maddesine, ayrımcılık yasağını düzenleyen 14. maddesine tamamen aykırıdır.

Sizler bu faşist tasarıya hayır diyerek geri çevirdiğiniz takdirde, siyasi tarihte barıştan ve özgürlüklerden yana milletvekilleri olarak anılacaksınız. Evet dediğiniz takdirde ise savaş yanlısı ırkçılar olarak tarihin kara sayfalarında yerinizi alacaksınız.